Oblomov Romanı Hakkında Bilgiler ve Yorumlar
Oblomov, Rus yazar
İvan Gonçarov’un 1846 yılında başladığı ama ilk baskısı 1859 yılında yapılan toplumsal
eleştiri ve kara mizah türünde bir romanıdır.
İvan Gonçarov’un kendi anlatımı ile bu romanı 1846
yılında tasarlamaya başlamış, romanı
haber veren ilk yazıları da 1849 yılında ‘da Oteçestvenniye Zapiski (Anayurt
Notları) adlı dergide “ Oblomov’un Rüyası”
adı ile dört bölüm halinde tefrika
edilmiştir. “ derginin ilk dört sayısında
yayımlanan yapıtın ilk iki bölümü çok olumlu karşılanmamakla birlikte, daha sonraları
okuyucunun ilgisini çekmeye başlamıştır. “
Yarım kalan roman. 1857 yılında İvan Gonçarov tarafından yeniden ele alınmış ve
yazar bir ay gibi bir sürede romanı bitirmiştir. ” Bu
büyük romanın bir ay içinde yazılması belki de imkânsız görünür. Ama unutmayın
ki, bu eseri yıllarca kafamda taşıdım ve onu sadece kâğıda geçirmek kalmıştı”
Roman yayımlandıktan sonra olumlu eleştiriler almış Tolstoy’un
da takdirini toplayan roman başlıca Rus klasikleri arasına girmiştir. Roman,
Oblomov karakteri üzerinden hiçbir şey yapmadan pek çok şey hayal eden, toprak
zenginliğinden kaynaklanan bir zenginlik ile idare etmeye alışıp, hiçbir atılım
yapamayan Rus aristokrasini ve memurluk hayatına getirilmiş bir eleştiridir. Oblomov,
karakteri üzerinden tenkit edilen bu atalet, dinginlik ve tembellik alışkanlığı
Oblomov’un değil sistemin ve Oblomovluğun suçu olarak gösterilmiş ama Oblomov
karakteri de edebiyatta tembelliğin simgesi haline de gelmiştir. “ Oblomov, 19. yüzyıl Rusya’sının başarılı bir
temsili olarak ele alınabilir. Yüzyılın başında gerçekleşen toplumsal,
siyasal, ekonomik, kültürel vb. değişim ve yeniliklere ayak uyduramayan; tüm
naifliğiyle “eski”yi yaşayan Rusya ve onun Oblomov’da “yaşayan” formları olarak karakterler durmaktadır.
İvan Gonçarov’un bu karakteri toprak zengini soylu bir ailenin tek
çocuğudur. Ömrü boyunca hiçbir iş
yapmadan büyüyen Oblomov’un saçını dahi uşakları taramış, elbisesini Zahar giydirmiş,
uşaklar çevresinde dört dönmüş, istese
de hiçbir şey yapamayan iradesiz, sadece bağırmayı ve emretmeyi öğrenen ve her
konuda başkalarına güvenen uyuşuk ve iradesiz bir insan olmuştur.
Bu şartlarda hiçbir yeteneği de gelişemeyen Oblomov pek
çok şey yapmayı hayal eden ama hiçbir teşebbüse de geçmeyen bir karaktere
dönüşmüştür. “Oblomov klasik kahramanlar
gibi genel bir tip, Don Kişot gibi, Tartuffe gibi insanlığın bir halini
göstermekle birlikte, zamanına, çevresine sıkı sıkıya bağlı bir insandır.”
Oblomov, doğumdan
ölüme kadar uzanan monografik bir roman tekniği ile yazılmış, doğumundan ölümüne kadar Oblomov’un tembellik
öz geçmişi anlatılmıştır. Roman
başkahramanın tembelliğinden ziyade Rus soylularının tembelliğinin eleştirisi
olarak karşımıza çıkmaktadır
Romanda Oblomov karakterinin zıddı olarak karşımıza çıkan
Alman asıllı Stoltz ise disiplinli ve çalışkan kimliğiyle Ruslara önerilen
olumlu bir model olarak sunulmuştur. Aslında çok dürüst, saf ve sadık bir insan
olarak betimlenen Oblomov’u bu ataletinden kurtarmak azminde olan sevgilisi
Olga bile tüm çabasına karşın başarısız kalan bir teşebbüs olarak gösterilir.
Romanın yarattığı etki sonrasında Oblomovizim diye bir
kavram da oluşmuş, Oblomov karakteri “…zekası parlak, duyarlılığı ince fakat
karamsar, bir işe yaramaz, topluma karşı olumsuz adam. Bazen iyi niyetli ve
ümitli olsa dahi eyleme geçemeyen, sonunda hep yenilgiye “ uğrayan insanların simgesi haline
dönüşmüştür.
Roman 1980 yılında
Rus yönetmen Nikita Mikhalkov tarafından 1980 tarihinde A Few Days in the Life
of Oblomov “ Oblomov’un
Yaşamından Birkaç Gün adı ile gösterime girmiştir.
Konusu
Rus aristokrat sınıfının çocuğudur. Çiftliğini, toprak
kölelerini kahyasına bırakıp büyük şehre gider ve devlet memuru olur. Toprak
ağalığını ruhundan atamayan Oblomov‘un, bir devlet memurunun
disiplinine ve yaşam tarzına ayak uydurması mümkün değildir.
Oblomov Roman Özeti
Rusya’da toprak zengini ve köy sahibi soylu bir adamın
tek çocuğu olan Ilya Ilyich Oblomov tüm hayatı boyunca hiçbir iş
yapmamış, becerememiş, tüm işleri uşakları tarafından yapılmış bir adamdır.
Zamanını evinde, çalışma ve yatak odasında geçiren
Oblomov sürekli bir takım projeler yapmayı hayal etmekte ama tembelliğinden
dolayı bunların hiç birisini yapmak için harekete geçememektedir.
Oblomov, hayatı boyunca hemen hiçbir işin dahi kendisi
yapamamış bir adamdır. Çocukluğundan beri kıyafetlerini bile uşağı Zahar
giydirmektedir. Bu nedenlerle tembel bir adama dönüşen Oblomov’un yapabildiği
tek şey, tüm işlerinin başkaları
tarafından yapılmasını beklemek veya istemektir.
Oblomoz esasında bundan hiç hoşnut değildir. Her sabah
kalktığında yeni bir porjeyi hayata geçirmeye karar vermekte, her günü yeni bir
başlangıç kabul ederek düştüğü ataletten kurtulmak istemektedir. Kâhyası
tarafından dolandırıldığının farkında olduğu halde Oblomovka’ya bile gitmeye, hatta
Oblomovka’ya mektup bile yazıp göndermeye üşenmektedir. Tembelliği nedeni ile işleri hep sarpa
sarmakta tüm bunları da bahtsızlığına yormaktadır. Oblomov, sürekli çıkan
sorunlardan da oldukça muzdariptir.
Oblomov’un çocukluk arkadaşı olan Andrey Stoltz, babası Alman annesi Rus olan çalışkan
ve disiplinli biridir. Oblomov ile aynı okulda okuyan Stoltz, Oblomov’u sürekli
olarak kollamakta her zorluktan onu kurtarmaktadır. Stoltz, iradesi güçlü,
zorluklara savaşmayı ve onları alt etmeyi bilen çalışkan, sorumluluk sahibi bir iş adamıdır. Ştolts, Alman asıllı babanın ve Rus annenin
özelliklerini üzerinde toplamıştır. Aynı zamanda son derece dürüst ve iyi bir
dost olan Stoltz, her insana nasip olmayacak şekilde Oblomov’un dostudur. Hatta Stoltz sayesinde Olga adlı bir kız ile
de tanışır.
Olga ile tanışmak Oblomov için çok büyük bir olay
olmuş, Oblomov bu sayede hayata
bağlanmış ve Olga’ya da âşık olmuştur.
Hatta Olga, onun için hayatta en büyük şanstır. Fakat tembelliği
yüzünden durumu daha da kötüye gitmekte ve topraklarını dahi kaybetmeye
başlamıştır.
Sonunda Olga ile nişanlanır. Üstelik Olga, onu disiplinli,
işine gücüne bakan bir adam haline getirmeye de çok kararlıdır. İradeli ve inatçı
bir kadın olan Olga tüm gücü ile Oblomov’u değiştirmeye çalışır.
Lakin Olga ne yaparsa yapsın Oblomov’u tembellik
huylarından kurtaramaz. Oblomov, evliliğin getirdiği uğraş ve sorumluluğu
yerine getirmeyi başaramaz. Olga, tipik
bir Rus kadını özellikleri ile büyümüş, henüz
tecrübeye sahip olgun bir kadın da değildir.
Bunun üzerine Oblomov, Olga’dan uzaklaşır ve bir mektup
yazarak Olga’dan ayrılmak istediğini söyler. Olga, ilişkilerini kurtarmak için
çok büyük çabalar harcasa da Oblomov’un çelikleşmiş huylarında Oblomov’u
kurtaramaz. Hatta Olga, kafasına
koyduğunu mutlaka gerçekleştirerek bundan dolayı da gurur duyan bir kadındır. Bu
nedenle Oblomov’u olumlu bir hale getirmekte kararlıdır. Lakin kendine bile bir faydası dokunmayan
Oblomov’un Olga’nın istediği sorumlulukları üstlenmesi imkânsızdır.
Stoltz’da en son ana kadar Oblomov’u kurtarmak için
elinden geleni yapar. Olga başarısız kalması sonucunda, yenilgisini ve yanılgısını
kabullenmek zorunda kalmış ama Stoltz ile evlenip mutluluğu bulmuştur.
Oblomov ise Olga’dan ayrıldıktan sonra Pşenitsına adındaki sıradan bir taşralı kadın ile
evlenir.