Cengiz Aytmatov Sultan Murat
Yazıda “Cengiz Aytmatov’ Sultan Murat” romanı hakkında bilgiler, romanının özeti, romanın konusu, ana fikri, romanın kahramanları, romanın olay örgüsü, romanın yazarı, “Cengiz Aytmatov Sultan Murat ” hakkında bilgiler “Cengiz Aytmatov Sultan Murat “ romanın şahıs kadrosu yazarın diğer romanları, “ Cengiz
Aytmatov’ Sultan Murat “ adlı eserden alıntılar yer alır. Eser hakkında yorumlar, romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
Cengiz Aytmatov Sultan Murat/ Erken Gelen Turnalar Hakkında
Cengiz Aytmatov, 1928 yılında Kırgızistan’ın başkenti
Bişkek’e bağlı olan ve Talas vadisinde yer alan Şeker Köyünde doğmuştur. Gün
Olur Asra Bedel, Toprak Ana , Cemile gibi romanların yazarı, 1963 yılında Toprak Ana adlı romanı ile Lenin Ödülünü almış önemli Kırgız asıllı Türk romancıdır. Çocukluk ve gençlik yıllarını Talas Vadisindeki
Kırgızların içinde geçiren Kırgız asıllı Türk yazar, romanlarında bu vadide
yaşayan insanları ve hayat mücadelelerini ele almış, Kırgızların gündelik hayatları, gelenek,
görenek, destan ve masallarını dile getiren hemen her romanında “ Kırgızlar, geleneklerini, destanlarını ve atalarının anılarını yaşamak istiyor” temel düşüncesini ele almıştır.
Aytmatov’un bu romanı yazarın kendi biyografisinden derin izler de taşır. Nitekim Aytmatov, bunu kendisi de tasdik eder. “Her yazar kendi özünü, halkını eserlerine en iyi aktarır, en iyi onları anlatır. Sultanmurat da biraz benim.”
Cengiz Aytmatov’un babası Törekul Aytmatov, annesi Nagima Hamzayevna Aytmatov’adır. Babası
Törekul Aytmatov at yetiştiricisi, Tatar kızı olan annesi Nagima Hamziyevna ise Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi. Yazarın asıl ve tam adı ise Cengiz Törekuloviç Aytmatov’dur.
Yani Aytmatov, Sultan Murat” Erken Gelen Turnalar” adlı bu romanında bir anlamda kendi özgeçmişini de anlatmaktadır. öyküdeki Sultan Murad, 14 yaşındaki Cengiz Atytmatov’un ta kendisidir. Otobiyografik nitelik taşıyan bu romanda da anlatıldığı gibi Aytmatov’un babası askere gitmiş, halk düşmanı ilan edilen babası
bir daha dönememiş, Aytmatov babasının ” halk düşmanı olduğu” gerekçesi ile Ruslar tarafından kurşuna dizildiğini yıllar sonra öğrenmiştir. Yazarın bu romanında anlatılan küçük çocukların uzak bir yerde gönüllü tarla sürme macerası, bu çocukların atlarının çalınması, roman kahramanın hırsızların peşine düşmesi
olayları da benzeri veya aynı şekilde Atytmatov’un on beş yaşına kadarki gerçek öz geçmişinde vuku bulmuş hadiseler olmaktadır. Atların çalınması ve kahramanın hırsızların peşine düşmesi olayı ise gerçek özgeçmişinde ineklerinin çalınması, inekleri çalan hırsızları takip etmesi şeklinde Aytmatov’un çocukluk günlerinde yaşadığı olaylar olmaktadır.
ROMANIN KAHRAMANLARI
Sultanmurat: On beş yaşında akıllı Mirzagül’e aşık olan
bir gençtir.
Anatay: On altı yaşında kuvvetli bir çocuktur. Babasının ölüm haberi
gelir. O da Mirzagül’ü sevdiği için. Sultanmurat ile rekabet
içindedir.
Erkinbek: Ailesini en büyük
çocuğudur. iyi yürekli ve güvenilir biri.
Ergeş: On beş yaşında fikrini açıkça
söylemeyi bilen ve tartışmayı seven birisidir.
Kubatkulbatır: On beş yaşındadır.
Babası savaşta kahramanca çarpışarak ölmüştür.
Tinaliev: Sultanmurat, Anatay,
Erkinbek, Ergeş ve Kubatkulbatır’dan oluşan grubun yöneticisi
SULTANMURAT
İkinci Dünya Savaşı 1943 yılında bir kış günüdür. Kar, kış ve soğuk yüzünden Talas Dağları bile gözükmezken Öğretmeni İnkamay Sri Lanka’yı anlatmakta Sultan Murat’ta bu sıcak ülkede olduğunu hayal
etmektedir. Öğretmeni üşür diye Mirzagül’ü yanından ayırmış Sultanmurat , ise pencere kenarında yalnız kalmıştır.. Oysa ki Sultanmurad, Mirzagül’e âşıktır Sultanmurat’ın babası Bekbay, köydeki diğer birçok erkek gibi Almanlara karşı savaşmak için askere gönderilmişlerdir.
Babası Bekbay savaşa gitmeden önce Sultanmurat’ı köye iki gün uzaklıktaki Cambul’ da bir panayır yerine götürmüş, götürürken de babasının gözü gibi baktığı atların dizginlerini ona vererek atları sürmesine izin vermiştir.
Sultanmurat, babasının ona güven duymasından dolayı çok
mutlu olmuş, Cumbul’daki panayırda da
filleri, ayıları, maymunları görmüş, kahkaha aynalarında da kendisini
seyretmiştir. Babası, annesine ve
kardeşlerine de almış ve geri dönmüşlerdir.
Sultanmurat, babası ile yaşadığı bu günleri anımsarken öğretmeni ona seslenmiş
ve sobaya biraz daha saman getirmesini isteyince kendisine gelmiştir. Sobayı tutuştururken. Kolhoz Başkanı Tınalıyev
ve okul müdürü içeri girip, cephedeki askerler yiyecek temin etmek ve tarlaları
sürmek için erkek çocuklara ihtiyaç olduğunu söyler. Bunun üzerine. Sultanmurat, Anatay, Erkinbek,
Ergeş ve Kubatkul tarla sürmeyi gönüllü
kabul ederler.
Çocuklar tarlaya giderler ve her biri dört atın bakımını
üstlenmiştir. . Sultanmurat babasının atlarını seçmiş diğer çocuklarda kendi
atlarını getirmişlerdir. Çocuklar hem atlara bakacaklar hem de pulluklar ile
tarla süreceklerdir. Aksay’a gitmeden önce bir ay gece yarılarına kadar çalışıp
hazırlık yapmışlardır ama Sultanmurat sürekli olarak Mirzagül’ü düşünmektedir.
Üstelik Anatay da Mirzagül’e âşıktır ve
bu yüzden Anatay ile de sık sık kavga etmektedir.
Sultanmurat, Mirzagül’e bir aşk mektubu
yazıp küçük kardeşi Hacımurat ile gönderir. Günlerce cevap beklemiş ama Mirzagül
ona bir cevap yollamamıştır. Fakat Aksay’a gitmeye üç-dört gün kala Mirzagül’le
karşılaşırlar. Mirzagül, ona üzerine Sultanmurat ile Mirzagül harfleri işlenmiş
bir mendil verir.Bunun üzerine Sultanmurat çok sevinmiştir ama yola çıkacakları
günün öncesinde Anatay’ın babasının savaşta öldüğü haberi gelmiştir. Cenaze
evinde yakılan ağıtlar ve törenler Sultanmurat’ı çok endişeye sevk eder. Çünkü
onun babası da harptedir.
Aksay’a gidip tarlaları sürmeye başlamışlardır. Köyden uzaktaki bu tarlalarda uzun süre çalışacaklar ve Mirzagül’
de göremeyecektir. Aksay’da toprakları beş güçlü atla sürmeye başlarlar Aksay’daki
üçüncü günlerinde yakınlarından iki avcı geçip dağlara doğru giderler. O gün
havada turnaları da görüp sevinmişler, ama yemeklerini yapan aşçı kadında o gün
ortadan kaybolmuştur. Çocuklar uykuya dalmışlar ama elleri bağlı bir şekilde
gece uyanmışlardır. Gündüz gördükleri avcılar gelip onları bağlamıştır.
Bu adamlar, Sultanmurat’ın atı Çontoru ile birlikte
diğer üç atı daha alıp gitmişlerdir. Çocuklar
ellerini çözmüş, birisi köye haber vermeye giderken Sultanmurat da diğer atı
olan Çabdor adlı atına binerek
hırsızların peşinden at sürmüştür. Fakat
Sultanmurad hırsızlara yaklaşınca hırsızlar ateş edip Çapdor’u vurur. Sultanmurat
attan düşüp ağlarken atın kan kokusunu alıp gelen aç bir kurt ile
karşı karşıya kalır.