Roman (Yerli)

Robin Hood

KONUSU: Robin Hood, tıpkı bizim Köroğlu gibi, haksızlara ve zalimlere karşı çıkmakta, zenginden alıp fakire vermektedir.

 

Robin Hood’un Kanun Kaçağı Oluşu:

Robin, on sekiz yaşında, gücü kuvveti yerinde, gayet iyi ok kullanabilen bir gençtir. Nottingham Şerifi’nin düzenlemiş oldu­ğu bir okçuluk yarışmasına katılmak için ormandan geçerken, ormancılar kendisine laf atarlar ve aralarında çıkan hır gür sonu­cu, Robin bir ormancıyı oklayarak öldürmek zorunda kalır. Yap­tığı işe çok pişman olmuştur amma, iş işten geçmiştir. Ölen or­mancı, Nottingam Şerifi’nin akrabası olduğu için, Şerif Robin’in yakalanması işine Özel bir İlgi gösterir. Amacı, hem akrabasının intikamını almak, hem de iki yüz pound tutarındaki ödülü elde etmektir. Bu olay üzerine kanun kaçağı durumuna düşen Robin, bir yıl boyunca Shenvood ormanına saklanın ve çevresine, çeşitli sebep­lerden dolayı, büyük bir çoğunluğu haksızlığa uğradığı için, ka­nun kaçağı durumunda olan kişileri toplar. Sayıları kısa zamanda yüzü geçen bu insanlar, Robin Hood’u kendilerine lider seçerler ve bundan böyle, kendilerini soyanları soymaya yemin ederler. Adaletsiz vergiler, toprak kiralan ya da haksız cezalarla zorla yoksulların parasına alan herkesin parasına alacaklar; ihtiyacı olanlara da yardım eli uzatacaklardı. Bunun yanı sıra, hiçbir ço­cuğa zara vermemeye, hiçbir kadına kötülük etmemeye ant içti­ler. Nitekim, bir müddet sonra, bütün yöre halkı Robin Hood ve adamlannı övmeye, onlara yardımcı olmaya başladı. Robin Hood ve adamları ise, ormanın derinliklerindeki özel sığınaklarında, barınarak hayatlarını devam ettiriyorlardı.

 

Robin Hood ve Tenekeci: 

Nottingham Şerifi, Robin Hood’un ormanda nasıl bir hayat kurduğunu henüz bilmediğinden, onu kolayca yakalayabileceğini zannediyordu. Bu nedenle verdiği İlâna, haftalar geçtiği halde hiç başvuru olmamasına şaşınyordu. “Bende başka yerdeki cesur adam­ları çağırırım” diyerek, adamını Lincoln’e gönderdi. Adam yolda konakladığı bir handa bulunan insanlara görevini anlatınca, tene­kecilik yapan birisi Robin Hood’u yakalama görevini yerine geti­rebileceğini söyler. Böylece, birlikte Nottingham’a dönerler.
Robin Hood, her zamanki gibi ormanda gezinirken, kendisi­ne doğru gelen tenekeciyi görür. Tenekecinin kendisini tutukla­mak için geldiğinden haberi vardır. Bu yüzden, onunla tatlı tatlı dalgasını geçer. Sonra da birlikte Mavi Domuz Hanı’na gidip, karşılıklı olarak bira içmeye başlarlar. Ancak, birasına karıştırılan sert içkiler nedeniyle, Tenekeci bir müddet sonra uyuklar. Bunu bekleyen Robin Hood, çantasındaki tutuklama emrini alır ve or­mana doğru yoluna devam eder. Tenekeci uyanınca, soyulduğu­nu anlar. Bu da yetmezmiş gibi, bir de hancıya hesap Ödemek İçin, çantasını ve çekicini de vermek zorunda kalır. Sonra da büyük bir hırsla, Robin Hood’u bulmak için ormanın içlerine doğru ilerler. Nihayet, bir noktada karşılaşır ve kavgaya başlarlar. Sonra da, Tenekeci, mertçe davranışı ve yiğitçe dövüşmesi nedeniyle Robin Hood’un çetesine girmeyi kabul eder.

Nottingham Şehrindeki Okçuluk Müsabakası:

Gönderdiği adamının Robin Hood’un çetesine katılmış ol­ması, Şerifi iyice çileden çıkartır. Savaş hazırlıklarına başlar. A-damlarıyla tam teçhizat Londra’ya gelir ve Kral Henri’nin huzu­runa çıkar. Robin Hood’un yaptıkları kralın kulağına kadar gel­miştir. Şerifi huzurundan kovalar ve bu sorunun üstesinden ken­di imkânlarıyla gelmesini emreder. Şerif, süklüm püklüm yeniden dönüş yoluna düşer. Yolda, Robin Hood’u yakalamak için aklına bir plan gelir. Bir okçuluk yarışması düzenleyecek, kendinden emin olan Robin Hood dayanamayıp bu yarışmaya katılacak ve Şerifte yakalayacaktır.
Nitekim bu kararı duyan Robin Hood, arkadaşları yarışmaya katılmaya karar verirler. Yalnız, Robin Hood’un adamları, çeşitli kılıklara girerek yarışma alanındaki yerlerini

 

Yarış günü geldiğinde, ülkenin her tarafından yarışmacılar; büyük bir seyirci kalabalığı, yerlerini almışlardı. Şerif ise dört gözle yarışmacıları inceliyordu. Şimdi de gözleri, son kalan on yarışmacının üzerindeydi. Sonunda üç yarışmacı kaldı. Biri Şe­rifin de desteklediği Gilbert, diğeri O’Neil, üçüncüsü de eski elbiseler İçinde, tek gözlü bir dilenci idi. O’Neil de elendikten sonra, Gilbert’Ie dilenci kılıklı adam kaldılar. Bütün şehir halkı, Gilberf i tutuyordu. Sonunda yarışmayı dilenci kılıklı adam ka­zandı. Şerif, yabancıya ödülünü verirken, kendi adamı olması İçin teklifte de bulundu. Ancak, “Ben kendi kendimin efendisiyim” diye­rek reddetti ve ödülü alarak yoluna devam etti. Bu dilenci kılıklı adam, Robin Hood’dan başkası değildi. Şerif bu gerçeği dostları ile yemek yerken, masanın üzerine fırlatılan oktaki yazılı kağıttan öğrendi.

Will Stutely’nin Arkadaşları Tarafından Kurtarılışı:

Şerif, Robin Hood’u yakalamak için, başka bir plan daha yaptı. Buna göre, dörder kişilik polis ekipleri, ormanın değişik yerlerinde pusu kuracak ve Robin Hood’u yakalayacaklardı. An­cak, kimsenin burnunun dahi kanamasını istemediği için, bu tu­zaktan haberi olan Robin Hood, bir hafta adamları ile ormanın içlerinden dışarı çıkmadan yaşadı. Sekizinci gün, Will Stulley’i, polislerden haber getirmesi için görevlendirip, yolladılar. Ne ya­zık ki, Will Stutely, gittiği handa, Şerifin adamları tarafından tanınır ve çetin bir kavgadan sonra yakalanır. Asılacağı günün sabahı, Robin Hood ve arkadaşları, onu kurtarmak için hazırlıklara giriştiler ve asılacağı meydanda büyük bir karışıklık çıkartarak, arkadaşlarını kurtardılar. Hayatını zor kurtaran Şerif ise bir daha Robin Hood ile uğraşmayacağına dair kendi kendine yeminler etti.

Robin Hood Kasap Oluyor:

Bir yıl boyunca, Robin Hood ve arkadaşları ormanda neşe i-çinde yaşadılar. Bir gün canı sıkılan Robin Hood gezmeye çıktı ve yolda bir kasaba denk geldi. Kendini tanıtınca adam, çok sevindi. Kasapla anlaşarak onun etlerini satın aldı ve önlüğü

 

Nottingham Pazarına geldi ve şarkılar söyleyerek, et satmaya başladı. O bütün etleri satarken, diğer kasaplar sinek avladılar. Sonra da onu, kasaplar loncasına Şerifin verdiği yemeğe davet ettiler. Burada, Robin Hood’u tanımayan Şerif, yanına oturttu. Kendisine bir “mirasyedi” gibi tanıtılan bu gençten faydalanmak istiyordu. Nitekim, biraz sonra, bu gencin beş yüz sığırını üç yüz pounda almak için anlaşmıştı bile. Kurnaz Şerifin keyfinden ağzı kulaklarına varıyordu.
Öğleden sonra Şerif ve genç kasap sığırların yanına gitmek için yola çıktılar. Ormanın içine girdiklerinde Şerif gerçeği anla­mıştı ama dönüşü mümkün değildi. Sonuçta, Şerife güzel bir yemek ziyafeti çekip, karşılığında da üç yüz pound hesap parası aldılar. Şerif, ava giderken avlanmıştı.

 

Küçük John Nottingham Panayın’na Gidiyor:

Her sonbahar Nottingham’da panayır kurulur, ok yarışmala­rı yapılırdı. Bu yıl, Küçük John’un yarışmaya katılmasını kararlaş­tırdılar. Yeşil Çuha elbisesinin üzerine kırmızı takım giyen Küçük John, Nottİngham’a geldi. Sopa ile yapılan kavgada, Lincoln’lü ünlü Eric’i yenerek büyük bir sükse yaptı. Sonra da okçuluk ya­rışmasında da birinciliği kazandı. Bunun üzerine Şerif, Küçük John’a yanında çalışmasını teklif etti. O da kabul edince, birlikte Nottingham Kalesi’ne doğru yola çıktılar.
Böylece Küçük John içn zevk ve safa günleri başlamıştı. Böy­lece altı ay geçti. Bir gün, öğlene doğru kalktı ve kendisini sevme­yen kiler sorumlusu ile kapışarak onu dövdü. Sonra da, önce kapışıp akabinde dost olduğu aşçıyı da yanına alarak, Şerifin gümüşleri ile birlikte ormana geri döndüler. Robin Hood arkada­şını görünce sevindi, ancak bir hırsız gibi gümüşleri çalmış olma­sını kabul edemedi. Bunun üzerine, Küçük John gidip Şerifi bul­du ve Robin Hood’un yanına getirdi. Robin Hood’da gümüş dolu çuvalı Şerife iade etti. Hırsız ve haydut olarak bildiği bir insanın böyle davranmış olması, Şerifin kafası bayağı karışmıştı.

 

 

Küçük John ve Bilty’li Sepici:

Bahar gelmişti. Robin Hood, Küçük John’a para verdi ve gi­dip arkadaşları için elbiselik yeşil kumaş almasını söyledi. Yola çıkan Küçük John, bir iki bira içip soluklanmak için Mavi Domuz Hanı’na girdi. O gece orada kaldıktan sonra sabah tekrar yola çıktı. Yolda, dövüşçülüğü ile tanınmış ünlü Sepici Arthur İle kar­şılaştı. Bir müddet lafla atıştıktan sonra, dövüşmeye başladılar.
Bu sırada, Küçük John’un görevini ihmal ederek, Mavi Do­muz Hanı’nda gecelediğini öğrenen Robin Hood’un bu işe canı sıkılmış, Küçük John’u bulmak ümidiyle yollara çıkmıştı. Tam da bu ikisi kavga ederken olay yerine varmış ve kavgayı seyre dal­mıştı. Sepici, Küçük John’u güzel bir şekilde dövdü ve iki seksen yere uzattı. Robin Hood kahkahalar atara ortaya çıktı. Böylece Sepici Arthur’la tanıştılar. Sepici, böyle ünlü insanlarla tanışmış olduğu için çok mutluydu. Robin Hood’un aralarına katılma tekli­fini memnuniyetle kabul etti.

Robin Hood ve Kızıl Will:

Üç adam yolda giderlerken, önlerine gayet güzel giyimli genç bir delikanlı çıkar. Sepici ve Küçük John bir kenara saklanır ve Robin Hood, gencin önüne çıkar. Genç çok terbiyeli konuşmak­tadır. Aynı zamanda ne kadar yiğit ve dövüşçü olduğunu da, Robin Hood ile yapmış olduğu sopalı kavgada ispat eder ve Robin Hood’u yere uzatır.
Genç adamla konuşunca, onun babasına hakaret eden ada­mın bir yumrukta ölümüne sebep olduğu için, kanun kaçağı du­rumuna düşen ve akrabası Robin Hood’u bulmak için buralara gelen, Robin Hood’un yakın akrabası olduğunu anlarlar. Sonra hep birlikte ormanın içine dönerler.

 

Değirmenci’nin Oğlu Midge ile Bir Macera:

 

Bu sefer dört yiğit adam birlikte yürümeye başladılar. Yolda, sırtında un çuvalı taşıyan bir genç bir adamı rol yaparak, soymaya çalıştılar. Tabii genç adam, rol yaptıklarını bilmediği için, bunların yüzünü gözünü un içinde bıraktı ve hepsini güzelce bir patakladı. Sonra, durum anlaşılınca, Bu Midge isimli yiğit değirmenciyi de aralarına aldılar

 

Robin Hood ve Dale’li Allan:

 

Uzun zamandır, sofralarında zengin bir misafir “ağırlaya-madıkları” için, yavaş yavaş paraları azalıyordu. Robin Hood, birkaç arkadaşını böyle bir misafiri bulmaları için görevlendirdi. Ancak, o günün akşamına kadar şöyle yolunacak besili bir kaz bulamadılar. Elleri boş dönerlerken, ormanlarda saz çalıp söyle­yen genç ozanı ağlarken buldular. Teselli edip, kendileri İle birlik­te gelmesini söylediler. Ormanın içindeki yerlerine vardıklarında, kime niyet, kime kısmet misali, zengin bir ziyafet sofrası hazır­lanmıştı.
Robin Hood, dertli gencin, her ne derdi varsa anlatmasını is­teyince, yirmi yaşmdakaki bu ozan, bir kızla birbirlerini delicesine sevdiklerini, ancak, sevdiği kızın iki gün sonra bir başkası ile zorla evlendirileceğim ağlayarak anlatır. Robin Hood onu teselli eder ve bu işi çözeceğine söz verir.
Ertesi gün, sabah erkenden, Genç Allan ile kaçıracakları kızın nikâhını kıymak için en yakm yerdeki Pınar Manastırının papazı­nı alıp getirmek amacıyla, Robin Hood ve arkadaşları yola çıkar­lar.. Yolda, ırmağın kenarında, kendisine ziyafet çekmekte olan bir papaz görünce, diğerleri saklanır ve Robin Hood Papazın yanma varır. Papaz, gayet sağlıklı ve diri bir adamdır. Neticede, Robin Hood’un yeğeği Will Papaz1 Duck’u tanıdığı için, anlaşma­ları kolay olur ve bu defa hep birlikte yola düşerler.
Ertesi gün, bütün hazırlıklarını yaparak, Robin Hood, Papaz Duck ve yirmi tane seçkin adam, düğünün yapılacağı küçük ma­nastıra geldiler. Robin Hood, gezgin bir ozan kılığına girmişti.
Papaz Duck, din adamı olduğu için rahatlıkla kiliseden içeri girdi. Bir müddet sonra da, nikâhta bulunacak olan, üstleri başları altın ve mücevherlerle süslü olduğu için Robin Hood’un dikkatini ve öfkesini çeken Piskopos ve yanındakiler gelip, kendileri için ayrılmış olan özel yerlere oturdular. Robin Hood, kendisinin kim olduğunu soran Piskopos’a, çok iyi harp çalan usta bir müzisyen olduğunu söyler. Nihayet gelin ve damat gelmiştir. Robin Hood, ikisinin arasına girer ve bu evliliğin uygun olmadığını söyler. Herkes çok şaşırmıştır. Kısa zamanda Robin Hood’un adamları­nın da etraflarını sarması üzerine, olacakları beklemeye başlarlar. Damat adayı, “Ben bu işte yoğum” diyerek, adamları ile beraber düğün yerini terk eder. Piskopos ve yanındakiler de gitmek isterler, ancak Robin Hood, bırakmaz. Robin Hood, kızın babasına iki yüz altın verir ve onayını alır. Rahip Duck da gençlerin nikâhını kıyar. Sonra da, piskoposun boynundaki altın zinciri genç geline düğün hediyesi olarak ver­mesini sağlar. Piskoposun çilesi henüz bitmemiştir. Daha onu, [ ormanda bekleyen meşhur bir ziyafet vardır…

 

 

Robin Hood Kederli Bir Şövalye’ye Yardım Ediyor:

Yine bir sonbahar günü, Robin Hood ve adamları ikiye ayrı­larak, ziyafet verecekleri zengin bir konuk aramak üzere yollara düştüler. Robin Hood ve arkadaşları epeyce yol aldıktan sonra, bir çalılığın arkasında mola verip, bir yandan karınlarım doyurup, fdiğer yandan da muhtemel misafiri beklemeye başladılar. Niha­yet, yukardan aşağıya doğru, bir şövalyenin indiğini gördüler. Ancak, çok üzgün bir hali vardı. Robin Hood, ona kaç parası ol-! duğunu sorduğunda, utana sıkıla “on şilinim var” dedi. Robin Hood, şövalyenin mert bir olduğunu anlamıştı. Onu, ormana devam etti ve yolda derdinin ne olduğunu sordu. Şövalye, bütün mal ve mülkünün Emmet Manastırı tarafından rehin tutulduğu­nu, şayet üç gün içinde sadece dört yüz pound olan borcunu ödeyemezse, hepsinin elinden alınacağım büyük bir üzüntü için­de anlattı. Robin Hood ona acıdı ve yardımcı olmaya karar verdi. Ormana döndüklerinde, Küçük John ve arkadaşlarının ünlü Pis-1 kopos ve yardımcılarını yanlarında “misafir” olarak getirdiklerini gördüler. Şimdi sıra, misafirlere güzel bir “ziyafet”(!) çekmeye gelmişti. Zaten, dertli Şövalye Sİr Richard, Piskoposu ve yanında­kileri çok iyi tanıyordu. Robin Hood, Piskopos ve yanındakilere ait olan malları birer birer saydırıp, “adaletli”(!) bir şekilde bölüş­türdükten sonra, sıra Piskopos’a ait olan sandığa gelmişti. Sandık içildi ve sayıldı. İçinde tam bin beş yüz pound altın vardı. Robin lood, beş yüz altın kendisi ve arkadaşlarına, beş
ye Richard’a yardım olarak aldı ve kalan altınlara dokunmadı. ŞÖvalye’nİn yanına yirmi arkadaşını verdi ve bütün bu işler çözü-lünceye kadar da, Piskopos’u misafir etti. Öyle ki, üç gün sonra Piskopos, o kadar memnun kalmıştı ki, ormandan zar zor ayrıla-bildi.
Sir Richard Borçlarını Nasıl Ödedi?                   
Sir  Richard ve yanındakiler Emmet Kilisesinin avlusundan içeri girdiklerinde, kilisenin baş rahibi, ele geçirdiği arazilerin şerefine yemekli bir şölen veriyordu. Şövalye Richard’m bu borcu ödeyemeyeceğinden o kadar emindiler ki, keyiften havalarda uçuyorlardı. Ancak, şövalye içeri girdi ve önce biraz rol yaparak, piskopostan süre istedi. Piskopos vahşi bir ihtirasla hayır dedi. Sevincini saklayamaz hale gelmişti. Ancak, şövalye o kadar kala­balığın önünde paralan masaya koyunca mosmor oldu. Şövalye, onu o halde bırakarak dışarı çıktı.
Aradan bir yıl geçmişti. O yıl, şövalyenin arazisinde ekinler daha bereketli, koyunlar daha çok doğurgan olmuşlardı. Şövalye, bir gün adamları ile birlikte, yanında bir yığın erzak ve Öteberi ile, Robin Hood’a va arkadaşlarına olan borcunu ödemek için yola çıktı. Yolda, Denny kasabasındaki panayırda biraz eğlenmek iste­diler. Kasabanın bütün ileri gelenleri şövalyeyi tanıyorlardı. ŞÖ-valye’nin kasabada mola vermiş olması en çok Robin Hood’un arkadaşlarından, Doncaster’li Davİd isimli gence yaradı. Çünkü bu gencin kendi güreşçilerini yenmesini hazmedemeyen kasabalı­lar onu linç edeceklerken, şövalye yetişmiş ve hayatını kurtarmış­tı. Bu sefer de, Doncaster’li David’in aralarında olduğunu duyan kasabalılar büyük bir döneklik göstererek, ona tezahürat yapma­ya başlamışlardı.
Şövalye, David ve diğer adamlar, hep birlikte ormana geldi­ler. Robin Hood parayı almak istemedi. Şövalye zorla kabul ettir­di. Ayrıca, her bir savaşçı için özel olarak yaptırmış olduğu yayla­rı ve okları da hediye olarak sundu. İki taraf da birbirine minnet ve sevgi dolu duygular taşıyordu.

 

 

Küçük John Çıplak Ayaklı Bir Keşiş Oluyor:

Küçük John ve Robin Hood, yeni heyecanlar yaşamak için, keşiş ve dilenci kılığına girerek yollara düşerler. Bir yol ağzına geldiklerinde, birisi bir tarafa, diğeri de başka tarafa giderler. Küçük John, yolda üç tane güzel kıza takılır ve onların yüklerini taşır. Sonra, bir hana gelir ve orada bulunan insanlarla bira içerek sohbete koyulur. Bu esnada, handa iki tane daha gerçek din ada­mı bulunmaktadır. Onlar, Küçük John’u eleştirmeye kalkarlar. John’da onlarla hem dalga geçer, hem de keselerini kitabına uy­durarak elerlinden alır. Bir yol ağzına geldiklerinde, birisi bir tarafa, diğeri de başka tarafa giderler. Küçük John, yolda üç tane güzel kıza takılır ve onların yüklerini taşır. Sonra, bir hana gelir ve orada bulunan insanlarla bira içerek sohbete koyulur. Bu esnada, handa iki tane daha gerçek din ada­mı bulunmaktadır. Onlar, Küçük John’u eleştirmeye kalkarlar. John’da onlarla hem dalga geçer, hem de keselerini kitabına uy­durarak elerlinden alır.

 

Robin Hood Dilenci Oluyor:

Küçük John’dan ayrılan Robin Hood, öğlene kadar yürüdük­ten sonra, bir daim üzerine oturmuş, torbaları dolu ve neşeli gö­rünümlü bir dilenciye rast geldi. Onunla sohbeti koyulaştırdı ve birlikte yemeye ve içmeye başladılar. Ancak, bu samimiyet fazla sürmedi ve yemekten sonra, sopalarla birbirlerine giriştiler. Tabii çok geçmeden, dilenci kendini yerde buldu. Sonra, Robin Hood, onun elbiseleri ile kendi elbiselerini değiştirdi ve üstelik İki de altın verdi.
Robin, dilencinin aksi istikametinde, yeni kılıkları içerisinde yürüyerek, dört tane bu işin uzmanı dilenciye denk geldi. Biraz hoş beşten sonra, dilenciler ağızlarından bazı laflar kaçırdılar. Belli ki, dilencilik dışında başka soygunculuk işleri ile de uğraşı­yorlardı. Robin Hood’un anlamamazlıktan gelmesine kanmayıp, ona saldırdılar. Sonuçta iki dilenci yerde baygın yatarken, İkisi de arkalarına bakmadan kaçtılar. Robin Hood, yerdekilerin ceblerini yoklayınca, altın dolu kese buldu ve “Bana daha çok layık” diyerek cebine attı. Sonra da şarkılar söyleyerek yürüdü.
Bugün kısmetli bir günündeydi. Çünkü çok geçmeden karşı-Sina, o yörede tefeciliği ve vurgunculuğu ile ün yapmış bulunan bir kişi çıktı. Robin Hood, ona kendisini haydut Robin’den ko­runmak için kıyafet değişikliği yapmış bir tüccar olarak tanıttı. Birlikte yola devam ettiler. Vurguncu, büyük bir sır açıklar gibi, paralarını ayakkabılarının altında sakladığını söyler. Bunun üze-

 

Robin Hood Kraliçe Eleanor’un Önünde Atış Yapıyor:

Çok sıcak bir yaz gününde, çok genç ve yakışıklı bir delikan­lı, yanındaki hizmetçileri İle birlikte gidiyordu. Sıcak ve yorgun­luktan dolayı dinlenecek bir yer arıyorlardı. Mavi Yaban Domuzu Hanı’nı görünce, hemen girip oturdular. Genç yolcu, handa Robin Hood’u bulmak için geldiğini söyledi
Robin Hood’un yanma vardıklarında da, “Dört gün sonra Londra’da yapılacak olan okçuluk müsabakasına, Kraliçe Eleanor’un Robin Hood’u davet ettiğini ve her türlü garantiyi verdiğini” söyledi. Sonra da kraliçenin Robin Hood’a göndermiş olduğu yüzüğü takdim etti. Robin Hood yüzüğü öperek davete uyacağını bildirdi. Küçük John, Kızıl Will ve Dale’li Allan’ı da yanına alarak hemen yola çıktılar. Kraliçenin huzuruna vardığında çok iyi karşılanıp, ağırlandılar. Kraliçe istediği için, bütün yaşadıklarını öyküleriyle anlattılar. Böylece yarış gününe kadar zaman geçirdiler.
Yarış günü, herkes heyecanlıydı. Kolay değil, binlerce okçu yarışacaktı. Ünlü Gilbert ve arkadaşları yarışmayı Önde götürü­yorlardı. Kraliçe, krala “Bunlardan daha iyi okçular tanıyorum” dedi ve Kralın alaylı sözlerini dikkate almadan, Robin Hood ve arka­daşlarını çağırdı. Asıl yarış şimdi başlıyordu. Aynı zamanda, kral ve kraliçe bahse girişmişlerdi. Yarışmacılar huzura çağrılınca, kralın dışında herkes (Piskopos vd.) Robin Hood ve arkadaşlarını tanıyorlardı. Krala durumu arzettiler. Ancak, Kral, Kraliçeye onla­ra kırk gün bir şey yapmayacağına dair söz vermişti.
Yarışmalar büyük bir heyecan ve çekişme içinde geçti ve Robin Hood ve arkadaşları ödülleri topladılar. Kral çok kızgındı. Bu nedenle hemen yarış yerini terk etti. Kraliçe ise halinden gayet memnun bir şekilde onu takip etti.
Robin Hood, hediyelerin büyük bir kısmını, kendisi ile yarı­şan kralın okçularına verdi. Yaptığı jest, onların gururunu okşa-mıştı. Kısa zamanda Robin Hood ve arkadaşlarının orada bulun­dukları yayıldığı için, bütün halk onları görmeye geliyordu. Ancak, kraliçenin gönderdiği haber üzerine, tehlikede olduklarını anladıkları için, hemen orayı terk ettiler.
rine, Robin Hood kimliğini açıklar ve adamın ayakkabılarına el koyar.

 

Robin Hood’un Peşine Düşüyorlar:

Kral, Piskopos’un kışkırtmasıyla, Kraliçe’ye verdiği sözü tutmamış, Robin Hood ve arkadaşlarını yakalanmaları emrini vermişti. Bu nedenle çok geçmeden bin silahlı adam peşlerine düşmüştü. Robin Hood ve arkadaşları bu haberi, ormana gelip kendilerini çağıran Kraliçenin genç adamının ağzından bulundukları handa işitince, hemen yola çıktılar. Bir müddet sonra, Robin Hood bir yana, diğerleri öbür yana doğru gitmek üzere ayrıldılar. Böylelik­le, en azından tehlikeyi yan yarıya indirmiş oluyorlardı.
Nitekim Robin Hood’un dışındaki üç arkadaşı, kazasız bela­sız sekiz gün sonra ormanlarına vardılar. Ancak Robin Hood’un şansı arkadaşlarının ki gibi düzgün gitmedi. Kral ve piskoposun adamları, usunmadan takibe devam ettiler. Sekizinci gün, bir ormanın kıyısında su içerken, Robin’i oklamaya başladılar. Robin hemen şimşek hızıyla ormana doğru kaçtı. Saatlerce koştuktan sonra peşindekileri atlatabilmişti. Yorgunluk ve açlıktan bitap düşmüştü. Dinlenmek için oturduktan bir müddet sonra, kendisi­ne tıpatıp benzeyen bir adamın geldiğini görür. Onunla pazarlık ederek, hem elbiseleri değiştirir, hem de birlikte yemek yerler. Daha yemek bitmeden, kralın ve piskoposun askerlerinden bir grup gelir ve “aranan mavi elbiseli adamı” yakalarlar. Biraz kafası ağır işleyen marangoz, ne ohlduğunu anlayamadan yaka paça götürülür. Robin Hood ise böyle büyük bir tehlikeyi ucuz atlattığı İçin sevinçlidir.
Yine yollara düşer ve yorgunluktan birkaç milden fazla gidemez. Ayrıca hava fırtınalı ve yağmurludur. Bu nedenle, ilk gördüğü küçük bir handa konaklamak zorunda kalır. Gece, hancı yatak olmadığı için, bir papazı da Robin Hood’un yanında yatırır. Robin Hood, sabah uyandığında bu hoş sürprize sevinir ve papa­zın elbiselerini giyer, aşağıdan da katırım alır ve yoluna devam eder. Papaz uyandığında, mecburen diğer elbiseleri giyer. Bir müddet sonra da,”Robin Hood olduğu” gerekçesi ile tutuklanır.

 

Robin Hood, yeni kılığı İle rahatlıkla ormanına yaklaşır. Yol­da, şövalye Richard’ı görür ve çok sevinir. Ancak, şövalyenin verdiği haberler hiç de sevindirici değildir. Çünkü, önündeki bütün yollar tutulmuştur. Bu nedenle, şövalye ile birlikte şatosuna gittiler. Burada, Robin Hood, şövalyenin bir adamı kılığına gire­rek, diğer uşaklarla birlikte Londra’ya gitti ve Kraliçe Eleanora’yu buldu. Kraliçe, kralla şiddetli bir şekilde tartışarak, Robin Hood’un serbestçe ormanına varması iznini sağladı.

 

Robin Hood ve Gisbourne’Iu Guy:

Robin Hood bir gün yine gezmeye çıkmıştı. Yolda, Nottingham Şerifi’nin, kendisini öldürmesi için görevlendirdiği Gisborne’lu Guy’la karşılaştı. Adam, Robin Hood’u tanımadığı için, görevini övünerek anlattı. Robin Hood kimliğini açıklayınca, aralarında ölümüne bir dövüş başladı. Sonuçta, Robin Hood raki­bini öldürdü. Hiç de pişman değildi. Sonra, onun elbiselerini giyerek, Nottingham Şerifini ziyaret için yola çıktı. Yolda herkes onu, Gisbourne’Iu Guy zannettiği için, korkuyla önünden kaçı­yordu.
Bu arada, Küçük John’da Nottingham yakınında bir kasaba­ya yaklaşmıştı.
Burada, ağlayan bir kadım gördü ve derdini sordu. Meğer kadının üç oğlu da, yasak geyik avladıkları gerekçesi ile, Nottingham Şerifi tarafından asılacaklarmış. Küçük John kadına yardım etmeye karar verir ve kıyafetini değiştirerek Nottingham Şerifinin konakladığı hana doğru yola çıkar.
Bu arada üç tane gencin asılma hazırlıkları tamamlanmıştır. Yaşlı adam kılığında Küçük John’da olay yerine gelmiş, seyret­mektedir. Şerif tanımadığı bu yaşlı adamı kendisine yardımcı olması için görevlendirir. Küçük John böylelikle kolayca, üç gen­cin iplerini keser ve onların kaçmasını sağlar. Ancak, kendisi de Şerif ve adamları tarafından yakalanır. Bu defa da, darağacında Küçük John’un sallandırılması için hazırlıklar başlar. Bu hazırlık­lar yapılırken, Gisbourne’Iu Guy kılığındaki Robin Hood, onlara doğru yaklaşmaktadır. Robin Hood, Guy’un sesini taklit ederek Şerif ve adamlarını kandırır. Aynı zamanad, “Robin Hood’u öldür-
düĞü İçin, bu adamı da öldürmesi için kendisine vermesini” ister ve Şerif bunu kabul edince de, Küçük John’u kurtarır. Şerif bir kere daha oyuna getirilmiştir.

 

Kral Richard Ormana Geliyor:

Kral Henrİ ölmüş, yerine Richard geçmiştir. Kral, ülkesini ”gezerken Nottingham’a da uğrayacağı için büyük bir karşılama töreni tertip edilir. Kral geldiği gün, bütün Nottingham halkı oradadır. Tabii Robin Hood ve arkadaşları da. Yalnız, Nottingham Şerifi onları görmüş, bu nedenle sancılar içinde kıv­ranmaya başlamıştır.
Kral, Robin Hood ve arkadaşlarının ününü çok duyduğu için lU yakından tanımak istemektedir. Bu nedenle ormana bir ziya-!t yapmaya karar verir. Kral ve birkaç adamı din adamı kılığına [İrerler ve ormana doğru ilerlerler. Yolda, önlerine Robin Hood adamları çıkarlar ve onlar “ziyafet vermek” için ormanın içİn-leki yerlerine götürürler. Kral, Robin Hood ve arkadaşlarının [Österilerinden aldığı keyif nedeniyle sürekli kahkahalarla gül-ektedir. Hatta oyun gereği Robin Hood’un aldığı tokat cezasını Cral yerine getirir ve bir tokatta Robin Hood’u yere serer ve elli jound alır. Bütün orman, kahkahadan kırılmaktadır. Bu arada, ivalye Richard gelir ve kralı tanımadığı için, Robin Hood’a, «yatının tehlikede olduğunu, çünkü kralın kendisini ele geçir­tmek İçin bizzat ordusun başında ormana geleceğini söyler. Bunun terine kral kafasındaki papaz şapkasını çıkarır ve herkes kralı ur. Kral, Şövalye Richard’a haydutlarla işbirliği yaptığı için izarsa da, Şövalye, “Ben onlara onurumu ve servetimi borçluyum. onlar için her şeYi göze alırım” diyerek yiğitliğini gösterir. Bu kralın j:da hoşuna gider.

 

 

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Dallar Meyveye Durdu

Editor

Yusuf’un Limanları

Editor

Aşkale Yolcusu Kalmasın

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası