Önsöz
Su Eleştirmenleri, Özge Calafato’nun var olanın kılçıklarından büyük hikâyeler çıkardığı yepyeni bir kitap. Calafato etli butlu anlatımlardan, büyük laflardan ve karmaşık olay örgüsünden uzak durarak dilin olanaklarını dupduru, süssüz ama derin anlatımıyla zorluyor öykülerinde. Neredeyse her öykünün kendine ait bir jargonu, okurken göze batmayan, tam isabet yeni deyişleri var. Sadece dilde hapsolmuş bir yaratıcılıktan bahsetmek kitabın genel fikrine haksızlık olur. Öykülerde günlük yaşamın detaylarını didikleyip nano boyutta sistemi var eden masum görünüşlü yapıtaşlarına ulaşmayı başarıyor Calafato. Metninin merkezine aldığı bu detayları mercek altına yatırıyor ve groteskleştirerek okuyanı bu sıradan ve alışılmış duruma yabancılaştırmayı başarıyor. Durumların, diyalogların, duyguların altını ustalıkla boşaltıyor ve karşımıza absürt olarak nitelendirebileceğimiz öyküler çıkarmayı başarıyor. Bu kitapta öyküler 3 farklı başlık altında gruplandı. Bunun en temel nedeni birbirinden daha parlak fikirlerin bir zaman sonra bir diğerinin önüne geçmesiydi. Öyküler korkusuzca küçük burjuva hayatımıza derinlikli eleştiriler getiriyor ya da var olanı yıkıp yerine yeni bir önermeyle geliyordu.
Okundukları anda dokunduğu yer itibariyle derinden sarsan, sorgulayan, dalga geçen ama okunduktan hemen sonra zihnin o sinsi reddedişiyle unutulmak istenen metinlerdi hepsi. Zihnin bu korunmacılığına müsade etmeden, tekrarlayan temaları ve durumları yan yana getirme çabası, metinlerin yarattığı etkinin daha uzun süre devam etmesini sağlamaya yönelik. Yoksa Calafato’nun derinden akan alaycılığını ve bunun üstüne ustalıkla inşa ettiği durumları boyunduruk altına alma, kitabî bir müdahaleyle daha iyi anlaşılmalarını sağlama telaşesi hiç değil. Türkiye’nin ilk elektronik yayınevi olma özelliği taşıyan altKitap’ın, okurlarına kaliteli içerik sunma anlayışını devam ettirdiğini düşündüğümüz bu yeni öykü kitabını keyifle okumanızı dileriz.
Hande Ortaç
Su Eleştirmenleri
Su eleştirmenleri su içicinin etrafını sardı. Bu kez su içicinin işi zor.
Su içici daha önce seksen kişiyi elemişti. Dokuz daha. Birinci de gelebilir. Getirilebilir. Şansı ne kadar? Su eleştirmenlerinin elindeki kader.
Su içici yıllardır su içiyor. Su içme edimini, niyetini belli ederek kamusal alanda büyük bir başarıyla gerçekleştiriyor, izleyici buluyor, çeşitli basın kuruluşları aracılığıyla da etkin biçimde duyuruyor.
Su içicinin her su içişi su içme olarak kabul görmez. Su içicinin önceden Su içiyorum beyanı gereklidir. Su içme eylemi kamuya açık olmalıdır. Yalnızca su bardağıyla sınırlı kalmamalı; tencere, tava, tas, limon sıkacağı ve gerekirse leğeni de kapsamalıdır.
Edim sıkça tekrarlanmalıdır. Su içici, suiçicisi sıfatını korumak için çaba harcamalıdır. Panellere katılmalı, sergilerde yer almalıdır. Boy göstermelidir. Kendini teorik ve pratik yönden geliştirmelidir.
Bu su içici de, az sayıda su içiciden biri. Geçimini su içerek kazanıyor. Yarışmada, su eleştirmenlerinin ortasında, gözetim altında.
“Buyrun su içici.”
“Teşekkür ederim.”
Su içme yarışması Canlı ve Cansız kategorileri altında ikiye ayrılıyor. Canlı bölüm, su eleştirmenlerinin su içicinin çevresinde yuvarlak oluşturup ayakta durdukları bir ortamda su içicinin su içme edimine bire bir canlı tanıklık etmeleriyle gerçekleşiyor.
Cansız bölüm ise, resim, heykel, sinema ve (paradoksal olarak) tiyatro alanlarında son bir yıl içinde kotarılmış su içme sahnelerinin değerlendirilmesini kapsıyor. Su eleştirmenleri burada yuvarlak olarak durmaktan çok tek bir sıra halinde yan yana oturmayı tercih ediyor.
Şu an yarışan su içici, genç, fakat arkasında bıraktığı sayısız başarının gururunu taşıyor. Bu yarışmaya ilk kez katılıyor. Çalışmaları genellikle yurt dışında bulunuyor.
Canlı su içiciliği final elemesi için çeşitli kategoriler bulunuyor.
1. Bardaktan İçme
2. Kadehten İçme
3. Denizden İçme
4. Musluktan İçme
5. Kovadan İçme
6. Kar İçme
7. Lağım Düzeneği
Sekiz kategoride (10 üzerinden) alınan puanların ortalamasına göre değerlendirilen yarışmacılar çan eğrisi yöntemiyle sıralanıyor.
Bu arada lağım düzeneğine açıklık getirmek gerekirse: Lağım Düzeneği son derece steril şartlarda yapay lağım boruları ve kanalizasyon suyundan oluşuyor. Su son derece temiz olmasına rağmen bir boya maddesiyle grileştiriliyor. Burada amaç, su içicinin psikolojik iğrenti katsayısını hesaplayabilmek. Bu nedenle Lağım Düzeneği kategorisinin genel puanlama içindeki ağırlığı daha çok (Su içicilere lağım düzeneğinin steril olduğu bildirilir. Fakat kimi bilinçli verilen ipuçları nedeniyle hiçbir yarışmacının sterillikten tam emin olmasına izin verilmez. Musluk suyunun hazırlanmasında da aynı kaygılar dikkate alınır).
Su içicinin önüne bardağı koydular. Bildiğimiz su bardağı. Altında bir küçük yuvarlak örtü. Dantel. Tepsinin içinde, ağzına kadar da dolu değil. Su eleştirmenleri verilen işaretle aynı anda kaş çattı. Kol kavuşturdu.
Gözler su içicinin üstünde. Su içici göz dikilmesinin heyecanıyla su bardağını elinde hafifçe titretti. Ağzına götürdü. Üç yudumda içti (Su eleştirmenleri yudum sayısının puanlamayı nasıl etkileyeceğini asla açık etmemektedirler). Ağzında kalan suyu yuttu. Dudaklarının ıslak kalmasından rahatsız oldu. Fakat ne yapacağını da bilemedi. Belli belirsiz, diliyle dudaklarını yaladı. Ama bu devinim su eleştirmenlerinin gözünden kaçmamış olabilir.
Birinci kategori yaklaşık bir buçuk dakika sürdü. Daha sonra su içiciyi üç dakika dinlenmeye aldılar. Bu sırada kadehi hazırlıyorlardı.
Kadeh normal şarap kadehi. Neyi ölçecekler? Kadehten su. Su içici kategorilerden en çok kadehe şaşıyor. Yine de bozuntuya vermedi, aldı eline.
Kadehe şarap koyar gibi koymuşlar. Su berrak. Şarap gibi. Sol eliyle kavradı, içti. Kavramayıp hafifçe mi tutsaydı? Oldu olanı düşünmeye gerek var mı?
Galiba kadehten düşük puan alacak. Kibarlığa mı bakıyorlar? Keşke kavramasa mıydı öyle eliyle? Isıtmasa sıkıca.
Su eleştirmenleri ser vermez, sır vermez. Aynı kaş açısı.
Tastan yalıyoruz.
Bu sefer sütlü su geldi. Ayy. Ne süt severim, ne tas. Kedilik ölçümü. Çizgi filmlerdeki.
Masaya koydular, porselen tas. Çorba kâsesi gibi ama içinde sütlü su. Su sıcağa yakın ılık.
Yavaşça yaladı. Tam emin olamadığımdan. Hızlı mı başlasaydım? Belki sabit hız makbuldür. Bilemedi. Ama tutarlılık iyidir diye mantık kurup hep yavaş yavaş yavaş yavaş yaladı.
Üçüncü evre neredeyse on beş dakika aldı.
Tuvalet molası.
Deniz kıyısında bu kez su eleştirmenleri yarım halka çevreliyor. Azar azar içti. Süreli. Bir dakika. Doldurmaya çalıştı, süreci yavaşlatarak. Tuz, tuz.
Öğleden sonra yeniden yarışmanın ilk mekânındalar.
Musluk. Musluktan içmenin de kimi kategorik özellikleri var. Bozuk musluk düzeneği bilinçli kurulmuş. Siz açınca fışkırabilir de, ip gibi de akabilir. Bilemezsiniz. Birden sıcağa da çevirebilir. Hazırlıklı olmak gerek. Süre otuz beş saniye. Musluğa ağız dayanmasının puanlamaya nasıl bir etki edeceği belirtilmemiş. Yalnızca musluğun temiz, parlak olduğu görülüyor. Su için de “Öldürecek dozda pislik içermez” ibaresi konmuş.
Musluktan akan su, birden fışkırdı, birden kaynadı ve birden kesildi. Ama ağzını dayamamıştı, avuç içi kadar yanmadı dili. Kovadan içerken eliyle kovayı hafifçe yan yatırma yöntemini kullanırken karı ağzında eriterek içti. Lağım Düzeneği konusunda biraz tiksinir gibi olduysa da puanlamaya lağımın katkısını göz önünde bulundurarak hemen toparlandı.
Su eleştirmenleri on su içiciyi izledi. Su içiciler dinlenmeye alındı. Su eleştirmenleri masa başına oturdu.
“Bardaktan içişini beğenmedim. Teknik açıdan son derece yetersiz. Üç.”
“Ağzında kalan suyu yutması bence de kesinlikle estetikten yoksundu. Bir.”
“Kadehte tam bir felaketti. Bu kadar kötü su içen birine daha önce hiç rastlamadım.”
“Düşünün, şimdiye dek kazandığı başarılar kim bilir ne şaibeli.”
“Kesinlikle.”
“Kovayı nasıl kaldırdığını gördünüz mü? Otuz derecelik açı sınırını tam yedi dereceyle geçti.”
“Bir felaket.”
“Ne diyeceğimi bilemiyorum. Gençliği sebebiyle altı verilebilir.”
“Ama o zaman hak ettiğinden fazla almış olacak.”
“Ben deniz suyunu içerken çok büyük bir tereddüt içine düştüğüne tanıklık ettim. Yedi verebilirim, ama sırf bu yüzden sanırım beş puana inmem gerekiyor.”
“Deniz suyunu avucuna alış tekniği kesinlikle yanlıştı.”
“Musluktan içerken de aynı avuçlama tekniğini kullandı. Tabii o teknik pek çok suyun boşa gitmesi, enerji kaybı demek.”
“Verimsiz.”
“Son derece.”
“İki.”
“Ben de üç.”
“En fazla üç, evet.”
Böyle böyle genç su içiciyi elediler. Su içiciye hangi nedenlerden elendiği bildirilmedi. Su içici uzun bir süre daha aynı teknikleri sürdürdü. Tabii başarılar kazandığı da olmadı değil..