Kitap Özetleri

Türk’ün Ateşle İmtihanı Halide Edip Hakkında Bilgiler ve Özeti

turkun atesle imtihani halide edip hakkinda bilgiler ve ozeti 5ed5a492e64f0

Yazıda “      Halide
Edip Adıvar,
 Türk’ün
Ateşle İmtihanı  “
   romanı hakkında bilgiler, romanının
özeti,  romanın konusu, ana fikri,  romanın kahramanları, romanın
olay örgüsü,  romanın yazarı,  “Halide
Edip Adıvar,
 Türk’ün Ateşle
İmtihanı ” 
hakkında bilgiler “Türk’ün Ateşle
İmtihanı  “ 
  romanın şahıs kadrosu
 yazarın diğer romanları, “Halide
Edip Adıvar, 
 Türk’ün Ateşle
İmtihanı  “
   adlı eserden alıntılar yer alır.  Eser
hakkında yorumlar,  romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın
tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi,
yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar
incelenmiştir.

 

Türk’ün Ateşle İmtihanı
ve Halide Edip Hakkında Bilgiler

 

Türk’ün Ateşle İmtihanı, İstiklal harbi yıllarlı ve
cumhuriyet döneminin en ünlü kadın yazarı Halide Edip Adıvar’ın İstiklal mücadelesi
yıllarından cumhuriyetin ilanı ve İstanbul’un işgalden kurtarıldığı yıllara
kadar ki öz geçmişini ve anılarını anlatan biyografik anı türünde bir eseridir.
 

Halide Edib Adıvar, çocukluk günlerinden 1918’e kadarki
anılarını Mor
Salkimli Ev
adındaki kitabında anlatmış olduğu için Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı eseri ise Mor
Salkimli Ev
adlı romanının devamı niteliğindedir.

Türk’ün Ateşle İmtihanı,  1918’den 1923 sonlarına kadar olan dönemi anlatmakta
yazar, bu kitabında  kocası ile birlikte geçirdiği bu beş yıl süren Milli
Mücadele döneminde yaşadıklarını belgesel anılar şeklinde anlatmaktadır. Kitap
özellikle İstanbul’un işgali, İstanbul’daki direnişçilerin Anadolu’ya geçişleri
sırasındaki verdiği detay bilgiler, cephe gersinde görüp şahit oldukları ile
önem kazanmaktadır.

 

İGİLİ LİNKLERİMİZ

Türk’ün Ateşle İmtihanı  Özeti

 

 30 Ekim 1918 İngilizler
İstanbul’u işgal etmiş,  Osmanlı esir
düşmüş,  payitaht kukla kalmıştı. İstanbul’daki
genç subaylar gizli cemiyetler kurup Anadolu’ya silah kaçırmaya başlamıştı.  İtilaf Devletlerinin toplattığı silahlar,
milli direnişe katılan asker ve sivil milliyetçiler tarafından Anadolu’ya kaçırılmaya,
istiklal savaşına destek olmaya çalışıyorlardı.

Halide Edip de istiklali isteyen bu genç subaylar ve direnişçiler
içindeydi.  Direnişe destek olan
derneklerin toplantılarına katılıyor çekilen zahmetlere o da şahit oluyordu.
Gazeteler, esir düşmüş hükümetin ve işgalcilerin sansürleri altındaydı ve halk
olandan bitenden habersizdi.

Halk padişahın bir nevi İngilizlere esir düştüğünü anlamıyor
bilmiyor,  medeni bir devlet olan İngilizlerin
Anadoluyu’ Osmanlı Türklerine bırakacaklarını sanıyordu.  Devleti savaşa sokan ittihatçıların çoğu
Meclis-i Mebusan’da vekildi ve halk buna çok kızıyordu.

Tevfik Paşa Meclisi kapatmış, 15 Mayıs 1919’da
Yunanlıların İzmir’i işgal etmişti. Ahali Yunanlıları işgalci görürken, İngilizleri
işgalci görmüyordu.  Oysa İngilizler
Anadolu’ya giden yolları tutmuşlar, tenha yolları ise Hristiyan eşkıyalar
kapatmıştı.  Direnişçi derneklere üye
olanlar ifşa olmaya başlamışlar, dernekler faaliyet yapamaz hale gelmiş,
üyeleri de aranmaya bulunanlar da idam edilmeye başlanmıştı.  Halide Edip gibi milliyetçiler hakkında idam
kararları çıktı.  Halide Edip de Sultanahmet
mitinginde söylediği sözler yüzünden idamı isteniyordu.  

Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasıyla milliyetçi
direnişçiler de Anadolu’ya kaçmaya başlamışlardı. Kaçışlar ikişerli üçerli
gruplar halinde oluyor,  geçişler çok tehlikeli
gözüküyordu. İzmit ve Adapazarı’nda silah kaçırma ile görevli seksen – yüz
kişilik çeteler, kaçanların güvenliğini de sağamaya çalışıyordu. Bu çeteler, milliyetçileri
geceleri köylerde ağırlıyor,  oradan
Ankara’ya ulaşmak on bir gün sürüyordu.

En sonunda meşakkatli bir yolculuk sonrasında Halide Edip
ile kocası Adana Adıvar da Ankara’ya ulaşmışlardı Ankara Garında Mustafa Kemal
ve halk onları karşılamış,  Halide Edip
ile kocası hemen ertesi gün eski Ziraat Fakültesi binasında kurulan karargahta
çalışmaya başlamışlardı.  

Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresinden sonra yeni bir meclis kurulması şart haline gelmişti.. Mustafa Kemal
her ilden ikişer milletvekili seçilip Ankara’ya gönderilmesini istemiş 23 Nisan
1920’de Büyük Millet Meclisi kurulmuş ve Mustafa Kemal meclis başkanı seçilmişti.

Hilafet yanlıları bunun üzerine Hilafet ordusu kurup,
meclisi kapatmak  ve hakkında idam kararı
verilen Mustafa Kemal’i idam etmek üzere Ankara’ya doğru yürüyüşe geçmişti.Mustafa
Kemal bunları durdurmak için Çerkez Ethem’i görevlendirmiş,  Çerkez Ethem İzmit’te Hilafet ordusunu
püskürtmüştü. Bu galibiyet ile Çerkez Ethem’in itibarı çok yükseldi. Ali Fuat
Paşa bile üniformasını çıkarıp dağlara çıkmış, Çerkez Ethem ise kurulan Milli
Orduya dâhil olmak istemiyordu.  Ayrıca Çerkez
Ethem çetelerin ihtiyaçlarını halktan zorla karşılıyorlardı. Kısaca Çerkez Ethem
ayrı bir tehdit olarak belirmeye başlamıştı.

Aralık ayının sonlarına doğru, ilk düzenli ordular kurulmaya
başlanmıştı.  Çerkez Ethem’in 3 bin kişilik
ordusu, 100 makineli tüfeği ve  4  adet topu vardı. Bu gücüne güvenerek meclise,
halkı savaşa sokmaması ve meclisin İstanbul hükumetiyle işbirliği yapması için
bir kesin uyarı göndermişti. Yunanlılar Bursa’ya yürümeye başlamış, Çerkez Ethem
ile Albay Refet, Yunanlıların ilerleyini yavaşlatsalar bile geri çekilmek
zorunda kalmışlardı. Ancak TBMM ordusu 11 Ocak’ta (1.İnönü) Eskişehir yakınlarında
Albay İsmet komutasında Yunanlıları yenmişti.  Bu zafer sonrasında Ankara Hükumeti Londra
Konferansı’na temsilci gönderebilmiş ama bu konferanstan da bir sonuç
çıkmamıştı.  Yunanlılar Afyaon’dan
saldırmışlar ama  31 Mart 2.İnönü
savaşında yine yenilmişlerdi.  

Bu sırada Halide Edip,  Hilal-i Ahmer (Kızılay) Hastahanesi’ne gönüllü
hastabakıcı olarak çalışmaya başlamış, 
Eskişehir’de, cephe gerisine gitmişti. Yunanlılar da İzmir’e silah
yığınağı sevkıyatı yapıyordu.  Hazırlıklarını
tamamlayan Yunanlılar büyük bir kuvvetle saldırıya geçmiş milli ordu
Sakarya’nın doğusuna çekilmişti.

Yunan ilerleyişi mecliste karışıklık çıkarmış ama
toplanan meclis Mustafa Kemal’i başkomutan seçmişti. Başkomutan olan Mustafa Kemal
Tekâlif-I Milliye kanunu çıkararak ordunun ikmali için halkı görevlendirmişti. Ordunun
kurulmasında en çok emeği geçen Refet Paşa ülkenin her tarafından asker ve teçhizat
topluyordu. Savaş başladığında 25.000 asker varken 16.000’i şehit olmuş fakat
Sakarya Savaşı bittiğinde asker sayısı tekrar 40. 000 çıkmıştı.

Halide Edip de Mustafa Kemal’in karargahında çalışmaya
başlamış, savaş sırasında günlük zaiyat raporlarını tutmaya ve yabancı
gazeteleri takip ederek yabancı ülkelerin  savaşla ilgili yorumlarını Atatürk’e tercüme etmeye
başlamıştı. Sakarya Savaşı 25 Ağustos’ta başlamış 22 gün ve gece sürmüştü.  Türk askerleri mevzileri terk etmeden
çarpışmış, 22 günün sonunda ve 19 Eylül’de Yunanlılar geri çekilmeye
başlamışlar 16 Eylül günü cepheyi terk etmişlerdi.

Mustafa Kemal’in sabahlara kadar çalıştığını gören Halide
“Savaş bitti. Artık dinlenmeye çekilme vaktiniz geldi.” dediğinde Atatürk “Asıl
savaş bundan sonra başlıyor.” cevabını vermişti.

22 Eylül’de Mudanya Mütarekesi imzalanmış galibiyeti
resmiyet kazanmıştı. Yunanlılar çekilirken köyleri yakıp yıkmışlar Afyon’da
savunma cephesi kurmaya başlamışlardı.  Bu
savaşta onbaşı rütbesi alan Halide, Tetkik-i Mezalim Heyeti’nin başına geçerek Yunanlıların
verdikleri zararları kayıtlara geçirmek görevini de üstlendi. Bu heyet yaşanan
dramları da not alıyor, yapılan mezalimi gözleriyse görüyorlardı.  Bu heyet içinde Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU, Yusuf
AKÇURA ve bir fotoğrafçı vardı. Bu heyet çalışmalarını bitirdikten sonra
Ankara’ya dönmüştü. Halide Onbaşı Ankara’ya döndüğünde Kazım Kazım Karabekir Paşa’nın
yaşları 6 ile 14 arasında değişen, aileleri savaşta ölmüş, 2 bin kadar yetim
Türk çocuğunu evlat edinerek kurduğu çocuklar ordusunu görmüş ve duygulanmıştı.
 

Milli mücadele kazanıldıktan sonra Halide Edip, eşyalarını
toplayıp İstanbul’a, çocuklarının yanına, doğup büyüdüğü eve dönmüş Mahmure
ablasıyla yeniden kucaklaşmıştı.  .

 

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Martı Konusu Özeti İncelemesi ve Çehov’un Oyun Yazarlığı

Editor

Sabah türküsü

Editor

Memurun Ölümü Öyküsü Üzerinden Anton Çehov’un Öykü Anlayışı

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası