Hikaye - Öykü

Celâl Hosrovşahi – Furuğ’un Öyküsü

Çağdaş İran edebiyatının seçkin öykü yazarı Celâl Hosrovşahi ile, çok yıllar önce, Deryabenderi’nin ‘Hacer’in Kısa Bacaklı Tavuğu’ adlı öyküsünü Türkçeye çevirirken bir soru aklımı kurcalamaya başlamıştı. Bu soruyu daha sonraki yıllarda başka İran öykülerini, romanlarını okurken sık sık sormaya devam ettim. Bu öykü ve romanların hemen hepsinde yer alan o olağanüstü hayal gücü ve ‘fantastik’ olan her şeye gösterilen o müthiş tutku, kaynağını nereden alıyordu?

Bu açıdan bakıldığında, daha çok bir bozkır gösterişsizliği ve neredeyse natüralizm’e yaklaşan bir gerçeklik sergileyen (elbette istisnaları var) Türk yazını ile İran yazınını bir arada izlemek kuşkusuz ilginç sonuçlar sağlayabilir diye düşünmüşümdür.

Ancak ne yazık ki İran edebiyatından çevirilerin azlığı nedeniyle bu keyfi hiçbir zaman tadamayacağız. Oysa örneğin sadece bu kitabın yazarı Hosrovşahi’nin Farsçaya çevirdiği Türk yapıtları kadar çağdaş İran yapıtları da Türkçeye çevrilmiş olsaydı bu verimli karşılaştırmayı yapabilecektik. Dilerim elinizdeki bu güzel kitap böyle bir çalışmanın da ilk adımlarından biri olur.

Birçok romanını Farsçaya çeviren Celâl Hosrovşa’nin öykülerini ilk kez okuduğunda Yaşar Kemal’in dile getirdiği övgü ve coşkuyu hiç unutmuyorum. Büyük yazarımız bu öyküleri sadece İran edebiyatı bakımından değil, dünya edebiyatı bakımından da çok değerli bulmuştu.

Celâl Hosrovşahi ile neredeyse otuz yıla yaklaşan dostluğumuz nedeniyle ben sadece Yaşar Kemal’e katıldığımı söylemekle yetineceğim. Çünkü Celâl’in alçakgönüllülüğünü bilirim. Ancak yukarıda sorduğum sorunun cevaplarından belki de sadece biri olabilecek bir saptamayı yapmadan geçemeyeceğim: Bu fantastik boyutun önemli nedenlerinden biri İran gerçeğinin kendisidir.

İki yıl önce gitmek fırsatını bulduğum bu ülke, çağdaş bir yazarın hayal gücüne sınırsız olanaklar ve zenginlikler sunuyor. Nobel söylevinde, “Sizin fantezi sandığınız şey bizim gerçeğimizdir, ” demişti Garcı’ Marquez. Türkçeye çevrilen Sadık Hidayet ve FuruğFerruhzad’tan sonra Celâl Hosrovşahi, bu çok yakınımızdaki gerçeğe derinlemesine ve zengin bir kapı açıyor.

Başta Sadık Hidayet olmak üzere, çağdaş İran edebiyatının ‘Kafkaenne’ diyebileceğimiz çok özel bir çizgisine mensup olan Hosrovşahi’nin ikinci özelliği de şiirle olan içli dışlılığıdır. Dışandan görebildiğim kadarıyla onun dilinde bir yandan Furuğ ya da Sohrab gibi çağdaş şairlerin, öbür yandan Hayyam ya da Hafız gibi klasik şairlerin lezzetleri yakalanabilir. Çevirinin bu müzikaliteyi yeterince yansıtabildiğinden kuşkuluyum.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Boris Vian – Bütün Ölülerin Derileri Aynıdır

Editor

Herman Melville – Veranda Öyküleri

Editor

Guy De Maupassant – Mutluluk

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası