Yıkımın eşiğindeki çaresiz bir genç kız, kalbinin kırılmaması için ne yapabilir?
Karanlığın gözlerinizi bağladığı yerde, kalbinize güvenmekten başka çareniz yoktur.
Arkadaşlığın sınırları nereye kadar uzanabilir ve bir kızın kalbindeki aşk ne kadar güçlü olabilir?
Vampir Yüksek Konsey’i tarafından aklanan ve Tulsa Gece Evi’ndeki yüksek rahibe konumuna geri getirilen Neferet, Zoey’den intikam almaya yemin eder. Kalona üzerindeki hâkimiyeti, Zoey’e karşı kullanacağı silahlardan sadece biridir. Ancak Zoey Skye Adası’na sığınmış ve orada Kraliçe Sgiach tarafından onun yerine geçmesi için eğitilmektedir. Kraliçe olmak harika olurdu, değil mi? Tulsa’ya neden dönsün ki? İnsan refakatçisi Heath’i kaybettikten sonra Zoey ne kendisinin, ne de süper yakışıklı savaşçısı Stark’la olan ilişkisinin asla eskisi gibi olmayacağını bilir.
Peki ya Stevie Rae ve Rephaim? Alaycı Kuzgun, Stevie Rae’ye karşı kullanılmayı reddeder, fakat dünya üzerinde Zoey dâhil hiç kimse onların ilişkisini onaylamayacakken elinden ne gelir ki? Babasına mı yoksa kalbine mi ihanet edecek?
Hepsi ve çok daha fazlası Gece Evi serisinin soluk kesen 8. kitabında…
***
NEFERET
Huzursuz edici bir rahatsızlık hissi Neferet ’i uyandırdı. Rüyayla gerçek arası o sınırları belli olmayan yerden tamamen ayrılmadan önce uzun zarif parmaklarını Kalona’ ya uzattı. Dokunduğu kol kaslıydı. Parmak uçlarını altındaki ten güçlü pürüzsüz ve hoştu. O küçük ve kuş tüyümsü dokunuş yeterli olmuştu. Kalona kıpırdandı ve hevesle ona döndü.
Tanrıçam. Sesi uyku mahrumluğu ve yenilenmiş bir arzunun başlangıcıyla boğuk çıkıyordu.
Neferet’ in canını fena sıkıyordu.
Aslında hepsi canını sıkıyordu çünkü hiçbir o değildi.
Bırak beni … Kronos. Saçma ve aşırı hırslı ismini anımsamak için duraksayıp hafızasını yoklamak zorunda kalmıştı.
Tanrıçam , yoksa keyfinizi kaçıracak bir şey mi yaptım ?
Neferet ona baktı. Erebus’ un oğullarından biri olan genç savaşçı , yanında boylu boyunca yatıyordu. Yakışıklı yüzü açık ifadesi istekli deniz mavisi gözleri mumla aydınlanan yatak odasının loşluğunda bile en az bir gün önce kalenin avlusunda antrenman yaparken izlediği zamanki kadar çarpıcıydı. Bir anda Neferet ‘in arzusunun harekete geçirmişti. Tek bir davetkar bakışla kendi rızasıyla ona gelmiş ne kadar hevesle olsa da boşu boşuna sadece ismen değil özünde de bir tanrı olduğunu ispatlama girişiminde bulunmuştu.
Ancak Neferet daha önce bir ölümsüzün yatağına girmişti ve bu yüzden Kronos’un nasıl bir sahtekar olduğunu çok yakından biliyordu.
Neferet adamın mavi gözlerine sıkkın bir ifadeyle bakarken Nefes almak dedi.
Nefes mi alayım Tanrıçam ? Kronos kafası karışmış gibi aslında top ve grüz gibi silahları temsil etmesi gerekirken Neferet e süslü 4 Temmuz havai fişekleri gibi gözüken dövme deseniyle bezeli alnını kırıştırdı.
Keyfimi kaçıracak ne yaptığını sordun bende cevap verdim. Nefes alıyorsun. Bunu fazla yakınımda yapıyorsun. Keyfimi kaçıran bu. Tatağımdan ayrılma zamanın geldi. Neferet iç geçirdi ve parmaklarını onu kob-valar gibi yaptı.
Git. Şimdi.
Kronos ‘un yüzünde beliren belirgin incinme ve şok karşısında az kalsın yüksek sesle gülecekti.
Bu genç gerçekten ilahi refakatçisinin yerini tutabileceğine inanıypr muydu ? Bu düşüncenin küstahlığı öfkesini körüklemişti.
Neferet ‘in yatak odasının gölgelerinde sinmiş gölgeler beklentiyle kıpırdanıyordu. Neferet her ne kadar varlıklarının farkında olduğunu belli etmese de heyecanlarını hissediyordu. Ve bu hoşuna gidiyordu.
Neferet’in tepkisi hızlıydı. Nefes alır gibi kolayca, elini nn* vaşçımn kolundan kaldırdı ve avucu dışa dönük hâlde, od.m nın kıyılarına sinmiş gölgelerden en yakın olana uzattı.
Karanlık, dokunuşuna Kronos’tan bile hızlı tepki verdi Neferet, karanlığın öldürücü soğuğunu hissetti ve özelli! le su yüzüne çıkan anılarını nasıl kovaladığını görünce, nii ğuğun verdiği hisle coştu. Umursamaz bir tavırla, Karaniık’l Kronos’un üstüne fırlatırken “Arzu ettiğin acıysa, o zanum soğuk ateşimi tatmaksın,” dedi.
Neferet’in üstüne savurduğu Karanlık, Kronos’un geni, ve pürüzsüz tenini hevesle deldi ve daha az önce okşadığı ku lunda kıpkırmızı şeritler hâlinde kesikler açtı.
Kronos inledi, ancak bu kez tutkudan çok korkuyla.
“Şimdi, emrimi yerine getir. Beni yalnız bırak. Şunu kın unutma, genç savaşçı, bir tanrıça ona ne zaman ve nasıl dokunulacağını kendisi seçer. Bir daha sakın haddini aşma!”
Kronos kan içindeki kolunu sıkıca tutarak, Neferefin önünde eğildi. “Evet, Tanrıçam.”
“Hangi tanrıça? Net ol, savaşçı! Bana muğlak unvanl.ı11 hitap edilmesine izin verecek değilim!”