Babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılır.
Acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hamlet’in ikilemini, Shakespeare ünlü “Olmak ya da olmamak! İşte bütün mesele bu!” sözleriyle dile getirir:
“Acaba zalim feleğin okuna, taşına göğüs germek mi, yoksa bu mihnet deryasına karşı koyarak hepsine son vermek mi daha asil bir hareket olur? Ölmek: Uyumak… Hepsi bu kadar… Ve bir uykuyla bütün kalp ağrılarını, vücudun yakındığı bin bir derdi dindirebilmek… İşte varlığımızın özlediği netice! Ahh, işte güçlük burada! Çünkü ruhumuz bu fani kalıptan sıyrılıp ölüm uykusuna daldığı an, nasıl bir rüya göreceğimizi kim bilir?”
Sanat Anlayışı
Stratford’da saygm bir taşra beyefendisi, Londra’da ise başına buyruk bir sanatçı yaşamı sürdüğü anlaşılan Shakespeare, İngiltere’de yeni düşüncelerin onaya çıktığı ve eski davranış ve düşünce biçimleriyle etkileşime girdiği bir dönemde eser verdi. I. Elizabeth hâlâ Tanrı’nın yeryüzündeki vekili sayılıyordu; en yüksek soyludan en yoksul harika kadar herkesin yeri belliydi. Ama Orta Çağ’dan kalma bu düzen sorgulanmaya başlamış, Reform hareketi Papa’nın, Parlamento da Kral’ın mutlak otoritesine karşı çıkarken toplumsal ve ekonomik düzen, yükselen kapitalizmin etkisiyle sarsılmıştı. Eğitimin yaygınlaştığı, keşifler sonucunda yeni zenginliklerin ülkeye aktığı, ucuz baskı kitapların çoğaldığı ve İngilizcenin standartlaşarak saygın bir edebiyat dili sayılmaya başladığı bu dönemde insana, inançlara, devletin “kokuşmuşluğu”na, çağın “çığrından çıkmışlığına ilişkin kuşkular belirdi. İnsanların ne yapmaları gerektiğinden çok ne yaptıklarıyla ilgilenilmeye başlandı. Machiavelli’nin siyaset kuramı, Montaigne’nin 1603’te İngilizce’ye çevrilen Essaıs’si (Denemeler) İngilizleri etkiledi. Shakespeare özellikle 1603_1606 yılları arasında yazdığı oyunlarında I. James döneminin huzursuz, güvensiz, kuşkucu ortamını yansıttı.
Latin yazar ve sairlerden, Christopher Marlowe’dan, İtalyan commedia dell’arte geleneğinden, folklor öğelerinden. Ben Jonson ve çevresinin sarayda yeni geliştirdiği mask oyunlarından etkilendi.
Tiyatronun amacını Hamlet’in sözleriyle “doğaya ayna tutmak” olarak görmüş, insan doğasındaki her türlü duygu ve çatışmayı belleklerde yer edecek sözcük ve imgelerle yansıtmıştır.
Shakespeare’in trajedi anlayışında dram, yalnızca insanlığın değil, doğanın kucağında ortaya çıkar ve insan, yaşadığı toplumun dramını sergiler. Temelde iyi olan doğada da, insanda da bir kötülük göze çarpar: Çok yetenekli, soylu ve iyi olan baş kahramanlarının bile bazı kusurları vardır: bu kusurlar kahramanın kişiliğini kemirir ve yıkılmasına neden olur. Kötülükten kurtulmak, yeniden sağlıklı olmak için, doğa en soylu ve en yüce öğeleri feda etmelidir: Trajedi de budur.
Komedileri
Bir Yaz Gecesi Rüyası
Bir büyü ve yanlışlıklar komedisidir. Atina yakınlarındaki bir koruda yollarını şaşıran dört sevgili. Periler Kralı Oberon ile kavgacı hizmetkârı Puck’ın büyüsüne kapılırlar. Kentten bir grup işçi de, gözden uzak bir yerde oyunlarını prova etmek için koruya gelir. Onlar da perilere katılırlar ve ortaya bir sürü karışıklık ve komik durum çıkar. Sonunda her şey düzelirse de, en komik sahne işçilerin Dük Theseus’un düğün şöleninde oyunlarını oynadıkları sahnedir.
On İkinci Gece
Yine bir yanlışlıklar komedisidir. Kadın kahraman Viola’nın gemisi yabancı bir ülkenin açıklarında batar. Erkek kılığına giren ve “Cesario” adını alan Viola. ülkenin yöneticisi Dük Orsino’nun hizmetine girer. Erkek kılığındayken Dük e aşık olur. Orsino’nun âşık olduğu zengin Kontes Olivia da “Cesario”ya tutulunca durum karışır. En komik sahneler neşeli Sir Tobby Belen ve arkadaşlarının Olivia’nın kendini beğenmiş ve süslü usağı Malvolio’yu kandırmak için oyun oynadıkları sahnedir.
Venedik Taciri
Venedik Taciri bir komedi olmakla birlikte ciddi bölümler de içerir. Oyundaki kötü adam tefeci Shylock’tur. Shylock, borç aldığı parayı ödeyemeyen tüccar Antonio’dan, kendi vücudundan kesilecek yarım kilogram et ister. Shylock’un açgözlülükle bıçağını bilediği gerilimli bir duruşmadan sonra Antonio kendisini savunan genç bir avukatın zekâsı sayesinde kurtulur.
Trajediler
Romeo ve Juliet
Shakespeare’in tüm oyunları arasında en çok sahnelenenlerden biridir. İtalya’nın Verona kentinde yaşayan, birbirlerine düşman ailelerin çocukları Romeo ile Juliet’in, aileleri arasındaki nefret yüzünden son bulan aşkları anlatılır.
Hamlet
Hamlet’te, babası Öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet, derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de, bunu bir türlü gerçekleştiremez. Oyun, yalnızca amcası Claudius’un değil, Kraliçe ve Hamlet’in de öldükleri bir sahneyle biter.
Kral Lear
Shakespeare trajedilerinin en korkuncu, ama belki de en önemlisidir. Gururlu ve bencil olan yaşlı Kral Lear, sadık ve sevgili kızı Cordelia’nın kendisini ne kadar sevdiğini ablaları onu abartmalı bir dille açıklamaması üzerine, öfkeye kapılarak onu sürgüne gönderir ve tüm servetini öbür kızları Goneril ve Regan arasında paylaştırır. Oysa iltifat dolu sözlerine karşın diğer iki kardeş, zalim ve haindir. Çok geçmeden Lear onların gerçek yüzlerini görür. Fırtınalı bir gecede sokağa atılan Lear, Cordelia’ya yaptığı haksızlığın acısıyla çıldırmaya başlar. Sonunda onu kurtarmak için geri dönen Cordelia da düşmanları tarafından öldürülür. Üzüntüden perişan olan Kral, kızının ölüsüne sarılarak son nefesini verir.
Antonius ve Kleopatra
Tutkulu bir aşkı ve tarihsel olayları veren bu tragedyanın tarihi mi, yoksa aşkı mı birinci plana aldığı hep tartışılır. Mısır’la Özdeşleşen Kleopatra’nın Antonius tutkusu, Roma İmparatorluğu içindeki karışıklıklar, Antonius’un Kleopatra’dan hem uzaklaşmak istemesi (belki de bunun için Sezar’ın kız kardeşiyle evlenmesi) hem de her seferinde ona koşması, iki yetişkin insanın birbirlerini vazgeçilmez kılıp aşkı açılarıyla, saplantılarıyla yaşamaları… Antonius ve Kleopatra aşkın başyapıtlarından biridir.
Tarihsel Oyunları
Shakespeare’ın yazdığı tarihsel oyunlar, bir anlamda İngiltere’nin feodal bir yapıdan çıkıp ulusal bir devlete dönüşmesini ve kapitalist bir yapıya kavuşmasını sergiler. Kanlı iç savaşların esin kaynağı olduğu bu oyunların ilk örneklerindeki olaylara ağırlık veren kaba kurgu ve özensiz dil, giderek yerini daha karmaşık bir siyasal gerçekliğe ve psikolojik derinliğe bırakır. Shakespeare, İngiltere tarihiyle ilgili oyunlarında bireyle toplum, yurttaşla siyasa! yapı arasındaki ilişkileri nesnel bir gözle çözümler.
Kendi içinde öyküsel bütünlüğü olan ilk tarihsel oyunu The Tragedy of King Ricnard III (1592_93; Kral III. Richard Faciası, 1947 Kral Üçüncü Richard’ın Tragedyası, 1965) cinayet, ihanet ve iki yüzlülükte kararlı tek bir karakter çevresinde kurulmuştu.
İngiliz tarihine ilişkin bu oyunlarından sonra Shakespeare, çok yönlü kişiliğiyle Elizabeth döneminde İngilizler’i büyüleyen Julius Caesar üzerine yazdı. Yalnızca üç sahnede görünmesine ve oyun daha yarılanmadan öldürülmesine karsın Caesar bütün oyunu etkiliyordu.
Altı yedi yıllık bir aradan sonra Julius Caesar gibi gene Plutarkhos’un yapıtından yararlanarak iki Roma trajedisi daha yazdı. Bunlardan, zengin şiirsel dili özellikte çarpıcı olan Antonyand Cleopatra’ya (1605_07)Antuvan ile Kleopatra,Antonius ile Kleopatra, 1944, 1988) sorunları büyüterek ortaya koymakla birlikte, karakterlerin kendilerini açığa vurduğu uzun monologlara yer vermedi; buna karşılık Kleopatra’nın ölüme hazırlandığı son sahneyi büyük bir trajik yoğunlukla tek bir karakter üzerine kurdu.
Monologları daha da azalttığı Coriolanus’taysa (1607_08)Coriolanus Faciası. 1942/Coriolanus, 1945) ölümünün kaçınılmazlığı karşısında söyleyecek söz bulamayan kahramanın görüldüğü sessiz anları, umutsuzluğun şiddetini ortaya koymak için eşsiz bir ustalıkla kullandı.
Bu Eser Hakkında…
William Shakespeare. kaleme aldığı Hamlet oyununda, kendisinden önce yazılmış birtakım kaynaklardan yararlanmıştır. Fakat karakterlerin ve Hamlet piyesinin büyüklüğü, Shakespeare’in ürünüdür. Yapılan araştırmalardan Hamlet piyesinin 1601’de yazılmış olduğu tespit edilmiştir.
Piyes’in tarihi, piyesteki anakronizmler, olayın geçtiği yer, süre si. lisanı, imaları, özellikleri ve karakteri üzerine birtakım tahliller yapılmıştır. Düşüncenin, hayattan bağımsız olmadığı dikkate alındığında, bu eseri yazıldığı dönemin bir aynası olarak görmek mümkündür
Piyes beş perdeden oluşmakla ve bütün olay yedi gün içinde cereyan etmektedir. Oyundaki karakterlerin tahlilini yapmak tamamen okuyucuya aittir. Karakter tahlilinde bulunmak İsteyenlere şunları hatırlatmak faydalı olacaktır:
Eğer bir karakter hakkında yalnız dostlarının söylediğini dikkate alırsanız, yanılabilirsiniz; düşmanlarının söylediği belki sizi daha da yanıltabilir, hatta karakterin kendisi de, kendini olduğu gibi gösteremez. Şüphesiz yapılması gereken, bunların hepsini göz önünde tutarak bir fikir sahibi olmaya çalışmaktır.
Ve perde…
Karakterler
HAMLET, Danimarka Prensi
CLAUDÎUS, Danimarka Kralı.
HAMLET, Ölen Kralın oğlu, yeni Kralın yeğeni.
HORATİO. Hamlet’in dostu.
POLONİUS, Baş Mabeynci.
LAERTES, Baş Mabeyncinin oğlu.
VOLTIMAND, Saray erkânı.
CORNELIÜS, Saray erkânı.
ROSENCRANTZ, Saray erkânı.
GUILDENSTERN, Saray erkânı.
OSRIC, Saray erkânı.
MARCELİUS. Zabitler.
BERNARDO, Zabitler.
FRANCİSCO, Bir asker.
REYNALDO, Polonius’un uşağı.
Bir yüzbaşı.
Sefirler,
HAMLETİn babasının hayali. FORTINBRAS, Norveç Prensi. Mezar kazıcıları,
GERTRUDE, Danimarka Kraliçesi ve Hamlet’in annesi. OPHELIA, Polonius’ün kızı.
Lordlar, Lady’ler, Zabitler, Askerler, Oyuncular, Gemiciler, Haberciler ve Hizmetçiler.
1. Sahne
(Elsinore Şatosu’nda bir set üstü.)
(Francisco nöbet beklemektedir. Bernardo girer.)
BERNARDO
Kim var orada?
FRANCISCO
Yoo, sen söyle. Dur orada! Tanıt kendini.
BERNARDO
Yaşasın kral!
FRANCISCO
Bernardo sen misin?
BERNARDO
Benim.
FRANCISCO
Tastamam saatinde geliyorsun.
BERNARDO
Şimdi vurdu on ikiyi. Sen git yat, Bernardo.
FRANCISCO
Çok yaşa bu nöbeti aldığın için benden;
Acı bir soğuk var, ciğerime işledi.
BERNARDO
Bir şey olmadı ya nöbetinde?
FRANCISCO
Tek fare bile kımıldamadı.
BERNARDO
Haydi, iyi geceler öyleyse.
Horatio’yla Marcellus’a rastlarsan
Söyle çabuk olsunlar; nöbete geleceklerdi benimle.
FRANCISCO
Bir ses var, onlar olmalı… Hey, durun! Kimsiniz?
(Horatio ve Marcellus yaklaşır.)
HORATIO
Bu memleketin dostları!
MARCELLUS
Kralın sadık kulları!
FRANCISCO
İyi geceler.
MARCELLUS
Güle güle, yiğidim.
Kim aldı senden nöbeti?
FRANCISCO
Bernardo. İyi geceler.
(Francisco çıkar.)
MARCELLUS
Hey! Bernardo?
BERNARDO
Evet! Horatio, sen misin gelen?
HORATIO
Benim, ama ne kaldıysa benden…
BERNARDO
Hoş geldin, Horatio. Sen de sevgili Marcellus.
MARCELLUS
Ee? O şey gene göründü mü bu gece?
BERNARDO
Ben bir şey görmedim.
MARCELLUS
Horatio’ya kalırsa bir hayal görmüşüz biz.
İnanmak istemiyor bir türlü
İki kez gördüğümüz korkunç şeye.
Onun için zorladım kendisini
Bizimle gözcülük etmeye bu gece.
Hayalet çıkagelirse yine
İnanır bize o zaman, konuşur da onunla.
HORATIO
Haydi canım sen de! Bir şeyin geleceği yok.
BERNARDO
Gel biraz oturalım da şöyle
Kale duvarı gibi söz işlemez kulaklarını
Bir kez daha kuşatalım.
İki gecedir gördüğümüz şeyle.
HORATIO
Haydi oturalım, peki; dinleyelim Bernardo’yu.
BERNARDO
Dün gece, evet, daha dün gece,
Şu karşıki yıldız, kutbun batısında,
Şimdi ışıldadığı yere geldiği sıra,
Marcellus ve ben, saat biri vururken…
(Hayalet görünür.)
MARCELLUS
Aman, sus, işte bak, geliyor!
BERNARDO
Tıpatıp benziyor ölen krala!
MARCELLUS
Sen bilgili adamsın Horatio; konuş onunla.
BERNARDO
Kralın ta kendisi demez misin? İyi bak, Horatio.
HORATIO
Evet, ta kendisi. Aklım duracak!
BERNARDO
Söz bekliyor bizden.
MARCELLUS
Bir şey sor, Horatio.
HORATIO
Kimsin, nesin sen? Gecenin bu saatinde,
Mezardaki haşmetli Danimarka Kralı’nın
Güzelim savaş kılığına girip dolaşan?
Söyle, Tanrı aşkına, konuş diyorum sana!
….