G R
Çocukluğumu görmek, ha? Elli yılı
aşkın bir zaman var aramızda, feri
sönmü gözlerimle yine de seçebilirdim,
ama hâlâ yansıttığı ışık çeşit çeşit
engellerle perdeleniyor, gerçek ulu da lar
bunlar: ya amımın tüm yılları ve bir kaç
saati.
Doktor dedi ki ille de o denli
uzaklara bakmakta ısrar
etmemeliymişim. Geçmişim için yakın
olaylar da değerliymi , özellikle de bir
önceki gecenin hayalleri, düşleri. Ama
biraz çeki düzen de gerekli yine. Tâ
başından başlayabilmek için, bugünlerde
uzun süre Trieste’den ayrılan doktoruma
Allahaısmarladık der demez, yalnızca
onun işini kolayla tırmak amacı ile, bir
psikanaliz kitabı satın alıp okudum.
Anlaması güç de il, ama pek sıkıcı.
Yeme imi yedikten sonra öyle
rahatça bir koltu a yerle tim, elimde
kalemimle bir kâğıt parçası var. Alnım
kırı ıksız, çünkü zihnimden her türlü
çabayı sildim. Düşüncem benden
kopukmu gibi gözüküyor gözüme.
Görüyorum işte. Yükseliyor, alçalıyor…
onun işi de bu zaten. Kendisinin düşünce
olduğunu, görevinin dile gelmek olduğunu
anımsatayım diye kaleme sarılıyorum. Ve
işte alnım kırı kırı oluyor, çünkü
sözcüklerin her biri bir alay harften
olu mu ve buyurgan bugünüm yeniden
canlanıp geçmi i gölgeliyor.
Dün kendimi alabildi ine
koyvermeyi denedim. Deneyim deliksiz bir
uyku ile noktalandı, elde etti im tek
sonuç adamakıllı dinlenmek, bir de o
uyku sırasında önemli bir eyler
gördü üm duygusuydu, garip bir duygu.
Ama unutulmu , sonsuza dek yitirilmi ti.
Elimdeki kalem sayesinde uyanık
kalıyorum bugün. Geçmi imle hiçbir
ba ıntıları olamayacak garip hayaller
görüyorum, görür gibi oluyorum: bir
lokomotif sonu gelmez vagonlarını
ardından sürükleyerek oflaya puflaya bir
yokuşu tırmanıyor; kimbilir nereden
gelmi , nereye gidiyor ve şimdi neden
buradan geçiyor!
Uyku ile uyanıklık arasında aklıma
geliyor: benim kitaba bakılırsa bu
yöntemle insan ilk çocukluğunu, hatta
kundaktaki dönemini bile
anımsayabilirmi . Gözümün önüne
hemen bir kundak bebeği geliyor, ama
neden ben olayım ki? Hiç de bana
benzemiyor, sanırım birkaç hafta önce
baldızımın do urdu u bebek bu, elleri
miniminnacık da gözleri koskocaman diye
handiyse bir mucizeymi gibi bize
gösterdilerdi. Zavallı çocuk! Nerede kaldı
çocukluğumu anımsamak! imdi kendi
çocukluğun ya ayan seni bile
uyaramıyorum, onu ilerde anımsamanın
zekân ve sa lı ın açısından ne denli
önemli oldu unu bile anlatamıyorum.
Ya amını, hatta ya amının seni
iğrendiren nice bölümlerini belle ine
kazımanın yerinde bir i olaca ını ne
zaman anlayabileceksin acaba? Sen bu
arada dünyadan habersiz, zevk pe inde
minimini bedenini ara tırmaktasın ve o
güzelim ke iflerin seni acıya, hastalı a
iletecek, bunu hiç istemeyen kimseler
bile yine aynı yola sürecekler seni. Elden
ne gelir? Be i ini esirgemenin yolu yok ki!
Esrarlı bir karı ım olu mada senin
ba rında, minicik bebek! Her geçen an
bir kimyasal ayıraç katıyor içine. Binbir
hastalık olasılığı ile kar ı kar ıyasın, tüm
anların temiz olamaz çünkü. Hem sonra
—minicik yavru!— tanıdığım ki ilerin
kanındansın sen. Şimdi akıp giden
dakikalar temiz bile olsalar, seni
hazırlamı olan nice yüzyıllar arı değildi
kuşkusuz.
te uykudan önce üşüşen
görüntülerin çok uzağındayım artık.
Yarın yeniden deneyeceğim.