1899 yılında İstanbul’da doğan Peyami Safa, Servet-i Fünun dönemi şairlerinden İsmail Safa’nın oğludur. İki yaşında iken, Sivas’ta sürgünde bulunan babasını kaybetti. Dokuz yaşında iken sağ elinin ekleminde kemik hastalığının başlaması, on üç yaşında iken de hayatını kazanmak zorunda kalması nedeniyle düzenli okul öğrenimi göremedi ve kendi kendini yetiştirdi. Posta Telgraf Nezaretinde çalıştı. 1914-1918 yılları arasında öğretmenlik yaptı. Bu yıllarda edebiyatla da yakından ilgileniyordu. 1913 yılında Karanlıklar Kralı adlı eserin çevirisi ile Üç Kardeş (1918) adlı birer hikayelik iki küçük kitap çıkardı.
Kardeşi İlhami ile Yirminci Asır adlı bir akşam gazetesi çıkardı. Bu gazetede “Asrın Hikâyeleri” genel başlığı altında ilk hikâyelerini imzasız yayınladı. Kültür Haftası ve Türk Düşüncesi adlarında iki de dergi çıkardı. Dönemin ileri gelen sanatçılarından Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yahya Kemal Beyatlı, Ömer Seyfettin tarafından teşvik edildi. Tasvîr-i Efkâr, Cumhuriyet, Milliyet, Tercüman, Son Havadis gazetelerinde yazılar yazdı. Oğlu Merve Safa’yı askerliğini yaptığı sıra kaybetmesinin ardından 15 Haziran 1961’de İstanbul’da öldü. Bu olaydan birkaç ay sonra ise İstanbul’da öldü.
Peyami Safa kendi kendisini yetiştirmiş ender şahsiyetlerden biridir. Fransızca’yı Fransızca gramer kitabı yazabilecek kadar öğrenmiştir. 43 yıl hiç durmadan yazdı. Güçlü bir fikir adamı, romancı ve polemikçidir. Nâzım Hikmet Ran, Nurullah Ataç, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul, Aziz Nesin’le polemiğe girmiştir. Öldüğü zaman Son Havadis gazetesi başyazarı idi. Peyami Safa halk için yazdığı edebî değeri olmayan romanlarını “Server Bedi” imzası ile yayınladı. Sayıları 80′i bulan bu eserler arasında; Cumbadan Rumbaya (1936) romanıyla, Cingöz Recai polis hikâyeleri dizisi en ünlüleridir. Ayrıca ders kitapları da yazmıştır. Peyami Safa’nın fıkra ve makalelerinde sağlam bir mantık dokusu ve inandırıcılık görülür. Romanlarında olaydan çok tahlile önem vermiştir. Toplumumuzdaki ahlâk çöküntüsünü, medeniyetin yarattığı bocalamayı, nesiller ve sosyal çevreler arasındaki çatışmayı dile getirdi. Zıt kavramları, duygu ve düşünce tezadını ustaca işledi. İkinci Dünya Savaşı döneminde faşizm akımının da etkisiyle siyasi görüşlerinde bocalamış ve gerici fikirlerin savunuculuğunu yapmıştır.
Romanları:
Gençliğimiz (1922), Şimşek (1923), Sözde Kızlar (1923), Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Süngülerin Gölgesinde (1924), Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925), Canan (1925), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), Fatih-Harbiye (1931), Atilla (1931), Bir Tereddüdün Romanı (1933), Matmazel Noralya’nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz İnsanlar (1959).
İnceleme – Denemeleri:
Türk İnkılâbına Bakışlar (1938), Büyük Avrupa Anketi (1938), Felsefî Buhran (1939), Millet ve İnsan (1943), Mahutlar (1959), Mistisizm (1961), Nasyonalizm (1961), Sosyalizm (1961), Doğu-Batı Sentezi (1963), Sanat-Edebiyat-Tenkid (1970), Osmanlıca-Türkçe- Uydurmaca (1970), Sosyalizm-Marksizim- Komünizm (1971), Din-İnkılâp-İrtica (1971), Kadın-Aşk-Aile (1973), Yazarlar-Sanatçılar- Meşhurlar (1976), Eğitim-Gençlik-Üniversite (1976), 20. Asır- Avrupa ve Biz (1976).
Ders Kitapları: Cumhuriyet Mekteplerine Millet Alfabesi (1929), Cumhuriyet Mekteplerine Alfabe (1929), Cumhuriyet Mekteplerine Kıraat (I-IV, 1929), Yeni Talebe Mektupları (1930), Büyük Mektup Nümuneleri (1932), Türk Grameri (1941), Dil Bilgisi (1942), Fransız Grameri (1942), Türkçe İzahlı Fransız Grameri(1948).
Hikayeleri:
Bir Mekteplinin Hatırası: Karanlıklar Kralı (1913), Siyah Beyaz Hikayeler (1923), İstanbul Hikayeleri, Ateş Böcekleri (1925), Gençliğimiz (1922), Aşk Oyunları, Süngülerin Gölgesinde(1924)
Oyunları:
Gün Doğuyor (1932)