Hukukî işlem yetkisi vermeye aracılık eden akid. Sözlükte “birine güvenmek, bir işi güvenilir birine bırakmak” anlamındaki vekl kökünden türeyen vekâlet, fıkıhta bir kimsenin birine kendi adına hukukî işlem yapma yetkisi vermesini ve bu yetkiyi ifade eder.
Kendisine iş tevdi edilen tarafa vekîl, tevdi edilen işe müvekkelün-bih, işin sahibine müvekkil, vekil kılmaya tevkîl denir. Kur’ân-ı Kerîm’de bu kökten türeyen ve kişinin Allah’a güvenip dayanmasını ifade eden tevekkül kavramı kırk dört âyette, “kefil, güvenilir dost, koruyucu ve yardımcı” anlamındaki vekil çoğu zaman Allah’ın sıfatı olarak yirmi dört yerde geçer.
İki âyette de (el-En‘âm 6/89; es-Secde 32/11) Cenâb-ı Hakk’ın inkâra sapmayan toplumlara ve ölüm meleğine görev vermesinden tevkil kavramıyla söz edilir. Sosyal ihtiyaçlardan doğan, eskiden beri bütün toplumlarda ve hukuk sistemlerinde bulunan vekâlet işlemine Kur’an’da dolaylı (en-Nisâ 4/35; etTevbe 9/60; el-Kehf 18/19), sünnette ise doğrudan (el-Muvaŧŧaǿ, “Ĥac”, 69; Müsned, IV, 376; Buhârî, “Vekâlet”, 13; Ebû Dâvûd, “BüyûǾ”, 28, “Aķżıye”, 30; Şevkânî, VI, 268) atıf yapılır. Bunlara fıkıh literatüründe aynı zamanda vekâletin meşruiyet delilleri olarak da yer verilir.