Dini

Atatürk ile Allah Arasında

ataturk ile allah arasinda 5ed3fc4a4ac38“Atatürk ve Din” Konusundaki En KapsamlıI Çalışma “Atatürk ile Allah Arasında”, Atatürk ve Din konusunda akla gelen tüm sorulara yanıt vermeye çalışan, Atatürk’ün düşünsel gelişimini ve değişimini hazırlayan tüm etkenleri doğumundan ölümüne kadar ayrıntılı olarak inceleyen çok kapsamlı bir çalışmadır.

Atatürk ve Din Konusundaki Tabular Yıkılıyor… Bu kitap, Atatürk’ün pek bilinmeyen hayat hikâyesini, bu hikâyede gizli kalmış “Allah ve Din” algısını, dağılma dönemini yaşayan Osmanlı Devleti’nin değişim sancılarıyla birlikte ele alan, Türkiye’nin 200 yıllık modernleşme tarihinin de bir bilançosudur.

– Atatürk’ün İslami bilgilerinin açıklanmamış kaynakları nelerdir?
– Atatürk’ün materyalizm, pozitivizm, sosyalizm ve Darvinizmle nasıl bir ilişkisi vardır?
– Atatürk’ün Alevilik ve Mevlevilikle bağlantısı nedir?
– Atatürk’ün daha önce yayımlanmamış “Din ve İslam eleştirileri” nelerdir?
– Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sırasındaki “İslam Politikası”nın bilinmeyen özellikleri nelerdir?
– Atatürk devrimi ile Osmanlı modernleşmesi arasında nasıl bir ilişki vardır?
– Atatürk’ün hiç söz edilmeyen “Dinde Öze Dönüş Projesi” nedir?
– Atatürk’ün manevi dünyasıyla ilgili gizli gerçekler nelerdir?
– Atatürk’ün “ilk din”, “namaz” ve “cami” konusundaki bilinmeyen araştırmaları nelerdir?
– Atatürk’e yönelik “dinsiz” suçlamalarının kaynakları ve gerçekler nelerdir?
Ve daha pek çok sorunun yanıtı “Atatürk ile Allah Arasında” da.
“Atatürk konusunda yazılmış en güzel kitaplardan biri…”
-Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk-

***

Önsöz

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk çok yönlü bir liderdir. O, hem bir asker hem bir devlet adamı hem de bir düşünce adamıdır. Hep söylendiği gibi Atatürk sadece bir aksiyoner (eylem adamı) değildir, o aynı zamanda çok iyi bir teorisyendir. Atatürk’ün teorisyenliğini besleyen kaynak zengin düşünce dünyasıdır. Ancak nedense Atatürk’ün bu göz kamaş­tıran düşünce dünyası hep ihmal edilmiştir. İşte bu çalışmanın temel amaçlarından biri Atatürk’ün “düşünce zenginliklerinin” ne kadar çeşitlilik gösterdiğini, onun “din” konusundaki düşün­celerini ortaya koyarak anlatmaktır.

Atatürk, 20. yüzyılın başlarında bir İslam İmparatorluğu’ ndan daha önce benzerine rastlanmadık biçimde “çağdaş” ve “laik” bir “ulus devlet” yaratmayı başarmıştır. Kuşkusuz ki Ata­türk’ün en büyük başarısı kendinden önceki Osmanlı reformist­lerinin bir türlü tam anlamıyla düşünceden uygulamaya geçire- medikleri ulusal ve laik “modernleşme” projesini çok kritik bir dönemde ve çok büyük bir ustalıkla uygulamaya geçirmesidir.

Türkiye’nin modernleşme (çağdaşlaşma) tarihi 18. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Osmanlı tarihi gözden geçirildiğinde Osmanlı Devleti’nin son iki yüzyılının “modernizm” tartışmalarıy­la geçtiği ve bu dönemde Osmanlı Devleti’nde hemen her alanda bir değişim sürecinin yaşandığı görülmektedir. Önceleri bazı ye­nilikçi Osmanlı padişahları sonraları da bazı Osmanlı aydınla­rının yönlendirdiği “Osmanlı modernleşmesi”nin karşılaştığı so­runların başında “din” olgusu gelmektedir. Hemen her dönemde Osmanlı reformistlerini en çok düşündüren yapılacak yenilik­lere karşı “din eksenli” bir karşı hareketin gerçekleşip gerçek­leşmeyeceği endişesiydi. Bu kadim endişe, özellikle 19. Yüzyılda eğitimden hukuka, ekonomiden siyasete, toplumsal ilişkilerden kadın haklarına kadar çok geniş bir yelpazede yenilik yapılması gerektiğini düşünen ve bu doğrultuda somut projeler geliştiren pek çok Osmanlı aydınını ve devlet adamını kararsızlığa itmiştir. Batı’dan çok yoğun bir biçimde etkilenen Osmanlı modernleşmeci eliti için Türk modernleşmesinin önündeki en büyük engel “din” olarak görülmeye başlanmıştır. Pek çok Osmanlı aydı­nına göre din olgusu toplum üzerindeki etkisini korumaya de­vam ettiği sürece Türkiye’de modernleşmenin başarıya ulaşması imkânsızdı. Türkiye’nin modernleşmesi (çağdaşlaşması) “modernizm” ile “din” arasındaki çok ince bir çizgiye bağlıydı.

Türk modernleşme tarihi boyunca Müslüman Türklerin top­lumsal, siyasal ve kültürel özellikler bakımından Batı’ya en fazla yakınlaştıkları dönem 1923’te Cumhuriyet’le birlikte başlamıştır. Bu yakınlaşmanın mimarı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk devrimleri, tıpkı Batılı örnekleri gibi ilerlemeye ve değişime açık çağdaş ve dinamik bir devlet ve toplum yaratmayı amaçlamıştır. Atatürk devriminin üç önemli özelliği vardır: Bunlardan birinci­si, emperyalist Batı’ya karşı verilen bir ulusal bağımsızlık savaşı; İkincisi, Batı’dan alman çağdaş değerler ve kurumlar; üçüncüsü de İslam’la birlikte (İslam kimliğini koruyarak) modernleşmedir. İşte Atatürk devriminin bu üç özelliği klasik devrim teorilerini de alt üst etmiştir. Batı’ya karşı verilen ulusal bağımsızlık savaşın­dan sonra Batı’dan yararlanmak ve Hıristiyan Batı’yla özdeşleş­miş “çağdaş değerleri” bir İslam toplumuna yerleştirmek “kla­sik devrimci ezberini” yerle bir etmiştir. Dolayısıyla Atatürk’ü ve Atatürk devrimini doğru anlamak için klasik devrim ve devrimci tanımlamalarının dışına çıkmak gerekmektedir. Ancak üzülerek ifade etmek gerekir ki ülkemizde bugüne kadar bu gerçeği çok az insan görebilmiştir.

Atatürk devrimi, iki yüzyıldır başarılamayanı başarmış, Tür­kiye yüzyıllardır Batı ile arasındaki en önemli “kırılma noktası” olan “dinini” koruyarak, modernleştirmiştir.

Bu imkânsız gibi görülen “radikal değişimin” mimarı Ata­türk’ü başarılı kılan neydi? Kendisinden önceki modernleşmecilerin bir türlü aşamadıkları din engelini o nasıl aşmıştı? Başarısı­nın sırrı Türklerle özdeşleşen İslam dinini çok iyi tanıması mıydı? Batı’dan yararlanarak, çağdaş ve laik değerlerle yüklediği Türk toplumuna “din” konusundaki telkinleri nelerdi? Genelde din, özelde İslam dini hakkındaki düşünceleri nelerdi? Bu ve benzeri sorulara verilecek yanıtlar Atatürk’ün ve Türk modernleşmesi­nin doğru anlaşılması bakımından çok önemlidir.

Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar devam eden “rejim muhalifliğinin” ve “Atatürk düşmanlığının” nedenleri araştırıldığında hep “din” ön plana çıkmaktadır. Bilinçli ya da bilinçsiz olarak Atatürk ve Cumhuriyet’e saldıranlar, Atatürk’ün “İslami Osmanlı Devleti’ni” yıkarak onun yerine “laik Türkiye Cumhuriyeti’ni” kurduğunu, bu şekilde İslami hükümlere aykırı hareket ettiğini iddia ederek saldırılarını temellendirmeye çalış­maktadırlar. Oysaki bu çevrelerin gözden kaçırdıkları çok önem­li bazı noktalar vardır.

Bunlardan birincisi; Osmanlı Devleti’nin -bu çevrelerin zan­nettiği gibi- hiçbir zaman bir “din devleti” olmadığı gerçeğidir. Osmanlı Devleti’nde kuruluştan yıkılışa kadar hep “ikili hukuk sistemi” var olmuştur. Dine dayanan “şer’i hukuk” yanında “din dışı” gelenek ve göreneklere dayanan “örfi hukuk” Osmanlının -örneğin bugünkü İran gibi- bir “din (şeriat) devleti” olmasını engellemiştir. Ayrıca Osmanlı Devleti’nde İslam dini her zaman “devletin âli menfaatleri için” kullanılmıştır. Şeyhülislam fetva­ları incelenecek olursa dinsel gerekçelere dayandırılan birçok hükmün aslında Kur’an’a ve İslam’a tamamen aykırı olduğu gö­rülecektir. Örneğin, taht kavgalarının devlete verdiği zararı ön­lemek isteyen Fatih Sultan Mehmet’in “kardeş katli kanununa” (Kanunname-i Ali Osman) cevaz veren fetvanın İslam dinine ta­mamen aykırı olduğu çok açıktır. Fatih de bu gerçeğin farkında olmasına karşın zeki padişah devletin geleceği için “dinin kulla­nılmasına” ses çıkarmamış, kardeş katli gibi “din dışı” bir uygu­lamayı dinsel gerekçelerle meşrulaştırmıştır.

İkincisi; Osmanlı Devleti’nin son iki yüz yılındaki “Osmanlı modernleşmesi” gerçeğidir. Bazı çevrelerin düşündüğü gibi Türkiye’nin “çağdaş” bir ülke olması kararını ilk veren kişi Atatürk değildir. Bu karar, daha 18. yüzyılın sonlarında bizzat bazı Osmanlı padişahları ve sonraki dönemde de Osmanlı aydınların­ca çoktan verilmiş bir karardır. Yani Türkiye’de değişim daha Atatürk’ten önce başlamıştır. Ancak Osmanlı modernleşmesi “çekingen” ve “kararsız” bir modernleşmedir. Atatürk, yenilikçi Osmanlı padişahları ve Osmanlı aydınlarının açtığı yoldan çok daha “cesur”, çok daha “kararlı” ve “kendine özgü” yöntemler­le ilerleyerek Türk tarihinin “en büyük dönüşümünü” gerçekleş­tirmiştir. Yani Atatürk, durup dururken “katıksız dindar; tıkır tıkır işleyen bir din devletini” yıkıp yerine “ulusal” ve “laik” bir Türk devleti kurmuş değildir. Atatürk, “dini kullanan, dini bahane ederek çağdaşlaşmaya engel olan, iç ve dış nedenlerle dağılıp parçalanmanın eşiğine gelmiş ve son iki yüz yılında yü­zünü Batı’ya yani çağdaş uygarlığa çevirmiş, ancak bir türlü çağdaşlaşamayan dışa bağımlı bir devlet” yerine “tam bağımsız” ve “çağdaş” bir devlet kurmuştur. Bunu yaptığı için Atatürk’ü “suçlamak” değil “kutlamak” gerekir. Üstelik Atatürk’ün kur­duğu yeni devletin İslam dinine yaptığı hizmetler (İslam dininin doğru anlaşılması ve din istismarını önlemeye yönelik çalışma­lar), Osmanlı Devleti’nin altı yüzyıllık hizmetlerinden çok daha fazladır (Örneğin Osmanlı’da altı yüzyıl boyunca Kur’an ve hadis kaynaklarının Türkçe tefsir ve tercümesine yönelik dişe dokunur hiçbir çalışma yapılmamışken, genç Cumhuriyet daha ilk yılla­rında bu konuda çok Önemli çalışmalara imza atmıştır). Ayrıca Atatürk’ün modernleşme projesinde İslam dininin çok önemli bir yeri vardır. Atatürk devrimleri arasında İslam dinini “hura­felerden” arındırmayı amaçlayan “Dinde Öze Dönüş Projesi” olarak adlandırılabilecek çalışmalar bulunur. Din dilinin Türk­çeleştirilmesi konusunda yapılanlar bu çalışmalara örnektir.

Atatürk ve Türkiye düşmanları, Atatürk’e, laik ve demok­ratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ne saldıracakları zaman hep “dini” bahane etmişler, saldırılarını hep “dini” gerekçelere da­yandırmaya çalışmışlardır. Bu çevreler tezlerini daha iyi savuna­bilmek için de Atatürk’ü “din düşmanı” olarak göstermişlerdir. Prof. İsmet Görgülü bu gerçeği şöyle ifade etmektedir:

“Kişileri demokrasi karşıtı, laiklik düşmanı yapabilmek için önce İslamiyet’i saptırmak, dini söylemlerle demokrasi ve laik­liğin Allah’a karşı gelmek olduğunu ve Müslüman’ın laik ola­mayacağını aşılıyorlar. Sonra Türkiye’deki Müslümanları dinsiz, laik düzene sokanın Atatürk olduğunu, Atatürk’ün ise hain, na­mussuz ve İslamiyet düşmanı bir dinsiz olduğuna inandırıyorlar. Bu iki aşılamanın tuttuğu kişi, şeriatçı oluyor çıkıyor. Hem de kemikleşmiş şekilde şeriatın kendisini kul haline getireceğini gö­remeyecek kadar fanatikleşiyor. İnsan olarak hayatını, bağımsız­lığını Atatürk’e borçlu olduğunu; Atatürk sayesinde bir vatana, bir devlete sahip olduğunu artık göremiyor, düşünemiyor. Doğ­ruyu görebilse, Atatürk büstüne, heykellerine saldırabilir mi? Heykellerine put gözüyle bakabilir mi?” (İ. Görgülü, Atatürk’ün Özel Yaşamı, Bilgi Yayınevi, Ankara 2003, s.10)

Üzülerek söylemek gerekir ki yakın zamanlara kadar sade­ce Atatürk düşmanı yobazlar değil, bazı aydınlarımız ve hatta bazı Atatürkçüler bile Atatürk’ü topluma “din düşmanı” olarak tanıtmışlar, bu konuda toplumu yanlış yönlendirmişlerdir. Türk Einstein’ı olarak bilinen Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu Atatürk düş­manlığı ve din konusunda şu çarpıcı değerlendirmeyi yapmak­tadır:

“Türkiye’de halkın dilinde ‘Müslüman’ demek ‘Türk’ de­mek, ‘Türk’ ‘Müslüman’ demek iken (dünyanın pek çok yerin­de hâlâ öyledir) son yirmi yılda halkımız kandırılıp ‘Müslüman’ ‘Türk’e düşman edildi. Tabii aydınlarımız da ters yönde kandırıl­mıştı. Nasıl mı? Atatürk’ün ‘bağımsızlık’, ‘her türlü kapitülasyo­na hayır’, ‘eğitimin milli olması, onun için de her dalda Türkçe yapılması’, ‘Türk kalarak çağdaşlaşma’ (kesinlikle ‘Batılılaşma’ yani Batı taklitçiliği değil), ‘muasır medeniyetin de önüne geçme’, ‘Türk tarihine, Türk harsına önem’, ‘Türk dünyası ile ilgilenme’ temel ilkeleri sahte Atatürkçülerce rafa kaldırılıp ‘Atatürkçülük’ şu yalana indirgendi: ‘Atatürkçülük’ eşittir ‘laiklik’, eşittir ‘Müs­lüman düşmanlığı’. Sonunda halk aydınlara ve devlete husu­metle bakar oldu. Olmadı mı? Ayrıca sıkı iktisadi, ticari ilişkiler içinde olmamız gereken İslam dünyasından ve de sonra da önü biraz açılan Türk dünyasından tecrit edildik…” (O. Sinanoğlu, Ne Yapmalı? Otopsi Yayınları, İstanbul 2003, s.53)

Peki ama Atatürk din konusunda gerçekten neler düşünü­yordu? İşte bu çalışmada bu soruya belgelere dayanarak yanıt verilmiştir. Atatürk ve din konusunda şimdiye kadar söylenenler dikkate alındığında bu yanıt pek çoklarını şaşırtacaktır.

Atatürk’ün yaşamı incelendiğinde onun pek çok konuyla ol­duğu gibi din konusuyla da ilgilendiği görülmektedir. Din nedir, İslam dininin Türk toplumu üzerindeki etkileri nelerdir, diğer dinlerde olduğu gibi zaman içinde İslam dininde de bir bozul­ma meydana gelmiş midir, din akıl ve bilimle sorgulanabilir mi, İslam diniyle akıl ve bilim arasında nasıl bir ilişki vardır, insan nasıl ortaya çıkmıştır, Hz. Muhammed nasıl bir insandır, İslam tarihinin özellikleri nelerdir, dinler insanlığı nasıl etkilemiştir, din ve dil arasında nasıl bir ilişki vardır biçimindeki pek çok soru­ya okuduğu kitaplardan, yaşadığı olaylardan ve edindiği tecrübelerden hareketle yanıtlar bulmaya çalışmıştır. Bizim bu çalışmadaki amaçlarımızdan biri Atatürk’ün din konusundaki bu ve benzeri sorulara verdiği yanıtları gözler önüne sermektir. Böylece Atatürk’ün din olgusuna bakışından hareketle onun hayatı, insanı, doğayı, kısaca “evreni” nasıl algıladığına ilişkin ipuçları elde etmeye çalışılmıştır. Bu ipuçları toplanırken Atatürk, doğu­mundan ölümüne kadar adeta adım adım izlenmiştir.

Atatürk’ün yaşamında din olgusu bir şekilde hep var olmuş­tur. Ancak zaman içinde Atatürk’ün bu olguya bakışında bazı de­ğişiklikler meydana gelmiştir. Çok duyarlı ve zeki bir insan olan Atatürk’ün doğup büyüdüğü toplumdaki sorunlar ve çelişkilerden etkilendiği, çok önemli bir bağımsızlık savaşının lideri olduğu, bu zor süreçte yaşadıkları, Kurtuluş Savaşı sonrasında Müslüman bir toplumu hiç alışık olmadığı değer ve kurumlarla tanıştırırken karşılaştığı sorunlar, onun din konusundaki düşüncelerinin “de­ğişmesinde”, daha doğrusu “yeniden biçimlenip” “olgunlaşma­sında” etkili olmuştur. Yaşadığı zaman dilimi ve kişisel özellikleri onu sürekli düşünmeye ve sürekli yenileşmeye zorlamıştır. Bu ne­denle Atatürk, tek boyutlu ve kalıplaşmış değil, çok boyutlu ve değişken bir düşünce yapısına sahiptir. Atatürk’ü doğru anlamak, ancak onu bu “çok boyutluluk” ve “değişkenlik” (Atatürk’teki değişkenlik ilkesel bir değişkenlik değildir, onun değişkenliği za­mana ayak uydurmak “yenilenmek” biçimindeki bir değişkenlik­tir) içinde değerlendirmekle mümkündür. Atatürk birçok konuda olduğu gibi din konusunda da zaman içinde değişimler yaşamış ve bu değişimler sonunda bir olgunluk noktasına ulaşmıştır. Bu bakımdan “Atatürk ve din” konusunda gözden kaçırılmaması gereken temel nokta bu “değişim” ve “gelişim” konusudur. Eğer bu “değişim” konusu gözden kaçırılacak olursa Atatürk’ün haya­tının herhangi bir döneminde söylediği din konusundaki olumlu veya olumsuz sözleri anlamlandırmak imkansızlaşacaktır. Nite­kim çocukluk ve ilk gençlik yıllarındaki Mustafa Kemal, olgun­luk dönemindeki Atatürk’ten çok farklıdır.

Çok okuyan ve kendini sürekli yenileyebilen Atatürk’ün din konusundaki düşüncelerinde zaman içinde “değişimler” görül­mesi doğal karşılanmalıdır.

Bir Ömrün Öteki Hikâyesi

Atatürk’le ilgili araştırmalarımı derinleştirdikçe adeta “yep­yeni” bir Atatürk’le karşılaştım. Bize pek anlatılmayan, hiç de ta­nımadığımız bir Atatürk’tü bu. Okul yıllarında anlatılan o cesur, kararlı ve heybetli adamın aynı zamanda çok sıcak, duygu dolu ve cana yakın, en önemlisi de “bizden biri” olduğunu gördüm.

Cephelerde hayatını hiçe sayarak askerlerinin önünde müca­dele edecek kadar cesur, Çanakkale Savaşı’nın en zorlu günlerin­de cepheden yakın dostlarına mektuplar yazacak kadar duygu­lu, dünyanın dört bir yanında Türklerin kökenlerini araştıracak kadar meraklı, işlerden bunaldığı zamanlarda saraydan kaçarak sahil meyhanelerinde horon tepecek kadar hayat dolu ve yalnız, kazanılan bir savaştan sonra savaş meydanında ellerini göğe kal­dırarak dua edecek ve not defterine “Allah büyük bir kuvvettir” yazacak kadar inançlı, gördüğü rüyaları yakın dostlarına anlatıp yorum getirmelerini isteyecek kadar geleneksel kültürden beslenmiş ve alaturka, ölüm döşeğinde bile Türkiye’nin sorunlarıyla ilgilenecek kadar vatansever, bir keresinde sabah ezanını dinler­ken ve son günlerinde çok sevdiği başkent Ankara’ya gidemeyin­ce ağlayacak kadar insandı. Kısacası, yedi düveli dize getiren o heybetli adam aslında bizim gibi ve bizden biriydi.

Araştırmalarım ilerledikçe Atatürk’e ilişkin pek çok şeyin üstünün örtüldüğünü gördüm. Atatürk’le ilgili eserlerin çoğu ha­masi söylemlerle doluydu. Özellikle Atatürk ve din konusundaki eserler sübjektif ve ideolojik kaygılarla kaleme alınmış ve bu ko­nudaki bazı gerçekler ya hiç gün ışığına çıkarılmamış ya da unu­tulmaya terk edilmişti. Onun din konusundaki görüş ve düşün­celerini ortaya koyacak bilgiler adeta yok olmuş, genç kuşaklara sadece -bazı kaygılarla olsa gerek- bir kısım bulanık rivayetler kalmıştı. Hayatımıza damgasını vuran adamın, bu ülkede yaşa­yan insanlarca çok merak edilen din konusundaki düşüncelerini hiç öğrenememiş gibiydik.

Kütüphaneleri dolaştıkça Atatürk ve din konusundaki bilin­meyenler, ilginç ayrıntılar ve çarpıcı gerçekler yavaş yavaş tozlu ciltlerin satır aralarından dökülmeye başladılar.

Daha çocukken annesinin yönlendirmesiyle aldığı din eğiti­minden, küçük yaşta namaz kılmayı ve Kur’an okumayı öğren­mesine; o yıllarda Selanik’teki akrabalarının tekkelerine giderek katıldığı dini ayinlerden, askeri okulda namaz kılması gerektiği zamanlara su bulamadığında yaşadığı sıkıntılara; gençlik yılla­rında Batı düşüncesiyle tanıştığında etkilendiği pozitivizm, ma­teryalizm ve Darvinizm gibi yeni düşüncelerin etkisiyle dinden uzaklaşmasından, Çanakkale’den kan ve barut kokuları arasın­da yakın dostlarına yazdığı mektupların satır aralarına sıkıştı­rılmış dinsel ifadelere; Kurtuluş Savaşı sırasındaki İslami söy­lemlerinden, İslam dini ve İslam tarihi hakkında okuduğu çok sayıda kitaba; Dolmabahçe Sarayı’nda özel hafızına okuttuğu Kur’an’dan, her yıldönümünde Çanakkale şehitlerine okuttuğu mevlitlere; annesinin mezarı başında Allah’a yemin etmesinden, annesinin ölüm yıldönümlerinde okuttuğu mevlitlere; İslam ta­rihi merakından Kur’an kültürüne; dinde Türkçeleştirme çalış­malarından İslam diniyle ilgili çarpıcı görüşlerine kadar Atatürk ve din konusundaki birçok bilinmeyen döküldü satır araların­dan. Belgeler ve bilgiler çoğaldıkça adeta BİR ÖMRÜN ÖTEKİ HİKAYESİ ile karşılaştım.

Araştırdıkça Atatürk’e ait bilgilerin yeniden ete ve kemi­ğe büründüğünü gördüm. Böylece ortaya biraz tanıdık, biraz da alışık olmadığımız bir Atatürk çıktı. Ortaya çıkan bu “yeni Atatürk’ün” bazılarını sevindirirken bazılarını da kızdıracağını söylemeliyim.

Türkiye artık Atatürk’ü özgür düşüncenin ışığında yeniden değerlendirmek ve onun geleceğe ışık tutan düşünce dünyasın­dan yararlanmanın yollarını aramak zorundadır. Biz bu çalışma­da Atatürk’ün din konusundaki görüş ve düşüncelerini bu bakış açısıyla anlamaya ve değerlendirmeye çalıştık.

Türkiye’nin AB’ye üye olmaya çalıştığı 2000’li yıllarda, Türkiye’yi daha 1920’li yıllarda Batı’ya yakınlaştıran; bunu Türkiye gerçeklerinden hareket ederek kendi koyduğu kurallar­la, başı dik ve çok kritik bir zamanda gerçekleştiren Atatürk’ün düşünce yapısını anlamak yaşamsal bir zorunluluktur.

Bu çalışmada Atatürk’ün din konusunda söylediklerinden ve yazdıklarından, Atatürk’ü tanıyanların aktardığı anılardan ve bu konudaki araştırma eserlerden yararlanılmıştır.

Atatürk devrimini “Batılılaşma” veya “Burjuva devrimi” olarak gören, Said-i Nursi’yi, Dr. Rıza Nur’u ve Kâzım Kara- bekir’i kaynak olarak kullanıp Atatürk’ün “din düşmanı” oldu­ğunu iddia eden, laikliği “dinsizlik” zanneden sözde bilim in­sanlarımıza, özellikle de İstanbul Üniversitelinde öğrenciyken “Atatürksüz bir Türkiye Cumhuriyeti Tarihi” kurgulamaya ça­lıştıklarını düşündüğüm hocalarım Prof. Dr. Cezmi Eraslan ve Prof. Dr. Ali Arslan’a duyduğum “vatandaşlık tepkisi” bu eserin yazılmasında etkili olmuştur. Eğer onlar olmasaydı belki de bu eser ortaya çıkmazdı!

Ayrıca bu eserin ortaya çıkmasında özverili çalışmalarda bulunan İnkılâp Yayınevi’ne, özellikle de Ayşegül Oral ve Tansel Mumcu’ya; yönlendirici katkıları ve sonsuz sabrı için de sevgili eşim Özlem Akkoç Meydan’a teşekkürü bir borç bilirim.

Sinan MEYDAN Başakşehir / İstanbul 2008

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e, Kurtuluş Savaşı şehitlerine ve Atatürk’ün izinde nesiller yetiştiren Türk Dili Edebiyatı öğretmeni eşim Özlem Akkoç MEYDAN’a…

İçindekiler

Önsöz…5
Kısaltmalar…28
BİRİNCİ BÖLÜM ATATÜRK’Ü HAZIRLAYAN ÇEVRESEL ETKENLER KÖKLER VE SELANİK YILLARI…33
SELANİK’İN SOSYAL VE KÜLTÜREL YAPISI…33
Tarihi ve Mimari Doku…33
Etnik ve Dini Yapı…36
Kültürel Doku…38
Bir Tedirginlik Çağı ve Selanik…41
AİLENİN VE KENTİN ETKİLERİ…43
Doğum ve Gelenek…43
ALİ RIZA EFENDİ…44
Kökleri…45
Alevi-Bektaşi İzleri…48
Zor Hayat…48
ZÜBEYDE HANIM…51
Kökleri…51
Güçlü Karakter, Sağlam İrade…54
Ana Oğul İlişkisinin Boyutları…55
Dindar Bir Ana…58
Vasiyet ve Ölüm…59
ELİT DEĞİL HALK ÇOCUĞU…64
İLK EĞİTİM…68
SELANİK’TEKİ DİNSEL KURUMLARIN ETKİSİ…69
Kiliseler, Havralar…69
Camiler, Mescitler, Dergâhlar…69
Atatürk Tekkede…70
ALEVİ-BEKTAŞİ ETKİSİ…71
Atatürk ve Mevlevilik…74
ATATÜRK VE NAMAZ…77
Atatürk’ün Namaz Yorumları…80
DİN ADAMLARINA İLK TEPKİ…90
ATATÜRK’ÜN HAYATINDAKİ KIRILMA NOKTASI…91
Zübeyde Hanım’ın Rüyası…93
İKİNCİ BÖLÜM ATATÜRK’ÜN FELSEFİ TEMELLERİ VE DİN BİR SUBAYIN FİKİR DÜNYASI…97
Manastır Yılları…98
İhtilalciliğe Doğru…103
Suriye’den İstanbul’a…107
İSMAİL FAZIL PAŞA KONAĞI’NIN ETKİLERİ…109
BATI DÜŞÜNCESİNİN ETKİLERİ…116
Batıda Din ve Tanrı Tartışmaları…118
Osmanlı’da Pozitivizm ve Materyalizm…122
Osmanlı’da Evrim Tartışmaları…129
Osmanlı’da Ateizm…132
Mac Farlan’ı Şaşırtan Tablo…132
Bir Subay Adayının Aykırı Düşünceleri…134
Bir Osmanlı Materyalisti: Abdullah Cevdet…136
POZİTİVİZMİN VE MATERYALİZMİN ETKİLERİ…139
Pozitivizm ve Tanrı…146
Atatürk ve Abdullah Cevdet…147
SOSYALİZMİN ETKİLERİ…154
ATATÜRK’ÜN AKILCI DİN ANLAYIŞINA YÖNELMESİ…161
DOĞAL DİN ANLAYIŞI VE ATATÜRK…163
Suriye Etkisi…166
Osmanlı Aydınlarının Etkisi…173
Namık Kemal Etkisi…174
Namık Kemal ve Din…174
Namık Kemal, Batı Düşüncesi ve İslam…176
Renan Eleştirisi…177
Namık Kemal ve Romantizm…178
İslamileştirme Yöntemi…179
Yeni Osmanlılar, Jön Türkler ve İslam…180
Yeni Osmanlılar…181
İslamla Birlikte Batılılaşma…183
Selefi Tavır…184
JönTürkler…185
Jön Türkler ve İslami Meşruiyet…187
Vahiy Yerine Akıl…188
Nasıl Batıklaşmalı…190
Taktik ve Din…190
Osmanlı Aydınlarından Atatürk’e…193
Ziya Gökalp Etkisi…195
Gökalp, Durkheim ve Atatürk…197
Gökalp, İslam Dini ve Atatürk…198
SICAK SAVAŞ YILLARI VE ATATÜRK’ÜN DÜŞÜNCE DÜNYASI …201
ÇANAKKALE SAVAŞI’NIN ETKİLERİ…202
Atatürk ve Çanakkale Savaşları…203
Komutanın İnancı…209
Gizli Bir Güç…212
Çanakkale’deki Yüksek Ruh…217
Atatürk’ü Değiştiren Savaş: Çanakkale…221
ATATÜRK’ÜN ÖZEL MEKTUPLARINA YANSIYAN DİN GÖRÜŞÜ…223
Yüce Saadet Madam Corinne…225
Allahımızın Cennetine Gitmeye Razı Olmak…226
Cennetteki Köşk…226
Cenabıhakk’ın Azametine Sığınmak…227
Allah’ın Adıyla Başlayan ve Biten Cümleler…228
Kaderde Varsa Olur…229
Bakalım Allah Ne Gösterecek…231
Allah Bilir…231
Muvaffakiyet Allah’tan…231
Allah Nasip Ederse Mücadele Sahasında Birleşiriz…231
Dünya İnsanlar İçin Bir İmtihan Yeridir…233
ATATÜRK’ÜN DİN KONUSUNDA OKUDUKLARI VE AZDIKLARI…237
Savaş, Kitap ve Din…237
Okudukları…237
Düşünen Adam Atatürk…242
Yazdıkları…242
Din İstismarına Tepki…246
KURTULUŞ VE KURULUŞ YILLARININ ETKİLERİ…247
KURTULUŞ SAVAŞPNIN ETKİLERİ…247
Atatürk, Rüya, Kehanet ve İslam Tarihi…248
Atatürk’ün Cephedeki Duaları…250
Çocuklarım Her Gece Dua Edin…253
Tanrı’nın Yaratıcı Gücünün Değişmeyen Yasası…253
Atatürk’ten Zübeyde Hanım’a: “Elhamdülillah Başarılı Oluyorum“…254
Atatürk ve Hafız Hüseyin…255
Tanrı’ya Şükürler Olsun…257
İnşallah…260
19 Numaralı Not Defteri..261
Fevzi Paşa’nın Kur’an’ı…262
Tanrı Bana Yardım Edecektir…263
Şehitlere Okunan Fatihalar…266
DEVRİMLER SÜRECİNİN ETKİLERİ…267
Allah’ın Huzurunda Ahid ve Peyam Ediyorum…269
Devrimler im İslama Aykırı Değildir…270
ATATÜRK’ÜN DİN ELEŞTİRİLERİ…271
Altı Çizili Satırlardaki Din Eleştirileri…274
Lise Tarih Kitabındaki İslam Eleştirileri…282
Medeni Bilgiler Kitabındaki Din Eleştirileri…284
Türk Tarihi’nin Ana Hatları Kitabındaki Din Eleştirileri…288
ATATÜRK’ÜN EVRİMCİ YAKLAŞIMLARI…294
KUŞKULU ANILAR…303
AMERİKAN BÜYÜKELÇİSİNİN GİZLİ RAPORU…304
Atatürk Şamanist Yalanı…305
ULUS DEVLETİ GÜÇLENDİRME KAYGISI…308
ATATÜRK’ÜN DÜŞÜNCE YAPISININ OLUŞUMU VE DİN…307
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KURTULUŞ SAVAŞFNDA ATATÜRK VE DİN TOPLUMSAL MOTİVASYON VE DİN…319
MEŞRUİYET KAYNAĞI OLARAK DİN…325
Genelgeler ve Kongreler Sürecinde Din…327
İstanbul Kaynaklı Dinsel Destek…339
Özbek Tekkesi’nin Çalışmaları…339
Kuvvacı Bir Din Adamı: Cemal Hoca…341
Vahdettin ve Vehbi Hoca…342
ALEVİ-BEKTAŞİ ETKİSİ…346
KURTULUŞ SAVAŞI KARŞITLIĞI VE DİN…351
Papaz ve Molla…352
Yalancı Peygamber…353
Amaç Gerçekten Din midir?…354
Mütareke Basınının Atatürk Düşmanlığı…355
Bizim Yüzümüz Her Zaman Temiz ve Aktı…357
KURTULUŞ SAVAŞI’NDA FETVA MÜCADELESİ…357
İstanbul Hükümeti’nin Fetvası…358
Atatürk’ün Karşı Fetvası…361
TBMM’NİN AÇILIŞINDA DİNSEL MEŞRUİYET KAYGISI…363
ATATÜRK’ÜN İSLAMİ SÖYLEMLERİ…370
ATATÜRK’ÜN İSLAM DÜNYASINI HAREKETE GEÇİRME PLANI…374
Halifelikten Yararlanmak…377
İslam Dünyasına Yönelik Beyannameler…377
Hint Hilafet Komitesi…384
Afganistan’la Yakınlaşma…390
Fahreddin Paşa’nın Afganistan Misyonu…391
ATATÜRK’ÜN İSLAM KONGRELERİ…395
Sivas İttihad-ı İslam Kongresi…396
Ankara İslam Kongresi…397
İNGİLİZLERİN ENDİŞESİ…399
ARAPLARI HAREKETE GEÇİRMEK…400
İslam Birleşmiş Milletleri…406
Muvahhidin Cemiyeti…408
Araplar Ayaklanmak Üzere…411
Atatürk: İslam Dünyası Bizimledir…412
ATATÜRK’ÜN AKIL OYUNLARI…415
İSLAMIN SON SAVAŞÇISI: MUSTAFA KEMAL…418
ETNİK UNSURLARI BİRLEŞTİRME ARACI OLARAK DİN…424
Türklerle Kürtlerin Ortak Noktaları…427
İNGİLÎZLERÎN KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİ UYANDIRMA ÇABALARI…431
İki Sait: Sait Molla Said-i Kürdi…432
İngiliz Ajanı Noel’in Kürdistan Misyonu…433
Bir Bölücü: Damat Ferit…440
Ali Kemal ve Ziya Gökalp…441
ATATÜRK’ÜN KÜRT POLİTİKASI VE İSLAM…443
Aşiret Reisleriyle Yazışmalar…445
Anadolu Halkı Anasır-ı İslam’dır…449
Diyap Ağa’nın Sözleri…452
ATATÜRK, ŞEYH AHMET SUNUSİ VE KÜRTLER…452
GENERAL HARBORD’LA GÖRÜŞME…457
ABD AJANLARININ KÜRT RAPORLARI…460
AYAKLANAN KÜRTLER…465
İNGİLİZLERİN KÜRT SİYASETİNİN SÜREKLİLİĞİ VE KÜRT SORUNU…466
BİR TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ ÖRNEĞİ…473
Bir Elimde Silahım Bir Elimde Mukaddes Türk Bayrağı…480
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRK MODERNLEŞMESİ, ATATÜRK DEVRİMLERİ VE İSLAM DİNİ ATATÜRK MODERNLEŞMESİNİN TEMELİNDEKİ OSMANLI MİRASI…485
TÜRKİYE’DE LAİKLİĞİN TARİHSEL VE SOSYAL KÖKLERİ…491
Hukukta Laikleşme…493
Kamusal Alanda Laikleşme…495
Eğitimde Laikleşme…496
Mekteb-i Mülkiye…498
Mekteb-i Harbiye…499
Mekteb-i Tıbbiye…500
Mekteb-i Hukuk…502
Osmanlıda Üniversite: Darülfünun…502
Osmanlı’da Basının Laikleşmedeki Rolü…504
İttihat ve Terakki’nin Laiklik Çabaları…508
OSMANLI MODERNLEŞMESİNDEN ATATÜRK MODERNLEŞMESİNE…511
ATATÜRK MODERNLEŞMESİNİN BAZI ÖZELLİKLERİ…522
ATATÜRK MODERNLEŞMESİNE MUHALEFET VE İSLAM DİNİ…536
1930 BUNALIMLARI VE ATATÜRK DEVRİMİ…543
ATATÜRK MODERNLEŞMESİNDE İSLAM DİNİNİN YERİ…547
ATATÜRK’ÜN DİNDE YENİDEN YAPILANMA PROJESİ…551
Modernleşmek Dinsizlik Değildir…554
Peyami Safa’nın Yanıtı…558
ATATÜRK LAİKLİĞİ…560
ATATÜRK’ÜN İSLAM DİNİYLE İLGİLENME NEDENLERİ…568
ŞAPKA DEVRİMİ VE DİN…570
Osmanlı’da Kılık Kıyafetin Modernizasyonu…571
II. Mahmut’un Düzenlemeleri…571
II. Abdülhamit ve Enver Paşa’nın Düzenlemeleri…573
Fes Yerine Ulusal Bir Sembol: Kalpak…574
Osmanlı’da Şapka Tartışmaları…575
Atatürk Fese Tepki Duymuştur…577
ATATÜRK VE ŞAPKA DEVRİMİ…578
Şapkaya “Dinsel” Muhalefet…585
İskilipli Atıf Hoca Efsanesi…588
Kılık Kıyafet Devrimine Üç Farklı Bakış: Atatürk, Andre Gide ve Orhan Pamuk…591
ATATÜRK, TÜRK KADINI VE İSLAM DİNİ…594
OSMANLI MODERNLEŞMESİNDE KADIN…595
Osmanlı Basınında Kadın…597
Osmanlı Kadınının İş Hayatına Girişi…603
Osmanlı Kadınının Değişim Kronolojisi…604
ATATÜRK, KADIN KONUSUNU DİNLE BİRLİKTE ELE ALMIŞTIR…606
Falih Rıfkı Atay: Atatürk Kadın Konusunda Muhafazakârdı…609
Atatürk’ün Kızları…612
ATATÜRK, KADIN GİYİM KUŞAMI VE DİN…613
Örtünmenin Mahrem Tarihi…613
Atatürk ve Başörtüsü…618
ATATÜRK’ÜN DİNDE ÖZE DÖNÜŞ PROJESİ…630
Din ile Barışık Bir Devrimci…630
İSLAMI KUŞATMIŞ HURAFELER VE ATATÜRK…634
Hurafelere Bulanmış Bir Toplum…634
OSMANLI’DA DİNDE ÖZE DÖNÜŞ ÇALIŞMALARI…639
ATATÜRK VE DİN EĞİTİMİ…647
ATATÜRK VE İBADETHANELER…654
Atatürk’ün Cami Araştırmaları…657
ATATÜRK’ÜN BÜYÜK İDEALİ: DİNDE TÜRKÇELEŞTİRME…661
Dinde Türkçeleştirme Çalışmalarının Tarihsel Altyapısı…661
KUR’AN’IN VE HADİS KAYNAKLARININ TÜRKÇELEŞTİRİLMESİ…669
Atatürk’ün Mehmed Akif’e Verdiği Görev…673
DİN DİLİNİN TÜRKÇELEŞTİRİLMESİ…679
İlk Arayışlar…679
1932 Yılı Ramazan Ayı: Atatürk İstanbul’un Ünlü Hafızlarını Dolmabahçe Sarayı’nda Toplamıştır…687
Atatürk Yerebatan Camii’nde Türkçe Yasin Okutmuştur…690
Atatürk Sultanahmet Camii’nde Türkçe Kur’an Okutmuştur…693
Atatürk Ayasofya Camii’nde Düzenlettiği Dini Töreni; Bu Törende Okunan Türkçe Kur’an’ı ve Mevlidi Türkiye’de İlk Kez Radyo’dan yayınlatmıştır…695
70 Bin Kişilik Dini Tören…696
Atatürk Arapça Kur’an’ı Yasaklamamıştır…702
HUTBELERİN TÜRKÇELEŞTİRİLMESİ…704
Atatürk’ün Cuma Hutbeleri…711
Bir Zamanlar Hutbelerde Atatürk’ün Adı Geçerdi…713
EZANIN TÜRKÇELEŞTİRİLMESİ…714
Osmanlı’da Türkçe Ezan…719
Türkçe Ezana Direniş…719
Arapça Ezana Dönüş ve Karşı Devrim…722
Yaprak Gazetesi, Orhan Veli ve Ezan…727
Atatürk Devrimine İhanet…728
OSMANLI’DAN CUMHURİYETE DİN KÜLTÜRÜ İÇİN YAPILANLAR…731
DÎNDE TÜRKÇELEŞTİRMENİN DÜNYADAKİ YANKILARI…736
ATATÜRK İSLAMIN ÖZÜNE AYKIRI REFORM TEKLİFLERİNİ REDDETMİŞTİR…741
DİNDE TÜRKÇELEŞTİRME HAREKETİNİN NEDENLERİ…741
BEŞİNCİ BÖLÜM ATATÜRK’ÜN MANEVİ DÜNYASI ATATÜRK VE İSLAM DİNİ…745
Atatürk’e Göre İslam Bir Akıl Dinidir…748
Atatürk, Din ve Toplum…755
Şüpheci Yaklaşım…757
ATATÜRK VE DİN KONUSUNDAKİ GİZLİ GERÇEKLER…758
Allah Büyük Bir Kuvvettir…759
Allah Razı Olsun, Allah’a Şükürler Olsun…759
ATATÜRK’ÜN ALLAH SORULARI…761
Atatürk’ün Not Defterinden: Tanrı Birdir ve Büyüktür…763
ATATÜRK, YARATICI VE YARATILIŞ…763
Allah’ın Renkleri…764
Atatürk Sabah Ezanını Dinlerken…766
ATATÜRK’ÜN KUR’AN KÜLTÜRÜ…767
Atatürk’ün Sureleri…774
Atatürk Ordu İçin Kur’an Okutmuştur…779
Atatürk Her Yıl Çanakkale Şehitlerine Mevlit Okutmuştur…781
Atatürk’ün Kur’an’a Saygısı…783
Atatürk’ün Derin Kur’an Bilgisi…785
ATATÜRK VE RAMAZAN AYLARI…787
Atatürk ve Dini Bayramlar…790
Atatürk Türklerin İslam Yorumundan Gurur Duymuştur…794
Atatürk’ün Duası: Gök Kubbe Başıma Yıkılsın…795
ATATÜRK, DİN ÖZGÜRLÜĞÜ VE NAMAZ…796
Namaz Kıl, Ama Resim de Yap Heykel de…797
Resim, Heykel ve İslam…798
Atatürk Döneminde Namaz Kılan Memurlar…800
Atatürk’ün Namaz Sureleriyle İlgili Çalışması…800
ATATÜRK’ÜN RÜYALARI…802
ATATÜRK, ALKOL VE DİN…804
ATATÜRK’ÜN SON GÜNLERİ…811
Bir İddia: Atatürk’ün Son Mesajı…812
Atatürk’ün Son Sözü: Aleykümselam…815
NE DEDİLER…816
Ahmet Fuat Bulca: Atatürk Gerçek Bir Dindardı…816
Kız Kardeşi Makbule’ye Göre Atatürk’ün Din Anlayışı…817
Hasan Rıza Soyak’a Göre Atatürk ve Din…817
Mete Tunçay: Atatürk’ün ‘Din Bilim’ ve ‘Doğal Din’ İnancı Vardı…818
Yabancı Gözüyle Atatürk ve Din…818
ATATÜRK’ÜN DİN ANLAYIŞI VE EINSTEIN…820
ATATÜRK DÜŞÜNCESİNDE DİN…825
ATATÜRK’E GÖRE MÜSLÜMANLARIN GERİ KALMA NEDENLERİ…826
Müslümanların İslamm Özünden Uzaklaşmaları…827
Müslümanlarla Hıristiyanların Uzun Süren Çatışmaları…828
Dinin İstismar Edilmesi…829
İslamda Ruhban Sınıfı Yoktur…831
İslamın Siyasallaştırılması…833
FİLİSTİN’E EL SÜRÜLEMEZ…834
İslamın Çok Çalışma Emrine Uyulmaması…836
ATATÜRK VE DİN ADAMLARI…837
Atatürk’ün Din Adamlarıyla İlgili İlk İzlenimleri…838
Atatürk ve Hıristiyan Din Adamları…838
Kurtuluş Savaşı ve Din Adamları…839
Bir Anı…841
Falih Rıfkı Atay’ın Gözlemleri…844
Atatürk’e Göre Ulema…844
Atatürk ve Din Oyunu Aktörleri…847
Atatürk’ün Saygı Duyduğu Din Adamları…850
ALTINCI BÖLÜM ATATÜRK, TARİH, DİL VE DİN
ATATÜRK, TARİH VE DİN …856
Atatürk’ün Dini Bilgilerinin Kaynakları ve İslam Tarihine Bakışı…859
Atatürk Dinler Tarihiyle İlgilenmiştir…861
Atatürk ve İlk Din…861
ATATÜRK’ÜN İSLAM TARİHİNE BAKIŞI…869
Atatürk’e Göre İslam Öncesi Arap Toplumu…869
Atatürk’e Göre Peygamberler…869
ATATÜRK’E GÖRE HZ. MUHAMMED…871
Hz. Muhammed’i Anlamak ve Atatürk…876
Atatürk Devrimi ve Hz. Muhammed…882
Atatürk’e Göre Hz. Muhammed Bir Aydınlanmacıdır…886
Atatürk Hz. Muhammed’den İlham Almıştır…888
Atatürk’ün Hz. Muhammed’le İlgili Araştırması…890
Hz. Muhammed’den Atatürk’e…895
ATATÜRK’E GÖRE DÖRT HALİFE…903
Hz. Ebubekir…903
Hz. Ömer…906
Hz. Osman…909
Hz. Ali ve Muaviye Mücadelesi…909
ATATÜRK’ÜN HALİFELİK KURUMUNA BAKIŞI…911
Atatürk’ün İslam Tarihi Değerlendirmeleri…916
DEVRİMLERİ YERLEŞTİRME SÜRECİNDE TARİH…919
ATATÜRK’ÜN OSMANLI TARİHİNE BAKIŞI…921
Atatürk’ün Osmanlı Tarihi Eleştirileri Devrim Mantığının Gereğidir…925
Atatürk’ün Osmanlı Tarihinden Övgüyle Söz Ettiği Dönemler…934
Atatürk Osmanlı Büyüklerinin Heykellerini Yaptırmak İstemiştir…940
Atatürk’ün Osmanlı Tarihi Araştırmaları…941
TÜRK TARİH KURUMU VE ULUS DEVLETİ GÜÇLENDİRMEK…944
Atatürk’ün Tarih Tezi…945
İmparatorluk Mantığı ve Ulus Bilinci…948
Atatürk’ün Ulus Anlayışı…949
TÜRK TOPLUMUNUN EŞÎTLÎK İDDİASI OLARAK TARÎH…953
Atatürk’ün İsteği tle Başlatılan Antropoloji Çalışmaları…954
Avrupa’nın Türk Tarih Tezi: Evrimini Tamamlamamış Geri Bir Irk…955
Atatürk’ün Tarih Tezi: Türkler En Az Avrupalılar Kadar Medenidir…959
Atatürk’ün Amacı Anadolu’ya Sahip Çıkmaktır…960
ATATÜRK VE TÜRKLERİN KAYIP KÖKLERİ…963
Atatürk’ün Mayalarla İlgili Araştırmaları…963
Atatürk ve Kayıp Kıta Mu…964
ATATÜRK’ÜN TARİH ÇALIŞMALARININ GENEL
NEDENLERİ…967
ATATÜRK VE BİLİMSEL AÇIDAN TARİH…969
EN BÜYÜK TÜRKÇÜ…972
ATATÜRK, DİL VE DİN…975
Atatürk ve Türk Dili…975
HARF DEVRİMİNİN NEDENLERİ…977
Arap Harfleri ve Türkçe…978
Modernleşme ve Latin Harfleri…980
Arap Harflerinin Yarattığı Toplumsal Sınıflaşma…981
Radikal Bir Bağ Koparma Girişimi…982
ALFABE DEĞİŞİKLİĞİ VE DIŞ TÜRKLER…983
Okuryazarlık Oranını Arttırmak…986
OSMANLI’DA LATİN ALFABESİ TARTIŞMALARI…987
TÜRK DİL KURUMU VE ÇALIŞMALARI…990
Atatürk “Halk Dilini” Açığa Çıkarmak İstemiştir…991
GÜNEŞ DİL TEORİSİ…992
DİL VE DİN…997
YEDİNCİ BÖLÜM ACIMASIZ İFTİRALAR VE İFTİRACILAR ACIMASIZ İFTİRALAR…1001
RIZA NUR…1002
SAİD-İ NURSİ…1007
Kürdi’den Nursi’ye…1011
Kurtuluş Savaşı ve Said-i Nursi…1012
Nursi: “Atatürk Deccal ve Süfyandır”…1018
Nursi: “Kur’an Benden Söz Ediyor”…1021
Akıl ve Hurafe…1026
KÂZIM KARABEKİR…1027
İlk Soğuk Rüzgârlar…1028
Karabekir’in Çelişkiler Yumağı…1030
Karabekir Dindar mı?…1037
Karabekir’in Büyük Günahı…1040
“Kâzım, Allah Bizimle Beraberdir”…1049
SEKİZİNCİ BÖLÜM CUMHURİYET AYDINININ ARAYIŞLARI, DİN VE ATATÜRK BİR LİDERİN DOĞUŞU…1055
ATATÜRK’ÜN AŞIRI YÜCELTİLMESİ VE DİN…1058
Bir Kör Dövüşü…1068
ATATÜRK’ÜN AŞIRI YÜCELTMELER KARŞISINDAKİ TAVRI…1070
ATATÜRK’Ü DOĞRU ANLAMAK ÜZERİNE…1077
SONUÇ…1081

EKLER
EK: 1 ATATÜRK’ÜN KURDUĞU KOMÜNİST PARTİ…1099
EK: 2 ATATÜRK’ÜN İFADELERİYLE DİN VE ALLAH…1114
KAYNAKLAR…1121
FOTOĞRAFLAR VE BELGELER…1154

Kısaltmalar

age.: Adı geçen eser
AKDTYK: Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
ASD: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri
ATTB: Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri
AÜ: Ankara Üniversitesi
AÜSBF: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
b.s.: Baskı
bkz.: Bakınız
BCA: Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri
BOA: Başbakanlık Osmanlı Arşivleri
CHP: Cumhuriyet Halk Partisi
Çev.: Çeviren
Der.: Derleyen
IRCICA : İslam Tarihi Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi
İA: İslam Ansiklopedisi
ITF: İttihat ve Terakki Fırkası
İÜ: İstanbul Üniversitesi
S.: Sayı
s.: Sayfa
SCF: Serbest Cumhuriyet Fırkası
TPCF: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
ty.: Tarih yok
TTK: Türk Tarih Kurumu
TDK: Türk Dil Kurumu
vd.: Ve devamı
YÖK: Yükseköğretim Kurulu

“Her şey bizim üzerinde denetim kuramadığımız güçler tarafın­dan belirlenmiştir. Bir sinek için olduğu kadar, bir yıldız için de her şey belirlenmiştir. İnsanoğlu, sebzeler, ya da kozmik tozBiz hepimiz çok uzaklarda çalınan görülmeyen bir kavaldan gelen gizemli ezgiyle dans etmekteyiz.”

Albert Einstein Saturday Evening Post, 26 Ekim 1929

“Atatürk, agnostik olduğuna dair genellikle kabul görmüş inancı ke­sinlikle reddediyor; ancak dininin, kâinatın mucidi ve hâkimi tek Tanriya inanmak olduğunu söylüyor.

Ayrıca beşeriyetin böyle bir Tanrı’ya inanmaya ihtiyacı olduğuna inanıyor. Buna ilaveten dualarla bu Tanrı’ya seslenmenin beşeriyet için iyi olduğunu belirtiyor”

Charles H. Sherrill’in Amerikan Dışişleri arşivindeki gizli raporundan

Birinci Bölüm

Atatürk’ü HazIrlayan Çevresel Etkenler

Kökler ve selanîk yillari

“Ah Selanik!… Şaheser şehir… Sokaklart, parlayan taşlı caddeleri, o cumbalı Türk evle­rinin birer pırlanta gibi süslediği sokaklarında pırıltılı çizmeleri ve vücuda yapışan üniformala­rı, üniformalarının bellerine asılmış altın renkli kılıçları ile dolaşan zabitlerin başka türlü duygu verdiği koca Selanik…”

SeLANİK’İN sosyal VE KÜLTÜREL YAPISI

Selanik; dağların ve ırmakların masmavi deniz ile bütünleş­tiği, değişen iklimin disipliniyle sertleşmiş sağlam ve dayanıklı insanların tüm farklılıklarına ve sert mizaçlarına rağmen bir ara­da yaşadıkları kozmopolit bir Makedonya kentiydi.

Tarihi ve Mimari Doku

Kent, deniz kıyısında uzanan bir düzlük ile bunun kuze­yinde yükselen bir tepenin yamacında kurulmuştu. Bu tepenin üzerinde Romalılarca yapılan ve Türk devrinde güçlendirilmiş bir kale, zamanın tüm yıpratıcılığına başkaldırırcasına, olanca haşmetiyle dimdik ayakta durmaktaydı. Buradan güneye doğru inen surlar, kıyıya kadar uzanarak bütün kenti kuşatmıştı.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Radi Fiş – Bir Anadolu Hümanisti Mevlana

Editor

Yesrib’de Bahar – Müslümanlığın Doğuş Öyküsü

Editor

Sabri F. Ülgener – Zihniyet ve Din – İslam, Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahlâkı

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası