Edebiyata şiir ile giren Cevdet Kudret hayatı boyunca üç roman yazmıştır. Havada Bulut Yok adlı romanı yazarın yazdığı ikinci romanı olmaktadır. Yazdığı ilk roman Sınıf Arkadaşları (1943) son romanı ise Karınca’yı Tanırsınız (1976) adlı romanıdır.
Roman ilk kez 1958 yılında yazılmış, mekan olarak Kayseri’yi seçen romanda İkinci Dünya savaşı akabinde ve sonrasında savaşın Anadolu’daki yansımasını konu edinmiştir.
Havada Bulut Yok adlı roman, idealist bir öğretmenin hayatı çerçevesi içinde İstanbul dışındaki Türkiye’nin sosyal hayatını ve toplumsal sorunlarını, dar bir çevre içinde kalan öğretmenlerin yozlaşmasını konu edinmektedir.
Roman ana düşünce olarak eğitimcilerin kendilerini geliştirebilmeleri için iyi ilişkiler kurabilecekleri çevreler oluşturulması gerektiğini aksi takdir de ne kadar idealist olurlarsa olsunlar eğitimcilerin de yozlaşacağını ve ekonomik zorlukları aşma, ülkeye ve kültüre hizmet etmekte zorlanacakları düşüncesini işlemektedir.
ROMANIN KISA ÖZETİ
Süleyman öğretmen olarak Kayseri’ye atanır Bu onun ilk görev yeri olmaktadır. Bir memur olarak gittiği Kayseri’de pek çok zorluklar yaşar. İnsanlar cahil, yoksul ve bağnazdır.
Süleyman Öğretmen hem kendi zorluklarını hem de toplumun yaşadığı zorlukları çözmek için uğraşır. Yoksulluğun ve fakirliğin üstesinden gelip toplumu refaha erdirecek hayaller içindedir. Bireylerin ve toplumun ekonomik sorunlarını çözebilmesi için elinden gelenleri yapmak istemektedir. Herkesin isi gücü olsun diye uğrasan Süleyman öğretmenin yaptığı bu girişimler ters tepmiş ve görevinden de alınmıştır.
“Cevdet Kudret Havada Bulut Yok” Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından Cevdet Kudret’in kaleme aldığı bir romandır. Romanın ana karakteri olan İrfan, orta yaşlı bir adamdır ve büyük bir şirkette çalışmaktadır. İrfan’ın hayatı, uzun yıllardır görmediği oğlu Nihat’ın ortaya çıkmasıyla tamamen değişir. Roman, Ankara’da geçmektedir ve bir baba-oğul hikayesini anlatmaktadır.
İrfan, hayatı boyunca çalışmaya adamış bir adamdır ve birçok şeyden feragat etmiştir. Bu feragatlarının arasında evlilik ve aile hayatı da vardır. İrfan, yalnız bir hayat sürmektedir ve kendisine bir hayat arkadaşı edinmemiştir. Ancak, Nihat’ın ortaya çıkmasıyla birlikte hayatı değişir ve İrfan, kendisini geçmişte yaptığı hatalarla yüzleşir.
Nihat, babasıyla arasında geçen bir kavgadan sonra evi terk etmiş ve yıllarca haber alınamamıştır. Ancak, bir gün İrfan, Nihat’ın haberini alır ve onu bulmak için çaba gösterir. Nihat’ın izini sürerken, İrfan geçmişteki hatalarını ve hayatındaki eksiklikleriyle yüzleşir. İrfan, yaşamının büyük bir kısmını çalışarak geçirmiş ve aile hayatından feragat etmiştir. Bu nedenle, Nihat’ın ortaya çıkmasıyla birlikte hayatı, düşündüğü her şeyi sorgulamaya başlar.
Roman, bir baba-oğul hikayesi üzerinden hayatın anlamı, aile, geçmişle yüzleşme ve insanların hayatındaki eksiklikler gibi temaları ele almaktadır. İrfan, yaşadığı hayatın anlamını sorgularken, aynı zamanda oğlu Nihat’ı da hayatına dahil etmeye çalışır. İrfan, Nihat’ın hayatına girmesiyle birlikte kendisini bir baba olarak hissetmeye başlar ve bu, onun hayatında büyük bir değişiklik yaratır.
Roman, aynı zamanda Ankara’nın sosyal ve kültürel yapısına da dikkat çekmektedir. İrfan, Ankara’da yaşayan bir adamdır ve romanın geçtiği dönemde Ankara, Türkiye’nin başkenti olmuştur. Roman, bu dönemin Ankara’sını detaylı bir şekilde tasvir etmekte ve okuyucuya o dönemin yaşam tarzı hakkında fikir vermektedir.
Romanın bir diğer önemli teması da, insanların geçmişiyle yüzleşmesidir. İrfan, Nihat’ı ararken
geçmişte yaptığı hatalarla yüzleşir. Babalık görevini yerine getiremediği için pişmanlık duyar ve Nihat’a bir baba olarak yaklaşmaya çalışır. Nihat’ın varlığı, İrfan’ın geçmişiyle yüzleşmesine ve yaşadığı hayatın anlamını sorgulamasına neden olur. İrfan, hayatının geri kalanını nasıl geçireceği konusunda bir karar verir ve Nihat’ın hayatına dahil olur.
Roman, baba-oğul ilişkileri konusunda da önemli mesajlar vermektedir. İrfan ve Nihat’ın ilişkisi, birçok zorluğa rağmen güçlü bir şekilde ilerlemektedir. Nihat, babasına karşı öfkeli ve kızgındır, ancak İrfan onu affeder ve onun hayatına dahil olur. Baba-oğul ilişkilerinde sevginin ve bağlılığın önemine vurgu yapılmaktadır. Roman, aynı zamanda insanların hayatındaki eksikliklerin giderilmesi için aile bağlarının önemini de göstermektedir.
Romanın dil ve anlatımı da oldukça etkileyicidir. Cevdet Kudret’in dil kullanımı oldukça akıcı ve anlaşılır bir şekildedir. Roman, okuyucuya içsel düşünceleri ve duyguları aktarmakta ve insan psikolojisini detaylı bir şekilde işlemektedir. İrfan’ın iç dünyasını yansıtan tasvirler ve detaylar, okuyucuyu karakterle daha yakın bir ilişki kurmaya teşvik etmektedir.
“Cevdet Kudret Havada Bulut Yok”, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir ve Türk roman geleneğinde önemli bir eser olarak kabul edilmektedir. Roman, aynı zamanda Türk toplumunun değerleri ve kültürü hakkında da ipuçları vermektedir. İrfan’ın hayatındaki eksiklikler, toplumun aile hayatına verdiği önemi de göstermektedir.
Sonuç olarak, “Cevdet Kudret Havada Bulut Yok” baba-oğul ilişkileri, insanın hayatındaki eksikliklerin giderilmesi ve geçmişle yüzleşme gibi önemli temaları işlemektedir. Romanın dil ve anlatımı oldukça etkileyicidir ve okuyucuya insan psikolojisini detaylı bir şekilde yansıtmaktadır. Roman, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir ve Türk roman geleneğinin önemli eserleri arasındadır.
Kaynak: Havada Bulut Yok, Cevdet Kudret, Evrensel Basım Yayın, 1970 Sayfa 155