Diğer

Körfez Ülkelerinde Kapitalizm ve Sınıf

Ortadoğu hem çok yakın hem de politik etkileri açısından giderek iç içe geçtiğimiz bir coğrafya. Körfez Ülkeleri ise özellikle stratejik önemdeki petrol ve bu kaynaktan edindikleri devasa sermaye birikimleriyle Ortadoğu’da egemen politikalarının gelişmesinin en temel iç dinamiklerini oluşturuyor. Kısacası Ortadoğu’daki gelişmeleri anlamanın başlıca yolu Körfez ülkelerini anlamaktan geçiyor.
Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri, petrol zengini altı Arap monarşisinin -Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri- bölgesel bir bloğu. Bu blok, elindeki sermaye birikimiyle önemli uluslar arası roller edinmekte, sermayenin malileşme ve uluslararasılaşma süreçlerinin önemli aktörleri arasında yer almakta ve bölgenin politik gelişmelerine doğrudan müdahale etmektedir.
Adam Hanieh (yazar) Filistin’li göçmen bir babanın ve Avustralyalı bir annenin oğlu. Avustralya’da doğup, İngiltere’de eğitim görüp, Kanada’da doktora yapıp, uzun yıllarını ise Filistin ve Körfez ülkelerinde geçirmiş… Kısacası bu coğrafyanın hem çok içinde ama aynı zamanda dışarıdan bakabilme olanağına sahip bir akademisyen ve üstelik de Marksist. Bu özelliklerin tümü birleşince ortaya Körfez’in ve Ortadoğu’nun dinamiklerini gerçekten iyi analiz eden bir eser çıkmış.
Eser uluslararası gelişmeleri derinden kavrayarak, bölge dinamiklerini sadece iktisadi açıdan değil politik açıdan da sağlıklı değerlendiren, sağlam veriler üzerinden sözlerini dikkatlice söyleyen titiz bir çalışma. Bölgenin anlaşılması açısından zengin verileri ve doyurucu çözümleri içeren temel bir kaynak…
(Arka Kapaktan)
“Hanieh’nin bir ilke imza attığı kitabı, Körfez Arap devletlerini dünya ekonomisindeki anomaliler olarak görmememiz gerektiğini vurguluyor. Aksine 20.yüzyıl kapitalizminin onların merkezi rolü hesaba katılmadan anlatılamayacağını ileri sürüyor: küresel ekonomi Körfez’in gerçek özünün kendisidir ve küreselin gelişmesi Körfez’in gelişmesi aracılığıyla belirginleşmektedir. Kitap aynı zamanda yerel ve bölgesel ölçekte sermaye birikiminin ve Körfez sermayesi ile dünya kapitalist sisteminin yörüngesi arasındaki bağlantıların anlaşılmasına yönelik bir katkı da sunuyor. Son olarak, kitapta incelenen 500’ün üzerindeki Körfez İşbirliği Konseyi şirketi, mali kurumu ve projesi büyük bir ampirik veri zenginliği sağlamaktadır.” – Arab Studies Journal
“Ortadoğu’daki ayaklanmalar dünyayı sarstı ve bölgeye dönük standart yorumların toptan başarısızlığını gösterdi. Adam Hanieh, ilgili politik tartışmaları ve akademik literatürü domine eden Arap devletlerinin en geçerli stereotiplerini dağıtmak için sabırsızlıkla beklenen bir kitapla bizi donattı. Körfez ülkelerinde kapitalizm ve sınıf çelişkileriyle ilgili mümkün olan en keskin analiz. Kitap, bu devletlerin olası ekonomik ve politik yörüngelerini başka hiçbir yerde olmadığı kadar gözler önüne seriyor.” – Greg Albo
“Adam Hanieh, iktisadi işlevleri kadar bu role ilişik olan siyasi-askeri statülerini değerlendirerek Körfez Arap monarşilerinin küresel kapitalist/emperyalist sistem dahilinde iç içe geçmesinin yollarını araştırmaktadır. Muazzam bir devrimci dalga tarafından derinden sarsılan bir bölgede Körfez monarşilerinin bu tepkiye dönük mevcut rejimleri koruma rollerini teyid ettiği bir zamanda, eleştirel perspektifle donanmış bu dikkat çekici bilimsel çalışma gerçekten çok güncel.”- Gilbert Achcar
“Adam Hanieh’in 2008 krizi üzerine analizlerini izleyen biri birkaç yıl sonra Tunus’ta patlak veren Arap halk hareketlerini öngörebilirdi. Ortadoğu üzerine okuyandan çok yazanın, dinleyenden çok konuşanın bulunduğu ülkemizde, gelişmelere sınıf merceğinden bakmak isteyenlerin başvurabileceği az sayıda isimden biri de Hanieh. Körfez gericiliğinin sınıfsal temeline odaklanan elinizdeki bu kitap da uluslararası alanda olduğu gibi ülkemizde de önemli bir boşluğu dolduruyor.” – Ali Ergin Demirhan
 
İçindekilerTablolar ListesiÖnsözTürkçe Baskıya ÖnsözYeni Devrimci Dalga ve Körfez Ülkelerinin Rolünü DeğerlendirmekKapitalizmin Mısır’daki GelişimiKüresel Krizin Bir İfadesiBölgesel BoyutBu Bir Karşı Devrim Momenti mi?Eşitsiz Gelişim, Kriz ve KörfezSonuç: Gelecekteki Yörüngeler
Bölüm 1: Körfez Arap Ülkelerinde Yaklaşan Sınıf OluşumuSömürgecilik ve Körfez Ülkelerinin KökeniKörfezdeki Sınıf Oluşumuna Kuramsal YaklaşımlarSınıf ve KapitalizmSermayenin UluslararasılaşmasıMaliye ve UluslararasılaşmaUluslararasılaşma ve Khaleeji SermayesiSınıfın Mekansal YapılanmasıKörfezin Sınıf Oluşumunu Anlamak – Kitabın Yapısı
Bölüm 2: Savaş Sonrası Kapitalizmin Ekonomi Politiği ve Körfezin İnşası“Altın Çağ“Üretimin Genişlemesi ve UluslararasılaşmasıOrtadoğuda Petrol ve ABD İktidarına Geçiş: 1950-1970Altın Çağın SonuKörfez, Finansallaşma ve ABD İktidarıNeoliberalizm ve GüneyOrtadoğu’da ABD İktidarıBirinci Körfez SavaşıSonuç: Küresel Ekonomi Politik ve Körfez Sınıf Oluşumu
Bölüm 3: Körfez İşbirliği Konseyinde Kapitalizmin GelişimiKörfez’deki Mekânsal SabitleyiciKörfez’deki Kapitalist Sınıfların OluşumuÜretken DolaşımSatışa Dönük SanayileşmeEnerji Yoğun SanayilerTarımcılıkMeta DolaşımıAskeri İthalatlarFinansal DolaşımSonuç
Bölüm 4: Tek Bir Küresel Ekonomiye Doğru: 1991-2008Uluslararasılaşmadaki Yeni HiyerarşilerFinans, Risk ve Borç21. Yüzyılda Körfez BölgesiKİK Petrolü, Dünya Enerjisi ve Uluslararası RekabetPetro-dolarların Yeniden Canlanması:Küresel Dengesizlikler ve KİK’in Artı-SermayesiKİK Piyasaları ve Kapitalistler Arası RekabetSonuç: Khaleeji Sermayesi’nin Temelleri
Bölüm 5: Khaleeji Sermayesi’nin OluşumuÜretken Dolaşımİnşaat ve Müteahhitlik Faaliyetleriİmalat SektörüAlüminyumÇelikPetrokimyasallarÜretken Dolaşımın Diğer SektörleriMeta DolaşımıKİK Lojistik ve Kargo Taşımacılığı SektörüKİK Perakende SermayesiBüyük Alışveriş MerkezleriMali DolaşımKİK Hisse Senedi PiyasalarıBorç PiyasalarıKİK Özel SermayesiSonuç: Khaleeji Sermayesi’nin Genel Yapısı ve Temel Özellikleri
Bölüm 6: Khaleeji Sermayesi ve OrtadoğuOrtadoğu’daki Sınıf Oluşumunun Üzerindeki EtkiÜrdün, Mısır ve Lübnan’da Bankacılık SektörüFilistin Batı Şeria’sıSonuç: Ortadoğu’daki Parçalanmalar
Bölüm 7: Gelecekteki Yörüngeler2008 KriziFinansal SonuçlarKrizin Körfez’deki YansımalarıKhaleeji Sermayesi’nin Desteklenmesi ve Krizin Mekansal Yer DeğişimiKrizin Mekansal Yer DeğişimiGelişmenin Gelecekteki İzleriDoğu Asya Yükselişte mi?
EklerEk A. Khaleeji Sermaye Şirketler GrubuEk B. En Büyük Körfez İşbirliği Konseyi Bankalarının MülkiyetiKaynakçaDizin
Türkçe Baskıya Önsöz: Yeni Devrimci Dalga ve Körfez Ülkelerinin Rolünü Değerlendirmek
Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan ve çok kısa sürede tüm Ortadoğu’yu saran halk ayaklanmaları bölgedeki siyasal statükoyu yerle bir etti. Bu ayaklanmalar Arap dünyasındaki rejimlerin kırılganlığını bütün çıplaklığıyla ortaya koydu. Uzun süredir gizli polis teşkilatı (muhaberat) ve kendilerine bağlı sokak çetelerinin (baltajiya) faaliyetlerine muhtaç biçimde varlığını sürdüren bu rejimler herhangi bir değişimin imkansız olduğuna dair mevcut olan bariz kötümserliği sürekli olarak beslediler ve kullandılar. Fakat milyonlarca insanın korkularını atıp meydanları doldurmaya başlamasıyla birlikte sadece birkaç haftalık kısa bir süreç içerisinde tüm denetim mekanizmaları çöktü. Bu süreçteki en kritik dönüm noktası 11 Şubat 2011 tarihinde üç haftadır sürekli olarak devam eden (onlarca insanın öldüğü ve binlercesinin ise yaralandığı) kitlesel sokak gösterileri sonucunda Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in makamını terk etmek zorunda kalmasıydı. Mübarek’in defedilmesi tüm dünya çapında kutlandı ve onun devrilmesinden ilham alan protestolar ve sokak gösterileri bölgedeki bütün ülkeleri sardı.Bu ayaklanmaların doğası, Arapça bir kelime olan ve “başkaldırmak” anlamına gelen intifada kelimesiyle kısmen ifade edilebilir. Fakat bu hareketleri, Tunus’taki Ben Ali rejiminin yerle bir olmasının hemen ardından Mısır’da da sabık diktatör Mübarek’in devrilmesi hedefiyle sınırlı bir hareket olarak görmek büyük bir hata olur. Başlangıçta dünya ve bölge liderlerinin halk hareketlerine verdiği yanıt yıllardır Ortadoğu bölgesini karakterize eden reel politika dinamiklerini açıkça ortaya koymuştur. Mübarek’in istifası öncesindeki birkaç hafta boyunca ABD, Avrupa ve diğer dünya liderlerinin vermiş oldukları kaçamak beyanlar Batılı devletlerin bölgedeki otokratik rejimlere uzun yıllardır vermiş oldukları desteği doğrulamıştır. Başta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ürdün Kralı Abdullah’ın yanı sıra BAE ve Suudi Arabistan’daki egemen aileler başta olmak üzere Arap liderleri Mübarek lehine yani Mısır halkı aleyhine açıkça destek beyanında bulundular. Ayrıca, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da Ortadoğu’daki siyasal sistemi şekillendiren ortak çıkarları ortaya koyar biçimde Mübarek’in arkasında durdu.Bununla birlikte Mübarek’in ülke dışına kaçmasının ardından bu liderlerin çoğu yeni siyasal durumu tarif etmek için farklı bir dil kullanmaya başladılar. Dil olarak Mübarek’e açık veya pasif destek verme arasında gidip gelen ifadelerle dolu bir konumdan, “parlamenter rejime yeniden geçiş” talepleri ve “demokrasi gereksinimi” laflarını kullanır bir konuma geçtiler. ABD Başkanı Barack Obama ve diğer devlet sözcüleri “barışçı protesto ve direniş ruhuna” yönelik onaylarını dile getirirken ABD’nin “ne zaman gerekli görülürse (…) sağlıklı bir demokratik rejime geçiş için (…) Mısır’a bir dost ülke ve bir ortak olarak destek vermeye devam edeceklerini” beyan ettiler. Bu türden verilen sayısız beyanda, buradaki halk ayaklanmaları ülkede uzun yıllardır süren Mübarek otokrasisine karşı demokrasi yönünde verilmiş bir mücadele olarak tanımlanıyordu. Temel odak noktası, önceden Mübarek rejimini destekleyen tüm kesimler tarafından artık bıkkınlık verecek kadar tekrarlanacak şekilde, “parlamenter rejime yeniden geçiş” sorununa kaydı.Pek çok yorumcunun yaptığı gibi, Mısır’daki dönüşüme dönük Batı ülkelerinin verdiği desteğin, bölgedeki kilit müttefik olarak Mübarek rejimine ve onun Mısır halkına yapmış olduğu baskı ve işkencelere on yıllardır verilen destekle açıkça çeliştiğini görmek zor değildir. Bununla birlikte, bu ayaklanmaların basitçe bir “demokrasi” sorunu çerçevesine hapsedilmesine dönük daha açık bir eleştiride bulunmamız gerekiyor. Mısırlı protestocuların öncelikli sorununun Mübarek olduğunu ve birincil talep olarak sözde “siyasal özgürlük” sorununu dile getirdiklerini iddia etmek bu protestoların gerçek boyutunu görememek anlamına gelir. Aksine bu eylemler, genellikle iki farklı alanmış gibi ele alınan ‘siyaset’ ve ‘ekonomi’ alanlarının birbiriyle iç içe geçtiği ve aynı mücadelenin bir parçası olduğunu bize göstermektedir. Bu mücadeleler sadece rejimin yaşadığı bir meşruiyet krizini değil kapitalizmin yakın dönemde Mısır’da ve bir bütün olarak Ortadoğu’daki gelişme biçimine dönük bir tavrın da ifadesidir. Bu eylemler sınıfsal analizin her türlü toplumsal dönüşümü anlamanın temel dinamiği olarak varlığını koruduğunu ve eş zamanlı olarak da ‘sınıf mücadelesi’ kavramının her türlü indirgemeci ekonomi yorumlarını sürekli olarak yerle bir eden bir dizi farklı ifade biçimi kazanacağını ortaya koymaktadır.Herhangi bir kafa karışıklığını önlemek gerekirse, Mısırlı protestocuların temel olarak Mübarek’in makamını terk etmesi talebi etrafında örgütlenmediği veya eylemlerin çok sınıflı yapısının inkârı iddiasında değilim. Bu protestolar Mısır’daki üst sınıfları da içeren bir dizi geniş çaplı sosyal tabakayı bünyesine aldı ve rejim değişimi öncelikli talep konumundaydı. Fakat bu protestoların yüzeydeki yansımalarına yoğunlaşmak içerdikleri asıl muhtevayı görmemizi engellemektedir. Eylemlerin genel mantığı kapitalizmin Ortadoğu’da yaşadığı geniş kapsamlı sorunlarla derinden bağlantılıydı. Bu sorunların başında şunlar yer almaktadır: 1) Küresel ekonomik kriz ve neoliberalizmin Mısır’daki yapısı ve 2) Ortadoğu’daki ABD hegemonyasının sürmesi bağlamında Mısır’ın üstlendiği rol. Bu konular tek başına ‘ekonomik’ veya ‘siyasal’ içerikli değildir ve öncelikle Mısır’da hangi sınıfın hakim olduğu ve Mısır devletinin en çok kimin çıkarına hareket ettiğiyle ilgilidir. Mübarek rejiminin yapısı bu konulardan bağımsız düşünülemez ve işte bu nedenle siyasal despotizme karşı verilen mücadele kaçınılmaz olarak sınıf mücadelesi dinamikleriyle iç içe geçmiştir. Buradaki halk ayaklanmalarını en iyi şekilde anlamak için sınıf ekonomi politiğinin bu çok boyutlu yapısını kavramak gerekir.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

2013 Astroloji ve Burçlar Ajandası

Editor

Reklam Kültür Toplum

Editor

Gülse Birsel – Hala Ciddiyim

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası