“Hayvanlarla biraz zaman geçirin, yatağınızın altında dolaşanlarla bile… Dünyayı başka türlü görmeye başlayacaksınız.”
John Lloyd ve John Mitchinson, “Cahillikler” serisinin ikinci kitabında Hayvanlar Âlemi’ni ele alıyor. Hayvanların eşsiz, sonsuz çeşitlilikteki ve baş döndürücü dünyasını ve hayvanların hiç bilmediğimiz, çoğunlukla hayal bile edemeyeceğimiz özelliklerini gözler önüne seriyor.
Hiç durmadan 10 yıl boyunca uçabilen albatrosları, sayı sayabilen ağustosböceklerini, ölülerinin ardından yas tutan kazları, hiç su içmeyen koalaları, 34 tane beyne sahip sülükleri, saatte 300 km hıza ulaşabilen kartalları, 255 yıl yaşayabilen dev kaplumbağaları, kavanozları açabilen ahtapotları ve çok daha fazlasını hayretler içinde okuyacaksınız.
İÇİNDEKİLER
Ağaçkakan
Ağustos böcegi
Ahtapot
Akar
Akrep
Albatros
Amerikan geyiği
Arı
Armadillo
Aslan
At
Ayı
Balina
Baykuş
Binturong
Bit
Bizon
Çıplak
Köstebek faresi
Çita
Denizhıyarı
Denizineği
Denizyıldızı
Dev kaplumbağa
Dev karakurbağası
Domuz
Ekidne
Eşek
Fare
Fenerbalığı Fil Fok
Gelincik
Gibon
Goril
Güvercin
Hoarzin
Istakoz
İnci istiridyesi
İnek
İnsan
Kalakbaş
(Tepegöz)
Kanguru
Karakurbağası
Karınca
Kartal
Kaz
Keçi
Kedi
Kelebek
Kertenkele
Keseli sansar
Kınkanatlılar
Kirpi
Koala
Kolibri
Konodo varanı
Koyun
Köpek
Köpekbalığı
Köstebek
Kunduz
Kurbağa
Kutu denizanası
Maymun
Mercan
Mors
Oklu kirpi
Orman horozu
(Çalıhorozu)
Ornitorenk
Örümcek
Papağan
Pas renkli
misk kedisi
Penguen
Pire
Porsuk
Pullu
Karınca yiyen
Rakun
Semender
Sıçan
Sırtlan
Sinek
Solucan
Sülük
Şempanze
Tapir
Tarak medüzü
Tardigrat
Tavşan
Termit
Tespihböceği
Tilki
Turna
Yabanarısı
Yarasa
Yayın balığı
Yer Domuzu
Yılan
Yılanbalığı
Yunus
Zürafa
Dananın Kuyruğu
ÖNSÖZ
Alan Davies
Hayvanlar konusunda ki cehaletim dillere destandır.
Mesela yakından tanıdığım iki köpek var: Bili babamın, diğeri üvey annemin köpeği. Her ikisi de aptal hayvanlar. Ablamın kedisini de iyi tanıyorum, çünkü aslında o benim kedimdi; en son 1993’te ilgilenmesi için iki haftalığına ablama bırakmıştım… İki Japon balığım var, biri ismini Bıg Brother adlı televizyon programında ki Brıan Dowlıng’den alıyor: Brıan. Otekiyse West Oıuntry’nin türlü türlü hayvan sahibi efsanevi materyal işi hippi komedyeni Bili Baley’den: Bili. İnşaatçılar, bahçesindeki havuzu yedi metre yukarıya çekmeye geldiklerinde (iyi para harcanmıştı) Bili, balıklara kendi havuzumda göz kulak olmamı istemişti. Bili ve Brian’ın (balık olan) durumları şu anda gayet iyi. Bildiğim kadarıyla televizyon karakteri olan Bili ve Brian ise hiç karşılaşmadılar. Karşılaşmaları halinde ilişkilerinin nasıl Kel işe bileceği hakkında sadece spekülasyon yapabilirim. Önceleri dostane olacaktır, fakat onlardan, yıllarını 2×2 metre buyurunda bir havuzda, tıpkı balıksal akranları gibi dip dibe geçirmeleri istense ayak direyeceklerini zannediyorum. Balıklarımın cinsiyetleri hakkında bir fikrim yok fakat biri dişi diğeri erkek olsa dahi asla yavruları olamayacak çünkü yumurtladıkları anda kendi yumurtalarını yiyecekler. Oysa doğal ortamlarında olsalar, ebeveynler yumurtaları nereye koyduklarını unutacaklarından minik Nemola ra mücadele şansı doğacaktı. Kapatıldıklarındaysa ister ısrcmez yumurtalarıyla karşılaşacak fakat onların kendi dölledikleri ir yumurtladıkları yumurtalar olduklarını unutmuş olacaklar. O sırada sarhoş olduklarından değil, kısalıgıyla nam saldıklar, hafızalarından… Yoksa bu kısa hafıza meselesi, CK halkının beni inandığım için alenen ayıplay». cağı bir modern mit mir Muhtemelen öyle. Hayvanları yemeyi bırakmanı, onlar hakkındaki cehaletimi daha da arttırdı. Halbuki çocukluk yıllarını boyunca et yemiştim ve özellikle de kuzu elinin kahretsin ki mükemmel bir tadı olduğunu hatırlıyorum. CK’nin kayıtlarını aldığımız gecelerden birinde Jeremy Clarkson bana döndü ve acıyarak şöyle dedi: “Vejetaryensin değil mı?” CK’nın yaratıcısı, tecrübeli bilimci John Lloyd. karides yediğimi fakaı katı suretle bir memeliyi ağzıma atmadığımı öğrendiğinde sadece başını sallamış ve “Mükemmel” diye fısıldamıştı. Onları neden yemediğimi bilmiyorum; bana çok lüzumsuz geliyor Balıkları yiyorum çünkü bizden çok evvel yery üründeydiler ve biz gittikten çok sonrada burada olacaklar. Hayır, sebep bu değil. Aslında sadece soğukkanlı oldukları ve memelilerinki gibi bir sinir sistemine sahip olmadıklarından acıyı hissedemedikleri için olabilir. Bunun doğru olup olmadığını kim bilebilir? Bencil bir şekilde deniz ürünü yiyorum çünkü lokantalarda vejetaryenler için adamakıllı yiyecek bulmak çok zor. Hini lokantaları hariç. Ve Tai. Ve Vietnam. Dolayısıyla bu Asya lokantalarına çok şey borçluyum. Yemekler nefis, üstelik kimse ölmüyor.
Ne yazık ki, malum, Asya’nın dön bir köşesinde köpek tüketiliyor. Ve ben köpekleri severim, yakından tanıdığım köpeklerin ikisi birden aptal olsa da…