Yazarın kendi adıyla roman kişileri arasına katıldığı ve diğer roman kişileriyle “birlikte” kaleme aldığı Müşahedat, modern hikaye ve romanımızın ilk örneklerini veren Ahmet Midhat Efendi’nin en ilginç eseridir. Romanın aynı zamanda okuyucuları olan roman kişileri, kurguya zaman zaman müdahale eder ve değişikliklerin yapılmasını sağlarlar. Dolayısıyla romanda okuyucular da metnin oluşumuna katılmış olurlar. Yazarın Natüralist bir roman örneği olmak üzere tasarladığı Müşahedat, romanın yazılışını aynı zamanda romanın konusu haline getirmesiyle o güne kadar Berna Moran’ın belirttiği gibi- dünya edebiyatında da örneği görülmeyen bir teknikle yazılmıştır.
Tanzimat dönemi Türk romanının en sık işlediği konulardan biri olan “yanlış Batılılaşma” probleminin Osmanlı vatandaşı gayrimüslimler arasındaki görünüşünün bir Osmanlı-Türk yazarının bakış açısından sergilenmesi ise bu romanı ele aldığı konu bakımından da ilginç kılmaktadır.
SUNUŞ
Bilindiği gibi Türk romanının ortaya çıkışı Tanzimat’tan sonra edebiyatımızda başlayan yenileşmeyle birlikle olmuştur. Osmanlı Devleti içinde başlayan Batılılaşma hareketleri bir süre sonra edebiyata da yansımış, önce Batılı yazarlardan romanlar çevrilmiş, ardından da 1870’lı yıllardan itibaren Türk yazarları ilk roman Örneklerini vermeye başlamışlardır. Günümüz romanı ile karşılaştırıldığında aşıldığını söyleyebileceğimiz bu dönem eserleri, ne olursa olsun Türk romancılığının temelini oluşturması bakımından önemlidir.
Geçmişten günümüze kadar bu eserlerle ilgili yapılan nefirlere göz alıklığında, mesela Mustafa Nihat Özön’ün yaptıkları gibi ciddi çalışmaların yanında, çoğunlukla akademik disiplinden yoksun yayınların da gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu neşirlerin çoğunda söz konusu romanların dilinin sadeleştirilmesi yoluna gidilmiş, böylece edebiyat eserinin temeli olan “neyin anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığı” prensibi yok sayılmıştır. Hatta bazı sadeleştirmelerde sözgelimi Fazıl Yenisey’in hazırladıklarında eserlere ait olmayan ilaveler yapıldığı, bazen de bazı bölümlerin ya da paragrafların çıkarıldığı görülmüştür. Öte yandan, eserin diline herhangi bir müdahalede bulunmadan gerçekleştirilen yayımlar, aradaki yüz yıldan fazla bir dönemden doğan dil farkı dolayısıyla, eserlerin okuyucu tarafından lam anlaşılmasını engellemiştir. Bu engeli aşmak amacıyla bazı neşirlerin sonuna konulan sözlükler ya da sayfa altındaki dipnotlar ise okuyucunun metne ilgisini dağıtması bakımından sakınca doğurmuştur.
Bu metinlerin neşrinde, bütün bu sakıncalar göz önünde bulundurularak günümüzde bazı okuyucular tarafından bilinme yen kelime ve tamlamaların anlamlarının metnin akışını bozmadan köşeli parantez içersinde verilmesi yoluna gidilmiştir. Bu yöntemle, isteyen okuyucunun ise bu açıklamaları gömleksizin metni okuyabilmesi imkânını bulması amaçlanmıştır.
Bu romanları yayımlarken daha önce yapılmış neşirler de göz önünde bulundurularak hatası/ ve eksiksiz, metinler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Fakat buna rağmen gözden kaçan eksikler veya yanlışların olabileceğim veya bu gibi metinlerin neşrinde daha uygun yöntemlerin bulunabileceğini belirtmemiz gerekir. Amacımız Prof, Dr, Mehmet Kaplan’ın da belirttiği gibi, “zamanın sisleri ardında gözden kaybolan eski kültür eserlerimizi, günün aydınlığına çıkararak, yeni nesilleri onlar üzerinde düşündürmeye” çalışmaktı. Başarılı olabildiysek kendimizi mutlu hissedeceğiz.
Editörler
MÜŞAHEDAT ROMANI HAKKINDA
Hikâyeden romana, tiyatrodan biyografiye, ekonomi, politika, din gibi çok çeşitli sahalardaki makalelere varıncaya kadar birçok türde eser veren Ahmet Midhat Efendi, gerek devrinde gerek daha sonraki dönemlerde sürekli adından söz ettirmeyi başarabilen yazarlarımızdan biridir. Bunda onun on sekizinci asrın tipik klasik müellifleri gibi her alanla yakından ilgilenen ve öğrendiklerini içinden çıktığı halkla daima paylaşmak isteyen hoca ve âlim tarafının etkisi olduğu kadar ele aldığı türlerde yaptığı cesur ve kendine özgü yeniliklerinin de payı büyüktür.
1870 yılında tefrika edilen Letaif i Rivayat bizde batılı anlamda roman ve hikâyenin de kurucuları arasında yer alan Ahmet Midhat hem bu seride yer alan eserlerinde hem de diğerlerinde, bugünkü eleştirmen ve teorisyenlerin dikkatlerini tekrar kendisine yöneltebileceği bir dizi teknik ve kurgusal tecrübelerde bulunur. Sözgelimi Ölüm Allah’ın Emrinde hikâyeye sondan başlayıp tekrar başa dönme tekniğini denerken Karı Koca Masalının günümüzün postmodern yazarlarım imrendirecek bir kurgulama tekniğiyle oluşturur ve yazma eylemini bir oyuna dönüştürür. Müşahedat romanı da onun farklı ve yeni anlatım teknikleri kullandığı ilginç romanlarından biridir.
Ahmet Midhat Efendi Müşahedat romanını 1890 yılında kaleme alır ve dönemindeki realizm, natüralizm romantizm tartışmalarına bu eseriyle katılır. Romanın başına yazdığı önsözde kendine özgü bir natüralizm ve realizm anlayışı ortaya koyar. Emile Zola mektebine mensup yazarların natüralist olma amacıyla insanı çevresiyle birlikte ele alıp değerlendirme ve vak’ayı roman kahramanının mizacına göre şekillendirme kaygısı onda gözlemlenmez. Böyle bir amacı da yoktur. Bu bağlamda natüralizmin veya realizmin esasen bir üslup özelliği olduğu meselesi ile onu ilgilendirmez Ona göre;…