Gülmemişin Kitabı Olmuş
TÜM OKUYUCULAR İÇİN MUHTEŞEM BİR KAHKAHA TUFANI…
Ne sinemalar…Ne diziler…Ne de tek kişilikli gösteriler…SİZLERİ YETERİ KADAR GÜLDÜREMEDİ…
Tüm bunları yapacağınıza, kendinize bu kitabı alsaydınız mesele kalmazdı…
ÖNSÖZ
Adamın zembereğini boşandıran, makaralarını uluorta koyduran genç…Dünyanın kaç kucak olduğunu anlatan genç…Anlayanı sivrisinek sazla kandırmayan genç…Anlamayanı davul zurnayı çok görmeyen genç…Ayıpları için kasaptan dirhem dirhem et alan genç…Her sakallıya, yakın muamelede bulunmayan genç…Face demeden, Facebook’u anlayan genç…Her önüne gelenin nabzını yoklayan genç…Lafla pilav pişirenlere, deniz kadar yağ sunan genç…Her yolcuya, “O yolun yolcusu” muamelesi yapmayan genç…Aklının uzun, saçının kısa olmasına razı olan genç…Sözünü dinletmek için sakal bırakan, sözünü dinlettiğini görünce de hemen berbere koşan genç…Güneşi balçıkla sıvayan sıvacılara, yardımı dokunması için bir malada kendisi atan genç…Herkesin önüne birden çıkıp, “hött” demeyen genç…İğneli sözle tedavi etmeyi benimseyen genç…Sırf konuşanların sözünü kesmek için habire bala yatırım yapan genç…Elin eşeğini rap müzikle arayan genç…El şakasından haz etmeyen, dil şakasına bayılan genç…Ağzını açtığında, gözlerini kapatmayan genç…Hıh dediğinde, herkesin gözünden düşen genç…Hoşafı eşeğe bıkmadan anlatan genç…Tereciye tere kakalayan genç…Anlasada, anlamasada her türlü arap olmamayı başaran genç…Armudu pişirmeden de ağzına düşmesini bekleyen genç…Her gördüğü aşığa, Bağdat’ı soran genç…Gözünü sırf oymasın diye, karga beslemeyen genç…Bir abam var atarım, otelde bile yatarım diyen genç…Bir çuval inciri berbat etmeye kıyamayıp, pazarda satan genç…40 yıllık hatırı garantilemek için, herkese bir fincan kahve sunan genç…Bir koltuğa iki karpuzu sğdırmaya inat eden genç…Birisine kızdığında onun başına çorap, ayağına şapka ören genç…Bu ne perhis, bu ne lahana turşusu diyerek, soru sormaya elverişli olduğunu kanıtlayan genç…
GÖKSEL ERKILIÇ
UYMANIZ GEREKENLER
Okuyucuların cep telefonu, çağrı cihazı, telsiz, fotoğraf makinesi, cep bilgisayarı, defter, müsvedde kâğıdı, cetvel, televizyon ve benzeri her türlü araç gereçle birlikte kitabı okumaları kesinlikle yasaklanmıştır… Okuma süresince etrafında bahsi geçen araç ve gereçleri bulunduranların, yazar tarafından “Aşk olsun! Benim hiç mi kıymetim yok!” cümlesi eşliğinde okuyuculuğu iptal edilecektir…
Bu kitabı okuma süreniz, taş çatlasın 3 gündür… Bu arada ben, hiçbir zaman taşı çatlatma hevesinde değilimdir… Cümlemde çatlamalıydı, ben de çatlattım… Beni mi sorgulayacaksın? Neyse… Okuma eyleminiz başladıktan sonra ilk 90 ve son 15 dakika içinde kitabı okumak istemeyen okuyucu, yazar tarafından gözden düşürülecektir… Kitabı hemen kapatan okuyucu, her ne sebeple olursa olsun tekrar okumaya karar verirse, daha az gülecektir…
Okuma süresince etrafınızdakilerle konuşmak ve dedikodu yapmak yasaktır… Çok yakınınız dahi olsa alçak sesle konuşmaları, ayrıca, okuyucuların el ve kol hareketi yapmaları kesinlikle yasaktır…
Okuma eyleminiz devam ettiği sürece, kitap harici başka bir nesneye göz ucuyla bile bakılması yasaktır… Aksi takdirde okudukları geçersiz sayılacaktır… Okuyucu çevresinde olan bitenle haşır neşir olmak zorunda değildir, sorumluluk okuyucuya aittir…
Okumanızın geçerli sayılması, her şeyden önce kitaba ödediğiniz meblağa bağlı değildir… Uyulması gereken kurallara uymanıza bağlıdır…
Kitapta yer alan boşlukları, doldurmamanız gerekir… Boş bırakılmışsa, bunun bir nedeni vardır, değil mi? “Sana ne be! Kitap benim değil mi? Parasıyla değil mi?” diyorsanız, bari kurşun kalemle doldurunuz… Tükenmez kalem ve dolma kalem kesinlikle kullanılmayacaktır…
Kitabın sayfalarının eksik olup olmadığını, kitapta basım hatalarının bulunup bulunmadığını kontrol ediniz… Kitap eksik ya da basımı hatalıysa, hatalıdır… Bunu dillendirmeniz, bizi çok kırmanıza sebep olur… Düşünün, ayıp olmaz mı?
Kitabı eleştirmeden önce, kendinizin kim olduğunu bir yere yazınız… Bilgilerinizin tek satırı bile eksik çıksa, okuyuculuğunuz geçersiz sayılacaktır…
Kitabı okuduğunuz esnada, sigara, pipo, puro vb. şeyler içilmeyecektir…