Hindistan’ın en eski ve en değerli kutsal yazıtları, Veda adı verilen kitaplarda toplanmıştır. Ve bu yazıtlar bütün ortodoks Hintlilerin inanç kaynağını ve en büyük dinsel etkenini teşkil ederler. Veda’lar dört kitaptır: Rig Veda, Sama Veda, Yajur Veda ve Atharva Veda. Yine bu kitapların her biri iki kısımdan müteşekkildir; bilgi ve hareket. Rig Veda esas olarak, dinı̂ törenlere ait bilgilerden ve bu törenlerde kullanılan ilahı̂lerden ve çalışma metodlarından bahseder.
Sama Veda ise, dinı̂ gerçeğin en büyük tarafı olan Tanrı bilgisini işler ve kitabın bu kısımlarına UPANİŞADLAR adı verilmiştir. Upanişadlar, kelime anlamı olarak «Dizinin dibinde, bir öğreticinin dizinin dibinde» anlamına gelen bir doktrin, bir hikmettir.
Kelimenin başka bir anlamı da «Gizli öğreti»dir. Yine bu kelimenin bir diğer anlamı, yedinci yüzyıl tefsircisi Shankara tarafından şöyle ifade edilmiştir: «Kişiyi cehalet bağlarından koparan ve en yüksek amaç olan özgürlüğe ulaştıran Tanrı bilgisi.» Upanişadların kaç tane oldukları kesin olarak bilinmemektedir.
Elde edilebilenler ancak yüz sekiz tanedir. Upanişadlar, bir kısmı nesir, bir kısmı nazım şeklinde olan ve birkaç yüz kelimeden birkaç bin kelimeye kadar uzanan yazıtlardır. Ve bu yaz ıtların her biri, kutsal Veda kitaplarının bir bölümüne aittir ve bazen o bölümün adını almıştır. Meselâ, Katha-Upani şad adlı bölüm YajurVeda’nın kathak Brahman bölümüne aittir.
Ekseriyetle karşılıklı diyaloglar şeklinde basit ve gerçek bir hikâye veya bir tefsir olan bir yazıtların kimin tarafından ve ne zaman yazıldıkları bilinmemektedir. Halen mevcut yüz sekiz Upanişad’tan onaltı tanesi, Shankara tarafından «Brahman Sutraları» adlı tefsir kitabından güvenilir şekilde tanıtılmıştır. Bu on altı Upanişad şunlardır:
Katha, Isha, Kena, Prasna, Mundaka, Mandukya, Taittiriya, Aiteraya, Chandogya, Brihadaran- yaka, Kaivalya ve Svetasvatara. Hindu dinini tanımak isteyen bir kimse, bu yazıları incelemek zorunluluğundadır. Upanişadların en büyük özelliği, bu yazıtların ermişlere ve bilge kişilere ait olmasıdır. Yazarları, tefekkür yoluyla veya düşler vasıtasıyla buldukları iç görüşleri sadece sathi olarak ifade etmekle kalmayıp, derinlemesine açıklamışlardır.
Bu yazarlar, bir yöntemin kurucusu olmaktan ziyade, kendi hayat tecrübelerinin nakledicileridir. Bundan dolayı, bu yazıtlarda birçok farklı anlayışlar vardır. Gerçekte, Upani şadların her biri, bir ϐikri veya belli bir görüşü ifade etmektedir. Okuyucu hiçbir yerde, bütün gerçeği bir araya toplanmış olarak bulacağını zannetmemelidir. Upanişadların yine bir diğer özelliği, şekilleriyle ilgilidir. Yaz ıtların hiçbir yerinde ne mantıkî bir başlangıç ne de mantıkı̂ bir bitiş vardır.
Ancak, çeşitli noktalar üzerindeki dikkatli müşahedeler bir araya geldikleri zaman, kısa ve müşterek bir anlayışı ortaya çıkarırlar. Geleneklere ve Vedaların kendilerine göre, Vedaların tetkiki için kişinin bir Guru, bir öğretici bulması gereklidir. Rig-Veda ve Upani şadlar da sık sık, «Tam bir teslimiyetle ve hizmet etme arzusuyla kendine bir öğretici bul» sözlerine rastlanır.
Aynı yazıtlar içinde şu sözlerde vardır: «Atman’a ait bir şeyler işitmek çoğu insanın nasibi değildir, zaten i şitseler de O’nu anlamazlar. O gerçekten, bahseden ki şi üstün bir insandır, Onu tanımaya çalışan insan akıllı kişidir, iyi bir öğretici tarafından yetiştirilen ve o gerçeği anlayabilen insan da, kutsal bir kişidir.» Hinduizm anlayışına göre, iyi bir öğretici vazifesini iki şekilde gösterir:
Birincisi, kutsal metinlerin hem kelime anlamını hem de özünü açıklamakla; ikincisi ve daha önemlisi de talebesini güncel davranışlarıyla, sözleriyle ve hatta sessizliği ve hareketsizliği ile örnek bir yaşam göstererek eğitmeyle. Kutsal metinleri tetkik etmenin amacı, sadece ve esasen aklı canlandırmak değil, ruhu arıtmak ve zenginleştirmektir.
Şayet herhangi bir kimse bu yazıtları Tanrı’nın sözleri olarak kabul ederse, bu o sözlerdeki gerçeğin kişisel tecrübeyle tahkikin mümkün olmasındandır, öyle ki ki şi yaptığı tecrübenin gerçeğe uymadığını görürse, onu reddetmek hakkına sahiptir.
Upanişadlarda, gerçek bir eğitimin bu yazıtları tetkik etme şeklinde değil, sayesinde (kendisiyle) değişmeyeni idrak ettiğimiz eğitim şekli, olduğu yazılıdır. Başka bir deyimle, din de gerçek eğitim, doğrudan doğruya Tanrı’nın tecrübesidir. Ve bu yazıtlar bu tecrübenin yoludur.
Bütün bilgiler ve bütün hikmetler, tıpkı alev alev yanan bir ateşten sıçrayan kıvılcımlar gibi, Tanrıdan zuhur ederler. Onlar, Tanrının soluğudur. Maitreyi! BRIHADARANYAKA