Rusça özgün adı ile Smert İvana İliça,
Rus asıllı yazar Lev Tolstoy’un 1886’da yazdığı uzun bir hikayesidir. Eser, hikâye amaçlarını aşmış ama tam bir roman haline de dönüşmemiştir.Tolstoy bu uzun öyküsünde ölmekte olan bir Yargıcın geçmişi ve kendi
hayatı hakkında yaptığı değerlendirmeler, anlamlı bir hayat, insan ruhu ve hayatın amacı hakkındaki sorgulama, tespit ve çıkarımlarına dayanır. Eser hayatın anlamsızlığı ve ölümün gerçekliği noktasında bir sentez ile tamamlanır. Ivan Ilyiç’in Ölümü, konusu yönünden ilgi çekmiş, pek çok dile çevrilmiştir. Eserin birkaç defa film uyarlaması da yapılmıştır. A Simple Death (1985), Yaşamak (1952), Ivansxtc (2000), The Last Step (2012) KarakterlerIvan Ilyich, Gerasim, Praskovya Fëdorovna Golovin, Peter Ivanovich, Lisa Golovin Konusu ve Özeti Roman İvan İlyiç’in ölüm haberini vererek başlar. İvan İlyiç, ölmekte yüksek rütbeli bir yargıçtır. İvan İlyiç ölüme doğru giderken hayatının muhasebesini yapmaktadır. İvan İlyiç, mesleğinin verdiği ağırlık ile çevresinde saygınlık uyandırmış, önceleri pek ciddiye almadığı bir evlilik yaşamış çocukları da olmuştur. Karısı ile olan ilişkisi bir müddet sonra silikleşmeye başlamış, ama o kendisini işine vererek başarılı bir yargıç olmuştur. Yerine göre eğlenmeyi, dostlar ve arkadaşlar edinmeyi de başarmıştır. Kendine göre iyi bir hayat sürdüğünü tasarlarken gerçekte ne kadar da boş bir hayat sürdüğünü fark etmiştir. İvan İliç, ölümü sorgularken , kıskançlıkları ve huysuzluklarını da tek tek aklından geçirir. Zamanla çevresinin daralması, eşi ile ilişkilerinin iyice durağan ve tekdüze hale gelmesinin nedenlerini düşünür. Gerçekte kimse kimseyi anlamak, istemiş, kimse kimseyi zaten dinelemediği gibi anlamaya da çalışmamıştır. İvan İlyiç, kendi hayatının klişe önermeler üzerine kurulduğunu da fark eder. Toplum ideal insana dair klişe kurallar koymuş, kendisi de bunun doğru olduğunu zannederek o klişeye uygun bir adam rolüne girdiğini anlamıştır. İvan İlyiç, hasta olunca tüm dostları ve yakınları ile iletişiminin tükendiğinin farkına varır. Çünkü artık çevresi için yararsız bir adamdır ve bu hale nasıl geldiğinin de hiçbir önemi yoktur. Üstelik ölmekte olduğunu bilmesine rağmen yakınları ona yalan söylemekte , ölmekte olduğu gerçeğini bile ondan saklamaktadırlar. Ölüm döşeğindeki İvan İlyiç, hayatını para, servet, şöhret ve saygınlık için tüketmiş olduğuna pişman olur. Git gide ölüme yaklaştığını bilmekte para, servet, şöhret ve saygınlığın, boş, saçma ve yarasız olduğunu iyice anlamaktadır.
İVAN İLYİÇ’İN ÖLÜMÜ
I
Mahkeme üyeleriyle savcı, büyük adalet sarayında, İvan Yegoroviç Şebek’in odasında toplanmışlardı. Melvinskiler davasının oturum aralığı idi.
Söz, meşhur Krasov davasına geldi. Fedor Vasilyeviç, mahkemenin bu davada yetkisizliğini ispat ederken heyecanlanmıştı. İvan Yegoroviç düşüncesinden vazgeçmiyordu. Piotr İvanoviç ise, daha baştan tartışmaya katılmadığı için ilgilenmiyor, yeni getirilen “Vedomosti” gazetesini gözden geçiriyordu.
— Baylar, dedi. İvan İlyiç ölmüş.
— Sahi mi?
— İşte; okuyun.
Taze taze mürekkep kokan gazeteyi Fedor Vasilyeviç’e uzattı.
Siyah bir çerçeve içinde şunlar yazılıydı: “Praskovya Fedorovna Golovina sevgili kocası mahkeme üyesi İvan İlyiç Golovin’in 4 Şubat 1882 yılında öldüğünü derin bir acıyla akraba ve ahbaplarına bildirir. Cenaze töreni cuma günü öğleden sonra saat birde yapılacaktır.”
İvan İlyiç, orada toplanmış olanların meslektaşıydı. Herkes severdi onu. Birkaç haftadır hastaydı. Hastalığın şifasız olduğu söyleniyordu. Görevinden ayrılmamıştı. Ama ölmesi ihtimali göz önünde tutularak daha şimdiden yerine Alekseyev’in; Alekseyev’in yerine de ya Vinnikov’un ya da Ştabel’in atanması tasarlanıyordu. Bunun için İvan İlyiç’in ölümünü duyduktan sonra odada oturanların ilk düşünceleri, bu ölümün bizzat üyelerin veya ahbapların becayişleri yahut terfileri üzerinde ne gibi etkiler yapacağı oldu.
Fedor Vasilyeviç: “Şimdi yüzde yüz Ştabel’in ya da Vinnikov’un yerine geçerim artık. Bunu bana çoktan vaat etmişlerdi. Maaşımdan başka 800 ruble zam alacağım…” diye düşündü.
Piotr İvanoviç şunları düşünüyordu: “Kaynımın Kaluga’dan bir başka yere kaldırılması için teşebbüslere girişmeli. Karım çok memnun olur. Bundan sonra, soyuna bir şey yapmıyorum diye sızlanmaz artık…”
Piotr İvanoviç:
— Zaten ben onun kalkamayacağını tahmin etmiştim, dedi. Yazık!
— Hastalığı neydi?
— Doktorlar teşhis edemediler. Daha doğrusu koydukları teşhisler başka başka idi. Onu son görüşümde iyileşeceğini sanmıştım.
— Ben de ona ta bayramdan beri gitmedim. Ha bugün ha yarın derken…
— Varlıklı mıydı?
— Karısının ufak bir serveti varmış galiba ama önemsiz bir şey.
— Evet. Doğrusu gitmek gerekiyor… Pek de uzakta oturuyorlar.
— Size uzak. Zaten size herkes uzak…
Piotr İvanoviç Şebek’e bakarak gülümsedi.
— Hâlâ nehrin karşı yakasında oturuşumu affedemiyor! dedi.
Üyeler şehirdeki mesafelerin uzaklığını konuşmaya başladılar ve mahkeme salonuna geçtiler.
Bu ölüm herkeste, görevlerde yapılması ihtimali olan değişikliklerle ilgili düşüncelerden başka, yakın bir ahbabın ölümünü duyanlarda olduğu gibi, ölenin kendileri değil de başkası olmasından ötürü bir sevinç uyandırmıştı.
Herkes, “işte o öldü; ben ölmedim!” diye düşündü veya hissetti. Yakın ahbapları, yani İvan İlyiç’in dostları denilen kimseler de, ellerinde olmadan can sıkıcı bir nezaket ödevi olan matem törenini ve ölenin karısına başsağlığı ziyaretine gitmek zorunluluğunu düşündüler.
Fedor Vasilyeviç’le Piotr İvanoviç en yakın dostlarındandı.
Piotr İvanoviç, ölenin Pravovedenniye [Soylulara mahsus hukuk okulu; Orta ve lise tahsili dahildir.] Okulundan arkadaşıydı. Kendini İvan İlyiç’e borçlu sayardı. Kaynının, bulundukları şehre atanması hakkındaki tasarılarını söyleyen Piotr İvanoviç yemekten sonra, uykuya yatmayıp frakını giyerek İvan İlyiç’in evine gitti.
İvan İlyiç’in evi önünde bir kupa arabasıyla iki araba vardı. Aşağıda, antrede, elbise askısı yanında, tabutun kapağı duvara dayalı duruyordu. Kapak yaldızlı, püsküllü, kenarları parlatılmış sırmalı şeritle çevrili idi. Siyahlar giyinmiş iki kadın kürklerini çıkarıyorlardı. Biri İvan İlyiç’in kız kardeşiydi. Piotr İvanoviç onu tanıyordu. Öbürü, tanımadığı bir kadındı. Piotr İvanoviç’in arkadaşı Şvartz merdivenden iniyordu. Piotr İvanoviç’i görünce, “Şu İvan İlyiç aksilik etti doğrusu! Bizden örnek almalıydı!…” demek istiyormuş gibi ona göz kırptı.
Şvartz’ın İngiliz favorili yüzünde, fraklı zayıf vücudunda her zamanki gibi ince bir resmiyet vardı.
Şvartz’ın tabiatındaki hoppalıkla çelişen bu resmiyet burada özel bir anlam taşıyordu. Piotr İvanoviç böyle düşündü.
Piotr İvanoviç bayanlara yol verdi. Sonra arkalarından ağır ağır merdiveni çıkmaya başladı. Şvartz inmedi, merdiven başında durdu. Piotr İvanoviç bunun sebebini anladı. Herhalde Şvartz, bu gece nerede “vint” [İngiliz kâğıt oyunu “Whist”in bir çeşidi.] oynayacaklarını kararlaştırmak istiyordu. Bayanlar, ölenin karısının bulunduğu yere geçtiler. Kalın dudaklarını ciddiyetle kısan küstah bakışlı Şvartz bir kaş hareketiyle Piotr İvanoviç’e ölenin odasını gösterdi.
Piotr İvanoviç oraya, bu türlü hallerde olduğu gibi şaşkınlıkla, ne yapacağını bilmeden girdi. Bildiği bir tek şey, istavroz çıkarmak için hiçbir sakınca olmadığı idi. Ama istavroz çıkarırken baş kesilip kesilmeyeceğinden pek emin değildi. Bunun için ikisi ortasını seçti. Odaya girince istavroz çıkarmaya, bir yandan da hafifçe baş keser hareketler yapmaya başladı. Baş ve el hareketlerinin elverdiği ölçüde bakışlarını odada gezdiriyordu. Galiba ölenin yeğenlerinden biri lise öğrencisi olan iki delikanlı istavroz çıkararak odadan çıkıyorlardı. İhtiyar bir kadın bir köşede kıpırdanmadan duruyor, kaşları tuhaf bir şekilde kalkık bir kadın ona fısıldayarak bir şeyler söylüyordu. Redingot giymiş dinç, kesin tavırlı zangoç yüksek sesle, kesip atarcasına bir şeyler okuyordu. Sofracı Gerasim, sessiz adımlarla Piotr İvanoviç’in önüne geçerek yere bir şeyler serpmeye başladı. Bunu gören Piotr İvanoviç, birdenbire belli belirsiz bir leş kokusu duydu. Bu uşağı, İvan İlyiç’i son ziyaretinde onun çalışma odasında görmüştü. Gerasim aynı zamanda hastabakıcı ödevi görüyordu.
Piotr İvanoviç hâlâ istavroz çıkarıyor, tabuta, zangoca ve köşede, masa üzerinde duran ikonlara [Kutsal resim.] doğru hafifçe eğilmekte devam ediyordu. Sonra, ona fazlaca sürmüş gibi göründüğünden istavroz çıkarmayı kesti, ölüyü incelemeye başladı.
Ölü, bütün ölüler gibi ağır, kendini koyvermiş bir halle yatıyordu. Katılaşmış uzuvları tabutun minderine gömülmüş, yastıktaki başı temelli olarak bükülmüştü. Ölü, bütün ölülerde olduğu gibi mum sarısı alnıyla çökmüş şakaklarında yapışık duran saçlarını ve sanki üst dudağına dayanan sivrilmiş burnunu seyrettirmek için gösteriliyor gibiydi; Piotr İvanoviç onu görmeyeli çok değişmiş, çok zayıflamıştı. Ama bütün ölülerde olduğu gibi, hayatta iken olduğundan daha güzel, özellikle daha anlamlıydı. Yüzünde, yapılması gereken şeyin yapılmış ve doğru yapılmış olduğunu gösteren bir ifade vardı. Bundan başka bu ifadeden bir sitem, hayatta olanlara bir hatırlatma okunuyordu. Piotr İvanoviç bu hatırlatmayı yersiz, hiç değilse kendisiyle ilgili olmayan bir hatırlatma buldu. Bunun üzerine yeniden acele, hatta kendi tahminince nezakete uygun olmayacak derecede acele olarak istavroz çıkardı, sırtını çevirip kapıya yürüdü. Şvartz onu sofada bekliyordu. Ayaklarını genişçe açmış, ellerini arkasına bağlamış, silindir şapkasıyla oynuyordu.
Piotr İvanoviç neşeli, pırıl pırıl, zarif Şvartz’a bakarak ferahladı. Şvartz’ın bu gibi şeylerle ilgilenmediğini, keder verici intihalardan zaaf duymadığını anladı. Duruşu, görünüşü: “İvan İlyiç’in matem töreni durumun normal gidişini bozmak için yeter bir sebep değil, diyordu. Yani bu geceki toplantıda uşağın yeni dört mum hazırlayıp, yeni kâğıt destelerini hışırdatarak açmasına, kısacası olayın bu gecenin hoşça geçirilmesine engel olması için hiçbir sebep yoktur.”
Şvartz bunu, önünden geçen Piotr İvanoviç’e usulca fısıldadı ve bu geceki oyun partisinin Fedor Vasilyeviç’te yapılmasını öne sürdü. Ama Piotr İvanoviç’e bu gece “wint” oynamak kısmet olmayacaktı galiba.
Pek de boylu olmayan, semiz ve tersini istediği halde, omuzlarından aşağısı genişleyen Praskovya Fedorovna siyahlar giyinmişti. Başında dantelden bir örtü vardı. Kaşları tabutun karşısında duran kadınınki gibi kalkıktı. Başka kadınlarla birlikte kendi odasından çıktı, onları ölünün bulunduğu oda kapısına kadar götürerek,
— Ayin şimdi başlıyor; buyurun! dedi.
Şvartz, belirsiz bir baş selâmıyla durdu.
Besbelli bu teklifi ne kabul ne reddediyordu.
Praskovya Fedorovna, Piotr İvanoviç’i tanıdı. İç çekti, yanına yaklaşarak elinden tuttu.
— İvan İlyiç’in gerçek dostu olduğunuzu biliyorum, dedi. Bu sözlerden sonra uygun bir hareket tarzı bekleyerek yüzüne baktı. Piotr İvanoviç, ölünün odasında istavroz çıkarmak gereği gibi burada da el sıkıp iç çekerek: “Emin olunuz!” demesi gerektiğini biliyordu. Öyle yaptı. Bunu yapınca da sonucun iyi olduğunu anladı. Hem kendisi hem Praskovya Fedorovna duygulandılar.
Dul kadın,
— Ayin başlamadan çıkalım biraz, dedi. Sizinle konuşacaklarım var. Müsaadenizle kolunuza gireyim.
Piotr İvanoviç’in koluna girdi. İçerdeki odalara doğru yürüdüler. Şvartz’ın önünden geçerken öteki Piotr İvanoviç’e mahzun mahzun göz kırptı. Küstah bakışı: “Al sana (Vint)i!… Kusura bakma, artık başka bir oyuncu bulacağız. Ama yakanı kurtarabilirsen beş kişi oynarız…” diyordu.
Piotr İvanoviç daha derin, daha acıklı iç çekti. Praskovya Fedorovna minnetle elini sıktı. Duvarları pembe kretonla kaplı, donukça yanan bir lâmba ile aydınlanmış salona girdiler, masanın önüne oturdular. Kadın kanepeye, Piotr İvanoviç yayları bozuk, oturunca çöken alçak bir iskemleye geçti. Praskovya Fedorovna, başka sandalyeye oturması için onu uyarmak istedi ama bunun duruma uygun olmadığını gördü, vazgeçti.
İskemleye oturan Piotr İvanoviç, İvan İlyiç’in salonu döşerken, şu yeşil yapraklı pembe kreton hakkındaki düşüncelerini sormuş olduğunu hatırladı.
Dul kadın masanın önünden geçerek kanepeye otururken (salon ufak tefek eşya ve mobilya ile doluydu) dantel örtüsünün bir ucu masanın oymasına takıldı. Piotr İvanoviç takılan yeri kurtarmak için yavaşça ayağa kalktı. Altından kurtulan iskemle hareket etmeye ve onu dürtmeye başladı. Dul kadın dantelini kendisi kurtarmaya çalışıyordu. Piotr İvanoviç de, altında isyan eden iskemleyi ezerek oturdu. Fakat Praskovya Fedorovna danteli tamamen kurtaramadı. Piotr İvanoviç yeniden doğruldu, iskemle bir daha direndi, birtakım gıcırtılar bile çıkardı. Bütün bunlar bitince kadın ince batisten temiz mendilini çıkardı, ağlamaya başladı. Piotr İvanoviç de, dantel ve iskemle olayından sonra biraz durgunlaşmış, somurtarak oturuyordu. Bu güç duruma İvan İlyiç’in sofracısı Sokolov son verdi.
Praskovya Fedorovna’nın mezarlıkta seçtiği yerin iki yüz rubleye sağlanabileceği haberini getirmişti. Praskovya Fedorovna ağlamayı kesti, Piotr İvanoviç’e, işkence edilen bir adam bakışıyla baktı. Fransızca olarak çok üzgün olduğunu söyledi. Piotr İvanoviç, bunun zaten başka türlü olamayacağına içten inandığını sessiz bir işaretle belirtti.
Praskovya Fedorovna hoşa giden, aynı zamanda ölgün bir sesle,
— Sigara buyurmaz mısınız? dedi, Sokolov’la mezarın fiyat işini konuşmaya başladı.
Piotr İvanoviç sigara yakarken kadının başka yerlerin fiyatını inceden inceye öğrendiğini ve alınması gereken yeri seçtiğini duydu. Mezar işini hallettikten sonra ayin için gelecek kilise korosuna ait emirleri verdi. Sokolov çıktı. Kadın masada duran albümleri beri yana çekerek,
— Her şey bana bakıyor, dedi, Piotr İvanoviç’in içtiği sigaranın külünün masaya dökülmek üzere olduğunu görünce hemen önüne tablayı sürdü.
— Kederden maddi işlerle meşgul olamıyorum — demeyi yapmacık buluyorum; dedi. Tersine, buna gösterdiğim özen beni avutmuyor ama hiç değilse zihnimi oyalıyor.
Ağlamaya hazırlanıyormuş gibi gene mendilini çıkardı. Sonra birdenbire, sanki kendini zorlayarak silkindi, sakin sakin konuşmaya başladı:
— Sizinle bir iş için görüşecektim.
Piotr İvanoviç, altında hemen harekete geçen iskemle yaylarının daha fazla kıpırdanmasına meydan vermeden usulca başını eğdi.
— Son günlerde dehşetli ıstırap çekti…
— Öyle mi efendim? Çok çekti ha? dedi Piotr İvanoviç.
— Korkunç derecede. Son zamanda, dakikalarca değil, saatlerce arasız bağırdı durdu. Üç gün, üç gece sesi kısılmadan bağırdı… Dayanılacak gibi değildi! O nasıl dayandı bilemiyorum: sesi, kapalı üç kapının ardından duyuluyordu.
— Kendini biliyor muydu? diye sordu Piotr İvanoviç.
Kadın, fısıltı halinde cevap verdi:
— Evet… son ana kadar. Ölümünden bir çeyrek saat önce hepimizle helâlleşti. Hatta Volodya’nın odadan çıkarılmasını istedi.
Piotr İvanoviç kendisinin ve bu kadının tatsız yapmacıklarını görüyordu. Gene de çok yakından, önce afacan bir çocuk ve okul öğrencisi, büyüdükten sonra da oyun masası arkadaşı olarak tanıdığı adamın çektiği acıları düşünmek onu birdenbire ürkütmüştü. Gene o alnı, dudağa inen burnu görür gibi oldu. Bu defa kendi hesabına korktu.
“Üç gün üç gece ıstırap çektikten sonra ölüm! Bunlar şimdi, her dakika benim de başıma gelebilir…” diye düşündü, bir an için korku bütün varlığını sardı. Ama hemen, kendisi de nasıl olduğunu bilmeden, her zamanki düşünceleri yardımına yetişti. Bu iş onun değil, İvan İlyiç’in başına gelmiştir. Piotr İvanoviç’in başına böyle şeyler gelmemeliydi, gelmezdi de!…
Bunları düşünürken teessüre kapılıyordu. Oysaki Şvartz’ın yüzüne bakınca bu üzüntüsünün sebepsiz olduğu anlaşılıyordu. Piotr İvanoviç bunu düşününce sakinleşti, İvan İlyiç’in ölümüne ait ayrıntıları hararetle sormaya başladı. Sanki ölüm yalnız İvan İlyiç’e mahsustu: kendisiyle hiç ilgisi yoktu.
İvan İlyiç’in çektiği gerçekten korkunç acılar üzerine hayli konuşuldu. (Piotr İvanoviç bu ayrıntıları ancak İvan İlyiç’in çektiği azaplar Praskovya Fedorovna’nın sinirlerini sarstığı için dinlemiş, öğrenmişti.) Bu konuşmalardan sonra dul kadın asıl konuya geçmeye lüzum gördü.
— Çok acı Piotr İvanoviç, dayanılmaz bir acı!… diye tekrar ağlamaya başladı,
Piotr İvanoviç iç çekiyor, kadının burnunu silmesini bekliyordu. Praskovya Federovna burnunu sildikten sonra Piotr İvanoviç,
— Emin olunuz efendim… diye mırıldandı, kadın sözüne devam etti.
Lâf arasında Piotr İvanoviç’le görüşmek istediği şeylerden de söz açtı. Mesele, kocasının ölümü üzerine devletten ne şekilde para alınabileceğini öğrenmek istemesiydi. Dul maaşının nasıl alınacağını soruyormuş gibi göründü. Piotr İvanoviç ise kadının, devletten koparabileceği şeyleri en ince noktalarına kadar bildiğini, hatta kendisinin bile bilmediği konularda bilgili olduğunu; ama acaba daha fazla bir şey koparabilir miyim diye, bazı şeyler öğrenmek istediğini görüyordu….