Duvardaki kan pıhtısında.
Onun bulduğu damar beni çağırdı
Ve ruhum eski bir kanla yıkandı.
Onun çölüne düştüm, oturdum çadırında.
Eski bir kavmin buluşması ve töreni.
Bir yaban kuş gibi tüneyip kıyıya
Dedi ki bana “ölümsün sen”
Mutlak
Mutlak olan.
Onun çölünde gece kımıldar
Yılan ve akrep karanlığıyla
Hayat bir zehre gizlenir
Çoğalır sabırla.
O bıraktı beni.
Çöldeki kızıl sularda
Balıklara bakacak
Nefesimi tutarak
Uyuyacağım.
Onun çölünde her gece
Fısıldadım kumlara
Sordum nasıl yaptıklarını çölü
Boğmadan koyun koyuna.
***
Aşk’a
***
İki Uzak Nehir
Buzul
O gölde buzlarla çevrilmiş, binlerce yıldır ölüydüm Uyandırdın.
Uyandım ve yanmış bir ormanın sisinde buldum uykumu. Geceye yapıştı gövdem.
Bir buzulun derin ışığından tene akan beyazlık Hatırlattı;
O gölde yürüdün sen Ten ve iz bırakarak.
Yaradılış
Dinle bak, dağlar oluşuyor.
Yer altı nehirleri çekiliyor İçinin pıhtılaşmış kanına.
Lapis bir damar Toz zerreleri
Belki bir rüzgâr tanıyor yeryüzünü. Ağaçlara ve insana dokunup ölüyor rüzgâr.
Her Kadın Kendi Ağacını Tanır
Sana geldiğimde
Kanatlarımı
Siyah taşlarla örülmüş
O ıssız şehrin üzerinde açacak
Bulduğum bir ağacın dallarına tüneyecek
Ve acıyla bağıracaktım.
Her kadın kendi ağacını tanır.
Uçtum o gece
Karanlığın girmeye korktuğu şehri geçtim. Gölge olmayınca ruh yalnızdı. Uludum.
Yas
Onunla, aşkı geçip çiçeklerin tozlu kavuşmasına girdim. Tat ve ruh arasında dolanan kalp vazgeçirdi beni Toprağa döndüm Yağmura ve rüzgâra Arkadaşımın ölümüne.
Kemiklerden ummuyorum manayı Bir töz arayışım yok.
Arkadaşımın ölümü bana çürümeyi unutturdu Ve hep bekleyen bir acıyı koydu önüme Hep duran.
Kara Bir Yağmur
Ört üstümü Kabuk değiştireyim Gün gibi, kuşları gibi sabahın Kara bir yağmur yağarken.
Sabır Tanrısının Tapınağında Konaklama I.
Yağmurlu dağların arasından gurbetini seçtin.
Son gece beklediğin yer
Sabır tanrısının eviydi
insanı merhametle donatmanın evi.
Tapınaklara gerek yok dedim
Burası sadece bir yer
insanın ruhu tapınak kılınmalı.
Ve yağmur, yersizliğin nehri Tanrıdan ve çocukluktan hatırlanan
Yağmurlu dağların arasından gurbetini seçtin.
Yanılmanın güzelliği Ve huzuru acının.
Her şey seni bir boşluğa uladı.
Ve sen, sarı sabır çiçeklerine bakıp ağladın Onun koynunda, yokmuş gibi uyudun. Bir dağa gidilecek, gurbet seçilecek Ve insan istenecek tanrıdan.
Tekrar dinlemeli o müziği Sevişmenin tamamlanmadığı o yer.