Diğer

Aşkım Ayağını Denk Al

Çiftler arasında iletişim problemlerinin yaşanması doğaldır.
Önemli olan, sorunları küçükken çözmenin yollarını bilmektir.
Zamanında müdahale edilemeyen iletişim problemleri ayrılıkla sonuçlanabilir. Bu aşamaya gelmeden iletişim sorunlarına
müdahale etmek, ilişkinize, evliliğinize ve dolayısıyla da kendinize saygı duyduğunuzu gösterir, huzurlu ve mutlu birliktelikler yaşamanızı sağlar.
Bu kitapta, çiftler arasında yaşanmış gerçek hayat öyküleri içinde iletişim problemlerinin nasıl çözüldüğünü bulacaksınız.
Belki sizin hayatınız da bir dönüm noktasındadır.
İlaçla tedavi veya psikolojik destek gerektirmeyen tüm iletişim problemlerinin çözümü için bu kitap size yol gösterecektir.

ÖNSÖZ

Evlilik oyuncak değildir. Karşılıklı saygı, sevgi, fedakârlık bütününde değer bulur. ilgi, sıcaklık, paylaşım, evliliği canlı tutar. Eşine ilgi göstermeyi zül sayan önce kendini sorgulamalıdır. Bazı kadınlar veya bazı erkekler ilgiyi tek taraflı bekler. Bana bir gelene bin giderim yanlışına girer. Evlilikte ilk adımı karşısındakinden bekleyen, çoğu zaman ömür boyu bekler. Mutsuzluk da cabası… Gerçek seven, nedensiz bağlıdır sevdiğine. İçinden gelerek, isteyerek mutlu etmek ister. Bazen mutlu etmek adına yanlışlar yapılabilir. Bilgi eksikliği, uzmana danışmamak, bu yanlışları ciddi anlaşmazlıklara kadar götürebilir.

Çiftlerin nişanlılık dönemi ve evlilik öncesinde birbirleri ne karşı yanlış algılanmalara neden olacak yaklaşımlarda bulunmalarının, doğallıktan uzak, sürekli bakımlı bir halde buluşmalarının, harca kız istemeye giderken bile bütçeyi aşan masraflar yapılmasının ne kadar yanlış olduğunu özellikle belirtmek isterim. İşte bu dönemde yapılan yanlışlıklar evliliğin sonraki dönemlerinde’ işi mutsuzluğa kadar götürecek büyük problemlerin doğmasının ve evliliğin çatırdamasının nedeni olmaktadır.

Nişanlılık dönemini tekrar yaşatmaktan başka çözüm olmayınca, çiftleri o günlere döndürmek gerekir. Nişanlılık döneminde buluşma öncesi saçlarını yaptırmış, makyajlı, özenle giyinmiş genç kız, iki dirhem bir çekirdek misali, tıraşlı, bakımlı, temiz görünümlü erkekle buluşur. Gelecek üzerine hayaller kurulur. Her zorluk birlikte aşılacaktır. Konuşmalarda kelimeler dikkatle seçilir. Hediyeler, nişan sepetleri alınır verilir. Bu arada çoğu zaman bütçeler zorlanır. Evlilik böyle mi! Evlilik süresince doğallık bu mu olacaktır! Çiftler birbirinin gerçek yönlerini evlendikten sonra görecek ve kabullenmek istemeyecektir. Nişanlılık dönemindeki kibar, ilgili, sevgi sözcükleri dolu erkek gitmiş, yerine gaz çıkaran, horlayan, evdeyken yatak kıyafetleri veya atletle dolaşan adam gelmiştir. O bakımlı genç kız, sabahları dağınık saçlarla ortalıkta dolaşmakta, makyajını, süsünü yapmamakta, bütün gün pasaklı pasaklı   dolaşmaktadır.

Çiftler nişanlılık döneminde gerçek kişiliklerini gizledikleri için evlilikleri problem yaşamaya mahkum olacaktır. Mevlâna’nın, “Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün. sözü en çok evlenme kararı alanlara uygundur.

Sevginize sahip çıkıp her ortamda bunu belli eden davranışlar sergileyin. Evliyseniz eşiniz hakkında, beraberliğiniz varsa beraber olduğunuz kişi hakkında, ailenize, yakınlarınıza ya da arkadaşlarınıza olumsuz düşünceler içeren konuşmalar yapmayın. Eşi ile yaşadığı en ufak problemde bile telefona sarılanlardan, ailesini, arkadaşlarını arayanlardan olmayın. Beraberlik iki kişi arasında yaşanır. Problemlerinde üçüncü kişilerle paylaşmayın.

Yakın çevreniz: ilişkiniz hakkında meraklı olabilir. Anlayışla karşılayın. Ama problemlerinizle ilgili açıklama yapmaktan kaçının. Eşinize, sevgilinize sevginizi özel anlarda, baş başa kaldığınızda dile getirmenin yanı sıra yakın çevrenizin yanında da dile getirmekten çekinmeyin. Çevreniz sizin mutlu olduğumun gördükçe daha çok mutlu olacaktır. Ayrıca, eşinizi yüceltmek sizi küçültmez, yüceltir.

Kimi erkek sevgisini dile getiremediğini, sevgisini davranışları ile göstermeyi tercih ettiğini beyan etmektedir. Sevgi, söz ve davranış bütünlüğünde anlam kazanmaktadır. Davranışlarda var olup söze gelince yok olan sevgi gerçek midir! Tam tersi söz ile var olup, davranışlarda yok olan (ilgisiz vb.] sevgi gerçek midir.’

Kadın veya erkek, her birey sevgisine sahip çıktığı sürece saygınlık kazanır. Maddi problemler nedeniyle yaşanan boşanmalarda bu eksiklikle sık karşılaşmaktayız. Eşin işi bozulup, borçları arttıkça evdeki huzur ortamı bozulmaktadır. Eşin ilk yaptığı ise, sevgisine sahip çıkmak yerine, eşini yerden yere vurmak olmaktadır. Burada eşlerin imajı çok önemlidir. Eşler evlilik öncesi “iyi günde, körü günde” sözlerini sarf ederken çizdikleri imajlarıyla yukarıda bahsettiğim “kendiniz olun” ilkesini çiğnememiş olsalar, zaten kötü gün geldiğinde sevgilerine sahip çıkarlar. Ancak sahte, maskelenmiş davranışlar günün birinde gerçekle buluştuğunda gerçek kişilikler ortaya çıkmaktadır.

Hayat sürekli mutluluk değildir. Öyle olsaydı, mutluluk anlamını kaybederdi. Beraberliklerde inişli çıkışlı dönemler olması kaçınılmazdır. Kişilerin problemli dönemlerde empati kurabilmesi, kendini eşinin yerine koyup düşünebilmesi, anlayış göstermesi, ayrılık ile gelecek daha büyük mutsuzlukları önler.

Tartışmalar sonrası kapıyı çarpıp çıkan erkek, evi terk eden kadın, sorunlardan kaçma eğiliminde demektir. Bazı kadınlar da eşine adeta gözdağı vermek amaçlı olarak evi terk eder. Eşinin sevgisinden emindir. Şımarıklık içinde, erkeği en ufak problemde cezalandırmak ister. Evi terk etmesiyle birlikte her iki tarafın ailelerinin huzursuzluğu öğrenmesine neden olarak, sevgisine de sahip çıkamamış olur. Aileler eşleri barıştırma gayretine girer. Önce barışılır. Birkaç zaman huzur bulan evlilik ortamı sonra tekrar bozulur. Attık herkes git gellere alışır. Boşanma kaçınılmaz olur.

İlk kitabım ‘Vitrin SİZsiniz’in bir bölümünde ve ikinci kitabım Kocacığım istersem Kalem Olursun’da değindiğim evlilikte iletişim konusu, bu kitapta yaşanmış, gerçek olaylara değinilerek aktarılmaktadır.

İletişim, duygu ve düşüncelerin yazılı, görsel veya sözel olacak aktarılmasıdır. Evlilikte iletişimin temeli, konuşarak anlaşmaktır. Fiziksel görünüm ise evlilikte iletişimi destekleyen, ancak tek başına yeterli olmayan faktördür.

Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır, gerçeğinden yola çıkarak, evlilikte huzur ve mutluluğu korumanın yolu başarılı iletişim kurmaktan geçmektedir diyebiliriz.

Her evlilikte dönem dönem iletişim problemleri yaşanabilir. Önemli olan, problemleri daha başlangıçta çözebilmenin yollarını bilmektir. Çözülemeyen iletişim problemleri çiftleri ileride psikolojik destek almaya itebilir. Bu aşamaya gelmeden iletişim problemlerinize müdahale etmek, evlilik kurumuna gösterdiğiniz saygının göstergesi olup, huzurlu bir birlikteliğin yaşanmasını sağlar.

Toplumumuzda evlilik kurumunun sağlıklı yürütülmesinde çiftlere ortak .sorumluluklar yüklenmiş olduğu görülse de. uygulamada kadının rolü önemli olmaktadır. Aslında evi görünmeden yöneten, bir anlamda kansız darbe yapan kadındır. Erkek, bedeni büyümüş çocuktur. Öğretileri doğru uygulayan her normal kadın evliliğini rahatlıkla yürütebilir.

İlaçla Tedavi veya psikolojik destek gerektirmeyen tüm iletişim problemlerinin çözümünde izlenmesi gereken yollan bu kitapta bulabilirsiniz.

Bu kitapta, üç ayrı kadının kendilerine “Hayır” diyen erkeklerle iletişim problemlerini nasıl çözüme ulaştırdıklarını yaşanmış örneklerle bulacaksınız.

Erik açıdan müşterilerimin isim ve meslekleri değiştirilmiş, diğer tüm gelişmeler aynen aktarılmıştır.

Başarılı bir evliliğin temelinde bulunan saygı ve sevgiyi muhafaza edebildiğiniz sürece tüm iletişim problemlerinin çözüleceğini bilerek, mutlu bir yaşam, mutlu çocuklar ve sağlıklı bir gelecek diliyorum.

İnci Yeşilyurt

Profesyonel İmaj ve İletişim Uzmanı

www inciyesilyurt.com

1

Sabahın yedisi. Cep telefonumun alarmı her sabahki gibi sevinişi; sesiyle çalmaya haşladı. eşim uyanmasın diye hızla alarmı kapattım. Hemen her gün olduğu gibi kahvaltıyı hazırlayana kadar eşimin biraz daha uyumasını istiyordum. Yatak’ tan kalkıp banyoya yöneldiğimde telefon tekrar çalmaya başladı. Bir an alarm zannettim. Hayır değildi. Arayan gizli numaraydı. Hemen almak istedim. Çünkü eşimin uyanmasını istemiyordum. Telefonu açtığımda, “Alo,” dememe rağmen karşıdan ses gelmiyordu. Tam kapatmak üzereydim ki, kısık bir erkek sesi, “Yorganın altına gelsene,” dedi. Şaşırmıştım! Sapığın biri diye düşünüp suratına kapatacaktım ki, bu sesin yabancı bir ses olmadığını anladım. Arayan, uyuduğunu sandığım eşimdi.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Son Ada – Zülfü Livaneli

Editor

Çağlar Sunay – 50 Soruda Evren

Editor

Sünnet Sosyolojisi

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası